Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4304 E. 2024/2659 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, feragat edilen önceki boşanma davasından sonra taraflar arasında yeni bir olay meydana gelip gelmediği, boşanma sebebinin varlığı, kusur durumu, nafaka ve tazminat miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadın yararına hükmedilen tazminat, yoksulluk nafakası ve çocuklar için hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu, hakkaniyet ilkesi ve ilgili kanun maddeleri gözetilerek daha uygun miktarlarda hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Yargıtay, davalı erkeğin temyiz itirazlarını reddederek, davacı kadının temyiz itirazlarını kısmen kabul ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozmuş, kararın diğer kısımlarını ise onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2154 E., 2023/450 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karapınar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/33 E., 2022/149 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin özel hayatlarına kadar her şeyi ailesine anlattığını, davacı kadının ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, telefonunun elinden alındığını, davalı erkeğin çok kıskanç olduğunu, üzerine kapıyı kilitlediğini, aldatmakla itham ettiğini, şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, eve gelmemeye başladığını, davacı kadının iki kere boşanma davası açtığını, davalının baskıları ile bu davalarından feragat ettiğini, davalı erkeğin bundan sonra da tehdit ederek psikolojik ve fiziksel şiddete devam ettiğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, ilaçlarını kullanmamaya başladığını, kadını baba evine gönderdiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ÜFE/TÜFE ye göre artış yapılmak kaydıyla 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, çocuklar için ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunmuş, çocuklarla kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarih ve 2017/225 Esas 2019/465 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından davalı aleyhine daha önce Konya 4. Aile Mahkemesinin 2015/850 Esas ve Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/591 Esas sayılı dosyaları ile boşanma davası açtığı, davacının daha önce açılan davalardan feragat ettiği ve en son boşanma dosyasının 13.03.2017 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın eldeki davayı 26.07.2017 tarihinde açtığı, tarafların bu tarihten sonra 4 ay birlikte yaşadıkları, ancak davacının açılan işbu davada bu 4 aylık süre zarfında yaşanan yeni olaylara dayanmadığı ve eski boşanma davasındaki sebeplere dayandığı, boşanma davasından feragatin, haktan da feragat anlamına gelmeyeceği, buradaki feragatin aslında, boşanma davasının dayanağını oluşturan iddia veya boşanma sebeplerinden vazgeçmek anlamını taşıdığı, boşanma davasından feragat edildikten sonra devam edegelen evlilik birliği içinde meydana gelen yeni sebeplere dayanarak boşanma davasının açılabilmesinin mümkün olacağı, tekrar açılan boşanma davasında dayanılan boşanma sebeplerinin ilk açılan boşanma davasından feragat edildikten sonra meydana gelmesi gerektiği, davacının kural olarak feragat ettiği boşanma davasında ileri sürdüğü boşanma sebebini meydana getiren eylemlere dayanarak tekrar aynı sebeplerle dava açamayacağı, boşanma davasından feragat halinde, Yargıtay kararlarında da ifade edildiği gibi, bu tarihe kadar gerçekleşmiş olan kusurlu eylemlerin affedilmiş sayılacağı, mevcut delil durumu itibariyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması şartları oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine, davacı ve çocuklara hükmedilen tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili hükmün tamamı yönünden, davalı erkek ise geçici tedbiren velâyet ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.01.2020 tarih ve 2019/1551 Esas 2020/57 Karar sayılı kararı ile; davalı asilin ön inceleme duruşmasına mazeret bildirmesi, mazeretinin kabul edilmesi göz önüne alındığında yeni bir ön inceleme duruşma günü tayin edilerek, ön incelemede yapılması gereken usul işlemlerinin yapılması, tarafların anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususların tek tek tespit edilmesi, ön inceleme sonuç tutanağı düzenlenip bu tutanağın taraflara imzalatılması ve ön inceleme aşamasında yapılması gereken işlemler yapıldıktan sonra tahkikata geçilmesi gerekirken ön inceleme duruşması usulüne uygun yapılmadan tahkikat aşamasına geçilerek davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafından davalıya karşı Konya 4. Aile Mahkemesinin 2015/850 Esas ve Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/591 Esas sayılı dosyaları ile boşanma davası açıldığı, davacı tarafın önce açtığı davalardan feragat ettiği ve son boşanma dosyasının 13.03.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının iş bu davayı 26.07.2017 tarihinde açtığı, tarafların bu tarihten sonra 4 ay birlikte yaşadıkları, ancak davacı tarafça açılan işbu davada bu 4 aylık süre zarfından yaşanan yeni olaylara dayanılmaması ve eski boşanma davasındaki sebeplere dayanılması nedeniyle, boşanma davasından feragat edildikten sonra evlilik birliği içinde meydana gelen yeni olaylara dayanarak boşanma davası açılabileceği, tekrar açılan boşanma davasında dayanılan boşanma sebeplerinin ilk açılan boşanma davasından feragat edildikten sonra meydana gelmesi gerektiği, davacı tarafın feragat ettiği boşanma davasında ileri sürdüğü boşanma sebebini meydana getiren eylemlere dayanarak tekrar aynı sebeplerle dava açamayacağı, boşanma davasından feragat halinde, bu tarihe kadar gerçekleşmiş olan kusurlu eylemlerin davacı tarafca affedilmiş kabul edileceği, dinlenen tanık beyanlarının feragat edilen boşanma davalarındaki olaylara ilişkin olması sebebiyle ve feragat edilmiş olunan davadaki olaylara yeni açılan davada davacı tarafca dayanılamaması, feragat edilen davadaki olayların davacı tarafından affedilmiş sayılacağı hususu, tanık beyanlarının geçmişe ait olaylara ilişkin olması, tanık beyanlarının son açılan davadan sonraki olaylara dair görgü ve bilgiler içermesi ve her davanın açıldığı tarihteki şartlara tabi olması nedeniyle davadan sonra oluşan olayların boşanma kararında esas alınamayacağı ancak yeni bir davanın konusunu oluşturabileceği hususu gereğince dinlenen diğer tanık beyanlarının doğrudan bilgi ve görgüye ait olmaması, dosyadaki mevcut deliller, tanık beyanları doğrultusunda taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması şartları oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili; bahsi geçen olayların son dört ayda da yaşandığını, önceki davalardan da davalının baskısı ile feragat ettiğini, hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflar arasında Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/591 esas sırasına kayden boşanma davasının görüldüğü, konu davada kadının 16.01.2017 tarihinde davasından feragat dilekçesi verdiği, vaki feragat nedeni ile davanın reddedildiği, kararın 13.03.2017 tarihinde kesinleştiği, kadının feragat tarihine kadar olan olayları affettiğinin kabul edilmesinin gerektiği, feragat tarihine kadar olan olaylardan ötürü erkeğe kusur yüklenemeyeceği, eldeki davanın 27.07.2017 tarihinde ikame edildiği, bu tarihe kadar olan olayların dava konusu olabileceği, dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların ancak yeni bir davaya konu olabileceği, bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde 16.01.2017 ile 27.07.2017 tarihleri arasında gerçekleşen olayların yargılama konusu olabileceği, kadının anılan tarihler arasında erkekten fiziksel şiddet gördüğünü iddia ettiği, vakıanın duruşma açılarak dinlenen tanıklar ... ve ...'ın beyanlarıyla sabit olduğu, gerçekleşen olaylarda kadının kusursuz, erkeğin tam kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile davacı kadının kusur belirlemesi ve davanın reddedilmiş olmasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun tespitine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisine, davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, yaşları itibariyle anne bakım ve gözetimine muhtaç olan, anne yanında kalmalarının üstün menfaatine olduğu sosyal inceleme raporu ile tespit edilen ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesinde üstün menfaatleri bulunduğu gerekçesi ile çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, yapılan yargılama sonucunda kusursuz bulunan, boşanmayla yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve İlk Derece Mahkemesince davacı kadın için hükmedilen tedbir nafakasıyla tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davacı kadın için aylık 400,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren davacı kadın için aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve İlk Derece Mahkemesince ortak çocuklar ... ve ... için hükmedilen tedbir nafakalarıyla tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere ortak çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı aylık 300,00'er TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren ortak çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınıp davacı kadına ödenmesine, kusursuz bulunan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınıp davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1, Davalı erkek vekili; şiddete ilişkin tanık anlatımlarının görgüye dayalı olmadığını, davacının birlikte yaşanılan son dört ay için şiddet gördüğüne ilişkin iddiasının olmadığını, dosyada darp raporu olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili; boşanma davasında geçen süre, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında nafaka miktarlarının düşük kaldığını, davalının devlet memuru olup maaşının her yıl arttığını, nafaka yönünden artış taleplerinin dikkate alınmadığını, hükmedilen tazminatların da düşük kaldığını belirterek nafaka ve tazminat miktarları ile nafakalara artış talebi hakkında karar verilmemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

. Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, feragat edilen önceki boşanma davasından sonra taraflar arasında yeni bir olayın meydana gelip gelmediği, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulünün doğru olup olmadığı, takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı, nafakalara artış talebi hakkında karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

b)Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

c).Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakaları azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda 2- a,b, ve c numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davacı kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları, yoksulluk nafakası miktarı ve ortak çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının miktarları yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı kadın vekilinin nafakalara arttırım uygulamasına ilişkin temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkek vekilinin tüm temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.