Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4348 E. 2024/3054 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, erkeğin zina yapması, ailesinin baskısına pasif kalması ve kadının telefonunu elinden alarak ailesi ile görüşmesini engellemesi gibi davranışlarının evlilik birliğine aykırılık teşkil ettiği, kadının ise bu sebeple evi terk etmesinin haklı olduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin boşanma, tazminat ve yoksulluk nafakasına ilişkin kararını kusur belirlemesi yönünden düzelterek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/6 E., 2023/579 K.

KARAR : Bavurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eşme Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/71 E., 2022/183 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili esas dava dilekçesi ve karşı davaya cevap dilekçelerinde; evlilik birliğinin, müvekkilinin erkek tarafından zorla kaçırılması, çevre baskısı nedeni ile evlenmek zorunda kalması, erkeğin ailesi ile aynı evde yaşamak zorunda bırakılması, baskılarına maruz kalması, ailesi ile irtibatını kestirmeleri, erkeğin ailesinden etkilenerek maddî manevî baskı yapması, şiddet uygulaması, asabi ve geçimsiz bir yapıya sahip olması, en küçük sorunları büyütüp kavga, tartışma çıkarması, saygı göstermemesi, hakaret etmesi, ilgisiz ve baskıcı davranması, küçük görmesi, yok farz etmesi, ailesinin hakaret ve baskılarına ses çıkarmaması nedeniyle sarsıldığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı birleşen zina hukuki sebebine dayalı dava dilekçesinde; erkeğin taraflar henüz boşanmadığı halde başka bir kadın ile düğün yapmak sureti ile imam nikahlı yaşamaya başladığını, bu birlikteliklerinden bir erkek çocuklarının dünyaya geldiğini, bu suretle zina yaptığını belirterek, tarafların zina sebebi ile boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili birleşen terk hukuki sebebine dayalı dava dilekçesinde; kadının haklı bir sebebi olmaksızın 08.12.2014 tarihinde anne ve babasını çağırarak ortak konutu terk ettiğini, bütün ısrarlara rağmen dönmediğini, bunun üzerine mahkeme kanalı ile 07.05.2015 tarihli eve dön ihtarı gönderildiğini, ihtarın 22.05.2015 tarihinde kadına tebliğ olunmasına rağmen ortak konuta dönmediğini, yasal süreler beklendikten sonra açılan terke dayalı boşanma davası şartlarının oluştuğunu belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2017 tarihli ilk kararı ile; kadının esas davasının reddine, erkeğin birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi uyarınca boşanmalarına, erkeğin tazminat ve nafaka talebi olmadığından bu konularda karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, verilen kararın davacı-davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 18.12.2018 tarihli kararı ile; erkeğin birleşen davasının ön incelemesinin yapılmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde verilen 16.12.2020 tarihli ikinci karar ile; kadının esas davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 9.000,00 TL maddî, 11.000,00 TL manevî tazminat ile ara karar ile verilen 300,00 TL tedbir nafakasının karardan itibaren 400,00 TL'ye yükseltilmesine, aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin birleşen terke dayalı boşanma davasının reddine, kadının birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına 14.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat ile birleşen dava tarihinden geçerli olmak esas davada verilen nafakalarla tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek koşulu ile aylık 400,00 TL tedbir, aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuş, verilen kararın erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 31.01.2022 tarihli kararı ile; kusurlu davranışların bir bütün olarak değerlendirilip, tazminatlara ve yoksulluk nafakasına tüm davalar yönünden bir kez hükmedilmesi gerekirken infazda tereddüte sebebiyet verecek şekilde birden fazla maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kararın kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının asıl davası yönünden kadının evlendikten sonra erkeğin ailesi ile beraber yaşadığının tanık anlatımları ile sabit olduğu, erkeğin babasının beyanından anlaşılacağı üzere çalışmasını istemedikleri, yine kadın tanığının anlatımına göre telefonunun elinden alındığı, kadının erkeğin ailesinden baskı gördüğü yönündeki iddiasını destekleyen bir beyan olduğu, erkek tanıklarının aralarının iyi olduğu, kavga gürültünün olmadığı şeklindeki objektif olmayan soyut anlatımlarına kadının hiçbir neden yokken mutlu bir evliliği varken annesini çağırarak yaşadığı evi bırakıp gitmesinin hayatın olağan akışına ve gerçeklerine uygun düşmeyeceği için itibar edilmediği; erkeğin birleşen terke dayalı davası yönünden terk olgusunu kanıtladığı fakat davalı kadının evine gelen annesine beni kurtarın dediği, annesi ile birlikte evden ayrıldığı, yol boyunca ağladığı, elinden telefonunun alındığını, sokağa çıkarılmadığı, işkence yapıldığı, kimseyle konuşturulmadığının psikolojik şiddet ve baskı gördüğünün bu nedenle evi terk ettiği ve evine dönmediğinin görgüye dayanan tanık anlatımları ispatlandığı, baskı gördüğü psikolojik şiddete uğradığı için eve dönmesinin kendisinden beklenemeyeceği bu durumun hayatın gerçeklerine uygun olmayacağı, kadının birleşen zinaya dayalı davası yönünden ise de; erkeğin başka kadınla düğün yaptığı, birlikte yaşadığı, aynı kadınla ilişkisinin halen devam ettiği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, zina eyleminin öğrenildiğinde davanın açılması, kaldı ki zina eylemi devam ettiğine göre, hak düşürücü süre de geçmiş sayılmayacağı, erkeğin Uyap üzerinden nüfus kayıt örneğinde 28.06.2018 doğumlu Recep Er adında oğlu olduğu, anne adının davacı kadın dışında bir isim olan Demet olduğu, boşanma davası devam ederken eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğünün devam ettiği, erkeğin bu yükümlülüğe aykırı davrandığı, gerek tanık anlatımları ile gerekse resmi kayıtlardan anlaşılmakla davacının davasını ispatladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu kabul edilerek, kadının evlilik birliğinin sarsılmasına dayalı esas davası ile zina sebebine dayalı birleşen davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 inci maddesi gereğince boşanmalarına, erkeğin terke dayalı birleşen davasının reddine, kadın yararına 14.01.2020 tarihli ara karar ile verilen 300,00 TL tedbir nafakasının aylık 450,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 17.000,00 TL maddî, 21.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin taleplerin reddine hükmolunmuştur.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesi, kadının esas ve birleşen davalarının kabulü, terke dayalı birleşen davanın reddi, kadın yararına verilen nafaka ve tazminatların şartları ve miktarları ile birden fazla vekâlet ücretine takdir edilmesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada kadının dayanamadığı "işe girip çalışmasını engellediği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği" maddî vakıalarının erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eşin terk etmiş sayılacağından bu eşin terk nedeniyle boşanma davası açamayacağı, erkek tarafından kadın aleyhine gönderilen ihtar ile birlikte önceki olayların erkek tarafından affedildiği, en azından hoşgörü ile bakıldığı, terk ihtarından sonra taraflar biraraya gelmedikleri gibi, bu dönem içerisinde kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddî bir olayın varlığı da ispat edilemediği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin, zina yapması, ailesinin baskısına pasif konumda kalması, kadının telefonunu elinden alarak ailesi ile görüştürmemesi nedeniyle birlik görevlerini ihlal ettiği, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ise de, takdir edilen tazminat miktarları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alındığında az olup, kadının bir önceki 16.12.2020 tarihli kararı istinaf etmemesi nedeni ile erkek yararına usulü kazanılmış hak oluşturacağı, nafaka alacaklısı eşin belirli bir gelirinin olması hatta gelirinin diğer eşin gelirinden fazla olması, diğer eşi nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı, nafaka alacaklısı eşin gelirinin bulunması sadece hükmedilecek nafakanın miktarının tayininde gözönünde bulundurulacağı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek sigortalı çalışması düzenli ve süreklilik arzetmeyen kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği, kadının sigortalı olsa da düzenli ve sürekli çalışmadığı, zaman zaman işten ayrılıp bir yılı bulan süre ile işsiz kaldığı, bu hali ile boşandıktan sonra yoksulluğa düşeceği, bu hale göre mahkemece, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ise de, Makemenin 16.12.2020 tarihli kararının kadın tarafından istinaf edilmemesi nedeni ile miktar yönünden erkek yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu düşünülmeden aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde isabet görülmediği, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, tarafların fiilen birlikte kaldıkları süre, yaşları, ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kabul ve reddedilen boşanma davalarında kendisini vekil ile temsil ettiren kadın yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen kendi boşanma davaları ile erkeğin reddedilen boşanma davası için ayrı ayrı üç maktu vekâlet ücretine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesi ile kadının; maddî, manevî tazminat miktarlarına, erkeğin; kusur gerekçesi ve kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile, kararın bunlara ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin yukarıdaki gerekçede açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadın için toptan 20.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 23.000,00 TL maddî ve 26.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının esas ve birleşen davalarının kabulü, terke dayalı birleşen davanın reddi, kadın yararına verilen nafaka ve tazminatların şartları ve miktarları ile birden fazla vekâlet ücretine takdir edilmesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin terke dayalı davasının kabulünün gerekip gerekmediği, erkeğin kusurlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, kadının davalarının kabulü için aranan yasal şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın için hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakası noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 161 inci ve 164 üncü maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.