Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4370 E. 2024/1499 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldı ise kusurun kimde olduğu, manevi tazminat talebinin reddinin ve iştirak nafakası miktarının uygunluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılması, tanık beyanlarının hükme esas alınmamasının doğru olması ve boşanma hükmü yönünden kesinleşme şerhinin hatalı olmasına rağmen idari işlem niteliğindeki bu şerhin her zaman düzeltilebilir olması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/147 E., 2023/485 K.

DAVA TARİHİ : 16.08.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/379 E., 2021/1302 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının reddine, ortak çocuk yararına tedbir nafakasına karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf talebinin, sair istinaf talepleri incelenmeksizin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ıncı alt bendi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilen yönlerden kaldırılmasına, gerekçede gösterildiği şekilde işlem yapılmak üzere, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine,Bölge Adliye Mahkemesince, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacının gelirini evin ve çocuğun giderlerine harcarken davalının ise tüm gelirini kendisine harcadığını, kendi isteklerine göre yatırım yapıp, erkek ile fikir alışverişinde bulunmadığını, ev işlerinde erkeğe yardımcı olmadığını, davalının davacıya "erkek değil misin, bu senin görevin." şeklinde sözler söylediğini, birlikte yaşadıkları son dönemlerde müvekkille cinsel ilişki kurmaktan kaçındığını, odalarını ayırdıklarını, davalının davacı ile vakit geçirmekten çok, arkadaşları ile vakit geçirdiğini, davalının, evlilik birliğini sürdürmek istemediğini de defalarca dile getirdiğini, 23.04.2017 tarihinde davacıyı evden kovduğunu, eşyalarını çöp torbasına koyup kapıya bıraktığını, o günden bu yana ayrı yaşadıklarını, davalının çocukla görüşmesine müsaade etmediğini, küfür boyutuna varan hakaretler sarf ettiğini, erkeğe ve ailesine aşağılayıcı sözler söylediğini, Sakarya'ya taşınmaları konusunda baskı yaptığını, telefonunu karıştırdığını, boşanmakla tehdit ettiğini iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, evliliğin başından itibaren ekonomik sıkıntılarının hiç bitmediğini, kişisel harcamalarından hiçbir ödün vermediğini hatta kendi ailesine ekonomik olarak destekte bulunduğunu, davacının evi haksız yere terk ettiğini, davacının flört sitelerine üye olduğunu, eski kız arkadaşıyla yazışmalarının da olduğunu, müşterek çocuğun özel bir rahatsızlığı olduğunu ve anne kontrolünde olması gerektiğini, davacının çocuğun doktor kontrollerine gelmediğini, flört sitelerinde erkeğin fotoğrafı ile görüşmelerinin olduğunu öğrendiğini iddia ederek davacının davasının reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ise, müşterek çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, çocuk lehine 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2019 tarih ve 2018/751 Esas, 2019/1079 karar sayılı kararı ile; dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde; davalının kusuruna dayalı ya da ortak hayatın çekilmez hale geldiğine dair herhangi bir somut anlatımlarının bulunmadığı, somut olayda; tarafların ve vekillerinin, davacı ile davalı tanıklarının duruşmada alınan beyanlarına, nüfus kayıtlarına ve tüm dosya içeriğine göre; davacı erkeğin kadına karşı ilgisiz olduğu, hamileliğinde doktor kontrolleri ile ilgilenmediği, erkeğin evi nedensiz terk ettiği anlaşılmakla tam kusurlu olduğu, davacı erkeğin delil olarak değindiği whatsapp ekran görüntülerinin tek başına hukuki delil niteliği olmadığı, bu nedenle Mahkemece kadına kusur verilmediği, ayrıca whatsaap görüntülerinin tarihinin belli olmadığı, taraflar arasındaki e-maillere ise dava ve cevaba cevap dilekçelerinde delil olarak dayanılmadığı, kadına bu nedenle kusur verilmemesine, erkeğin tam kusurlu olması kanısına varılarak kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği gerekçesi ile açılan açılan boşanma davasının reddine , kısa karar ile ise ortak çocuk yararına dava tarihinden ibaren 500,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak müşterek çocuğa sarf edilmek üzere davalıya verilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 05.03.2021 tarih ve 2020/279 Esas, 2021/298 Karar sayılı kararı ile, dosya üzerinde yapılan incelemede, her ne kadar yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacı erkeğin kadına karşı ilgisiz olduğu, hamileliğinde doktor kontrolleri ile ilgilenmediği, evi nedensiz terk ettiği gerekçesiyle tam kusurlu olduğu, kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafından cevaba cevap dilekçesinde whatshapp kayıtlarına delil olarak dayanılmasına rağmen, mahkemece whatshapp ekran görüntülerinin tek başına hukuki delil niteliği olmadığı, ayrıca whatshapp görüntülerinin tarihi belirli olmadığı gerekçesiyle, whatshapp kayıtlarına itibar edilmediği gerekçesi ile, değerlendirilmeye alınmamış ise de; bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu, yerel mahkemece davacı vekiline, Whatshapp görüşmelerinin anlaşılabilir ve tarih aralıklarını gösterir şekilde yeniden sunması konusunda süre verilmesi veya whatshapp görüşmelerinin davacının telefonunda kayıtlı olması halinde telefon üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekirken delillerin yeterince değerlendirilmediği ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, kabulü göre de, kısa kararda, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine rağmen, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, tedbir nafakasına yönelik hüküm kurulmayarak kısa kararla hüküm arasında çelişki yaratıldığı bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun esasa dair diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ıncı alt bendi gereğince kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, eksikliklerin giderilmesi ve dosyanın yeniden görülmesi için kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya içeriği deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 9 yıldır evli oldukları, müşterek bir çocuklarının olduğu, davacı erkeğin müşterek çocuğa ilgisiz olduğu, vakit geçirmediği, taraflar ayrı yaşamaya başladıktan sonra çocuğun maddî ihtiyaçlarını karşılamadığı bu nedenle erkeğin kusurlu olduğu, kadının dosyaya sunulan taraflar arasındaki whatsapp konuşmalarında (bilirkişi raporunda belirtildiği üzere) erkeğe hakaret ettiği, bu nedenle kusurlu olduğu, tarafların eşit kusurlu oldukları, her ne kadar kadın tarafından, davalı erkeğin çocukla ilgilenmediği için kadının erkeğe hakaret ettiği, bu nedenle ağır kusura karşı tepki niteliğinde olduğu itirazında bulunsa da kusurlu değerlendirmesinde eşit kusurlu oldukları (tepki niteliğinde davranış olarak sayılamayacağı) bu nedenle kadına da kusur verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için 11.06.2021 tarihinde aylık 750,00 TL'ye artırılan tedbir nafakasının aynen devamına, davacıdan tahsili ile müşterek çocuğa sarf edilmek üzere davalı kadına verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, davalı kadının tedbir-yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı erkeğin maddî tazminat talepleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, manevî tazminat yönünden reddine, davalı kadının maddî tazminat talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, manevî tazminat yönünden reddine, dosyadaki uzaklaştırma kararının değişik iş dosyası olarak tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, karşı tarafın iddialarının ispatlanmadığını, erkeğin manevî tazminat taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve iştirak nafakası miktarının yüksek olup hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarı ve reddedilen manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, sunulan yazışmalarda ve bilirkişi raporunda erkeğin kadına hakaret ve aşağılamasının sabit olduğunu, tanık M.İ.'nun dinlenmesinden vazgeçildiğini, bu tanığın beyanının hükme esas alınamayacağını, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğunu ve müvekkilinin manevî tazminat talebinin reddinin hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek, davanın kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarı ve reddedilen manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinafta belirttiği sebeplerle, ayrıca sunulan Ceza Mahkemesi kararının davadan sonraki olaylara ilişkin olup, hükme esas alınamayacağını belirterek, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarı ve reddedilen manevî tazminat yönlerinden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinafta belirttiği sebeplerle, ayrıca whatsapp yazışmalarının süresinde sunulmadığını, delil niteliğinde olmadığını, yazışmaların erkeğin hakaretlerine tepki niteliğinde olduğunu, mesajların fiili ayrılıktan sonraki döneme ilişkin olduğunu, erkek hakkında kadına hakaret ve tehditten verilen Mahkeme kararını sunduklarını belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarı ve reddedilen manevî tazminat yönlerinden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına ve erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak erkek ve kadın yararına maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, asıl davanın kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığı, ortak çocuk için takdir olunan iştirak nafakası miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 182 nci, 327 inci, 328 inci ve 329 uncu ve 330 uncu maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle boşanma hükmü yönünden istinaf ve temyiz bulunmasına rağmen Mahkemece yapılan kesinleşme şerhinin hatalı olduğunun ve idari işlem niteliğindeki bu şerhin Mahkemece her zaman düzeltilebileceğinin, tanık beyanlarından erkeğin, eski kız arkadaşına mesaj atarak güven sarsıcı davranışta bulunduğu anlaşılmışsa da bu olaydan sonra tarafların birlikte yaşamaya son verdiklerinin iddia ve ispat edilemediğinden bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin doğru olduğunun, whatsapp mesajlarından tarafların karşılıklı birbirlerini tahrik ederek küfür ettiklerinin yine de boşanmaya sebep olan olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının, davacı tanığı M.İ.'nin beyanlarının hükme esas alınmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.