Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4371 E. 2024/2632 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında yoksulluk nafakasına yıllık artırım uygulanıp uygulanmayacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı-davalı kadının yoksulluk nafakasına yıllık artırım uygulanması talebinin Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesinin hatalı olduğu, bu hususta yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın kararın düzeltilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasına artırım uygulanmaması yönünden ortadan kaldırılarak düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/915 E., 2023/240 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/150 E., 2021/72 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine, mal rejimi talebinin tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; evliliğin başından beri sürekli psikolojik olarak hasta olmakla itham ettiğini, eleştirdiğini, hiçbir konuda desteklemediğini, evin geçimini sağlamak ve borçları ödemek için çalışmadığı gibi kadının yaptığı işi de küçümseyerek çalışmasına engel olduğunu, sürekli sinirlendiğini, sürekli aşağılayıp azarladığını, çocuk doğduğunda bu sinirlilik halinin arttığını, kadının anneliğini beğenmediğini, kadını kollarından tutarak sarstığını, başkalarının yanında kadını utandırdığını, kadının lohusa olduğu dönemde erkeğin Arjantinli bir arkadaşına evde bir ay misafir ettiğini, kadının rızasının olmadığını, en son 13.11.2017 tarihinde tarafların birlikte pazara gittiğini, erkeğin orada kadına yavaş yürümesi nedeniyle söylendiğini ve hakaretler ettiğini, taraflar eve geldiğinde tartışmanın devam ettiğini, küfürler ederek kadını evden kovduğunu, kadının kafasına mutfak robotunu attığını, bunun üzerine kadının polis çağırdığını, ceza davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, erkeğin bu olayın ardından eşyalarını toplayarak evden ayrıldığını, evden ayrılırken ortak alınan evin satışından olan parayı da aldığını, ortak çocuğun ihtiyaçlarını umursamayarak kadını ve çocuğu parasız bıraktığını, kadın geçinemeyince erkeğe zor durumda olduğunu söylediğini, erkeğin ise eski eşinin yanına gittiğini söylediğini, erkeğin sadakatsiz davrandığını, 2018 yılı Ocak ayında erkeğin üç aylığına Güney Amerika'ya tatile gittiğini, döndükten sonra da evin kendisinin olduğunu söyleyerek kadından evi boşaltmasını istediğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların enflasyon oranında artırılmasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, mal rejimi tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının evliliğin hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, her zaman kötü saldırgan ve sevgisiz davrandığını, erkeğe haber vermeden günlerce yaz kamplarında kaldığını, içkili eğlence mekanlarında erkeğin tanımadığı kişilerle vakit geçirdiğini, en küçük tartışmada eski erkek arkadaşının evine giderek orada kaldığını, gittiği yerden eve her zaman geç döndüğünü, bir çok kez bebeği evde yalnız bırakarak gece geç saatlere kadar arkadaşlarının yanında kaldığını, erkeğin evden uzaklaştırılması öncesinde iki ayrı günde altı kez erkeğin yüzüne tokat attığını, polise yansıyan olayı da bebeğe bağırarak kadının başlattığını, erkeğin çocuğu korumaya çalıştığını, kadının erkeğin üzerine yürüdüğünü, sürekli kendini erkeğin eski eşi ile kıyasladığını, kıskançlık yarattığını, çocuğun babasını görmesine engel olduğunu, hakaret ettiğini ve iftirada bulunduğunu, kadının alkol problemi olduğunu belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının fazla alkol tükettiği, erkeğe hakaret ettiği, akşamları dışarı çıktığı ve sorumsuz davrandığı; erkeğin ise eski eşiyle görüşmeye devam ettiği, ondan övgüyle söz ettiği, kadına hakaret ettiği, kadının rızası dışında evde yatılı misafir kabul ettiği, bu nedenle tartışmalarının olduğu, tek başına tatile gittiği, eşinin çalışmasını istemediği, mevcut kusur durumuna göre erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, alınan uzman raporu, kurulu düzenin anne yanında olması, ortak çocuğun menfaati dikkate alındığında velâyetin anneye verilmesi gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek nafaka ve tazminatlara hükmedildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 600,00 TL yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata, kadınınn mal tasfiyesine ilişkin açmış olduğu davasının tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun olmadığını, erkeğin fiziksel şiddet kusurunun mevcut olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarları ile yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarlarının düşük olduğunu, Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, nafakalara enflasyon oranında artırım uygulanması gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı, nafakalara enflasyon oranında artırım uygulanmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının altı kez erkeğe tokat attığını, kadının kusurlu olduğunun ispatlandığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, ortak çocuk ile baba arasında mesafe koymaya çalıştığını ve kişisel ilişki kurulmasını engellediğini, velâyet görevinin ihmal ettiğini, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, erkeğin velâyet talebinin değerlendirilmediğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadına yüklenen kusurların doğru olduğunu, erkeğe yüklenen kusurlardan tek başına tatile gitme kusurunun uzaklaştırma kararından sonra olması nedeniyle erkeğe yüklenmesinin hatalı olduğu, bununla birlikte erkeğin mutfak robotu ile kadının yaralanmasına neden olduğunun sabit olduğu, taraflara yüklenen kusur oranının değişmediği, erkeğin ağır kadının yine az kusurlu olduğu, ortak çocuğun bir yaşından beri anne yanında olduğu, annenin velâyet görevini ihmal ettiğinin ispatlanamadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirildiğinde hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile kusur oranı değişmediğinden kararın gerekçesinin kusurlu davranışlar bakımından düzeltilmesine, kadının iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile kararın ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 800,00TL iştirak nafakasına, nafakanın yıllık ÜFE oranında artırılmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak iştirak nafakasının yeterli düzeyde yükseltilmediğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı, nafakalara enflasyon oranında artırım uygulanmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak velâyete ilişkin dava açtığını belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl ve karşı davaların kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatlar ve bunların miktarları, yoksulluk nafakasına artırım uygulanıp uygulanmayacağı, velâyetin anneye verilmesi kararının dosyaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde yoksulluk nafakasına enflasyon oranında artırım uygulanmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, kadın yararına 600,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olup herhangi bir artırım kararına hükmedilmemiştir. Kadın tarafından istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakasına artırım uygulanmaması istinaf konusu yapılmış olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince bu husus esastan reddedilmiştir. Kadının yoksulluk nafakasına artırım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasına artırım uygulanmaması yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı-davalı kadın vekilinin yoksulluk nafakasına artırım uygulanmamasına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin 2. bendinin 2/a bendi olarak düzeltilmesine, 2/b bendi olarak "davacı-davalı kadın vekilinin yoksulluk nafakasına artırım uygulanmasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin yoksulluk nafakasına yönelik (5) numaralı hükmünün kaldırılmasına; davacı-davalı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasının davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, yoksulluk nafakasının her yıl TÜİK tarafından yayınlanan yıllık ÜFE oranında artırılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.