"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2141 E., 2023/558 K.
DAVA TARİHİ : 07.07.2021
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/407 E., 2022/459 K.
Taraflar arasındaki davacı tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın, davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kadının istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının davacının haberi olmadan çok fazla borca girdiğini, davalı erkeğin sorumsuz davrandığını, ekonomik sorunlar nedeniyle dengesinin bozularak saldırganlaştığını, davacı kadını aşağılandığı, fiziksel şiddet uyguladığını, davacının ailenin geçimi için maaşlı işe girdiğini, davalının lüks harcamaları nedeniyle babasına ait tarlayı ekip biçtiğini, davacıdan habersiz borç senedi imzaladığını, davalı erkeğin davacı kadın ve ortak hane ile bağını kestiğini, 21.08.2019’da davalının davacıya şiddet uyguladığını, davacı kadının şikayetçi olduğunu, davacı kadının davalının ailesinin evinden, icra marifetiyle tahliye edildiğini, bu süreçten sonra davalının davacı ve çocuklara karşı maddî ve manevî sorumluluğunu yerine getirmediğini iddia ederek hayata kast, pek fena muamele, onur kırıcı davranış, davalının evlilik birliğinin devamı süresince yükümlülüklerini yerine getirmemesi, şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliği boyunca tüm harcamaların davalı erkeğin babası tarafından karşılandığını, davalı erkeğin iş hayatındaki başarısızlıkları karşısında davacının müvekkilini aşağıladığını, "Sen ne biçim erkeksin? Babanın ağzına bakıyorsun. Asalak" dediğini, davacı kadının davalı erkeğe bıçakla saldırdığını, davalının elindeki bıçağı düşürmek için davacının kolunu büktüğünü, davalı erkek hakkında kasten yaralama gerekçesi ile aleyhinde hüküm kurulduğunu, olay tarihinin 21.08.2019 tarihi olup, boşanma dava tarihinin 07.07.2021 olduğunu, uzaklaştırma kararı sonrasında davacı kadının evin anahtarlarını değiştirerek davalının eve girmesine mani olduğunu, ortak konutun davalı erkeğin babasına ait olduğunu eve ait giderleri kadının ödememesi üzerine davalının babasının davacıyı evden icra yoluyla tahliye ettiğini beyan ederek tarafların boşanmalarına, çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesini, ortak çocuklarla davalı erkek arasında şahsi münasebet tesis esilmesini, davanın açılmasında davacının kusurlu olması sebebiyle manevî tazminat taleplerinin reddini, davalının herhangi bir geliri bulunmadığı dikkate alınarak asgari hat üzerinden katkı payı nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin sürekli olarak yanlış yatırımlar yapması ve iş değiştirmesi nedeniyle taraflar arasında sürekli olarak tartışma çıktığı, bu tartışmalar neticesinde davalının eşine fiziksel şiddet uyguladığı, son olarak 21.08.2019 tarihinde fiziksel şiddet uyguladığı, davalı erkeğin hakaret, tehdit ve basit yargılama suçundan yargılandığı ve mahkumiyetine karar verildiği davalının eşine karşı tehdit, hakaret ve basit yaralama suçunu işlemesi nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacının dava dilekçesinde 4721 sayılı Kanun 162 inci maddesinde yer alan pek kötü davranış, hayata kast ve pek kötü muamele hukuki sebebine dayanmış ise de davalıya yüklenen eylemler bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği bu talebin reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 1.200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ÜFE oranında artırım talebinin reddine, kadın yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle;erkeğe yüklenmesi gereken başkaca kusurların da bulunduğu, talep edilen kadar iştirak nafakalarına ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, nafakaların sonraki yıllarda ÜFE oranında artırılması taleplerinin reddini hatalı olduğu gerekçeleriyle istinaf etmiş, kararın boşanma ve velâyet dışındaki hükümlerinin kaldırılarak talepleri gibi yeniden karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan ceza mahkemesi kararına konu olay tarihi ile boşanma dava tarihi arasında 1,5 yıldan fazla süre geçtiğini, bu sürede evlilik birliğinin devam etmesi sebebiyle yaşananların affedilmiş sayılması gerektiği, kusur belirlemesinin hatalı olduğu, hükmedilen nafaka ve tazminatın hukuki dayanaklarının olmadığı, tazminat miktarının çok yüksek olduğu, reddedilen hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma talebi yönünden davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle istinaf etmiş, kararın kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki tarafın da mali müşavir olmasına ve davacı kadının karşı çıkmasına rağmen davalı erkeğin borçlanması bu nedenle taraflar arasında tartışmalar yaşanması, erkeğin evin ve çocukların sorumluluğunu davacıya bırakması, davalı erkek hakkında yapılan yargılama soncunda kesinleşen ilama göre davalı erkeğin fiziksel şiddet uygulaması, tehdit ve hakaret etmesi, bu olay nedeniyle tarafların fiilen ayrılması ve ortak hayatın yeniden kurulmamış olması, bu dönemde erkeğin çocuklarına zaman ayırmaması, maddî destekte bulunmaması, davalının davacıdan ailesine ait olduğu belirtilen ve daha önce ortak konut olarak kullanılan taşınmazı boşaltmasının istenmesi, bu amaçla davalının annesi tarafından kadın aleyhine kira alacağı ve tahliye talepli takip başlatılması sebebiyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı, kadına yüklenecek kusur bulunmadığını davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, aİlk Derece Mahkemesi'nin davacı kadının davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ancak gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi'nin erkeğin tam kusurlu olduğunu belirlenmesine rağmen hüküm fıkrasında 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesi yerine 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrasının yazılmış olmasının mahallinde düzeltilebilir yazım hatası niteliğinde olduğu, davacı kadının kusur belirlemesine, ortak çocuklar için hükmedilen iştirak nafakasının, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat miktarının artırım talebine ve nafakaların sonraki yıllarda ÜFE oranında artırılmasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi'nin ilgili hükümlerinin kaldırılması ve yeniden hüküm kurarak, kararın gerekçesinin karar içeriğinde belirtilen şekilde düzeltilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.750,00'şer TL iştirak nafakasına, iştirak nafakalarının her yıl hükmün kesinleşme tarihinde TÜİK tarafından açıklanacak yıllık TÜFE oranını geçmemek kaydıyla ÜFE oranı üzerinden artırılmasına, kadın yararına 100.000,00 TL manevî tazminata, davalı erkeğin tüm istinaf sebeplerinin, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı ile ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarının miktarının fazla olduğu davacı tarafından açılan hayata kast ve pek kötü muamele ye dayalı olarak açılan boşanma davası ret edildiğinden davalı lehine vekâlet ücreti hükmedilmesi gerekirken bu konuda lehe vekâlet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek kadın yararına hükmedilen manevî tazminat ile çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarı ile lehine hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı, iştirak nafakası miktarları ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 174üncü maddesinin ikinci fıkrası, 182 inci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci, 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.