"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1912 E., 2023/249 K.
DAVA TARİHİ : 06.11.2017
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 6. Aile Mahkemesi (Birleşen Bursa 4. Aile Mahkemesi 2017/1139 E.-2018/246 K.)
SAYISI : 2022/17E.-2022/387 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve birleşen tedbir nafakası davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zina sebebine dayanan asıl boşanma davasının ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine, birleşen tedbir nafakası davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının usulüne uygun şekilde yargılama yapılarak, karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zina sebebine dayanan asıl boşanma davasının ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen tedbir nafakası davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının nafaka davası açtığını, erkeğin Bursa Noteri iken 03.11.2016 tarihinde Ankara'ya atandığını, davacının iki yıl sonunda Bursa'ya dönmesi ve Bursa'da yaşamaları konusunda kadın ile ortaklaşa karar verdiklerini, buna rağmen kadının nafaka davası açarak asılsız iddialarla nafaka talebinde bulunduğunu, eşlerin en son 15-16.10.2017 tarihinde ortak hanede görüştüklerini, kadının taksi şoförü B.S. ile yasak ilişki yaşadığını, erkeğin bu ilişkiyi B.S.'nin eşi tarafından açılan dava sonucunda öğrendiğini, bu boşanma dosyasında ses kayıtlarının ve her türlü delilin bulunduğunu, kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kadının lüks harcamalar yaptığını ve gayri ahlaki yaşadığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde küçük ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- karşı davalı erkek vekili 15.11.2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açtıkları boşanma davasını ıslah ettiklerini, bu suretle öncelikle zina nedeniyle boşanma kararı verilmesini, kadının evlilik birliği devam ederken zina fiilini işlediğini, yargılama devam ederken Y.A. isimli şahsın kadın ile görüştüklerini ve bu konuda tanıklık yapmak istediğini beyan ettiğini, yeminli olarak yaptığı tanıklığı sırasında davalı ile cinsel birliktelik yaşadığını açıkladığını, evlilik birliği devam ederken davalı kadın ile Y.A. arasında cinsel birliktelik yaşandığının kanıtlandığını, erkeğin bu durumu 19.09.2018 tarihinde duruşmada öğrendiğini belirterek öncelikle zina nedeniyle boşanma karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise genel boşanma nedeniyle boşanmaya karar verilmesini talep ederek davasını ıslah etmiştir.
3. Davacı- karşı davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının birleşen davayı açma sebebinin B.S. ile yaşadığı yasak ilişkinin ortaya çıkması olduğunu beyan ederek davalı birleşen dava davacısı için takdir edilen aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasının kaldırılmasına, ortak çocuk için takdir edilen tedbir nafakasının 1.000,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap- karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin tayin olduğunu belirterek giderken yanında kadını ve çocuğunu götürmek istemediğini ve özgür yaşamak istediğini belirterek ortak konutu terk ettiğini, erkeğin evi terk ettikten sonra başka kadınlarla ilişki yaşamaya başladığını, evi terk ettikten sonra yıllardır alışılagelmiş masrafların hiçbirini karşılamadığını, son zamanlarda evin hiçbir giderine katılmaması nedeniyle nafaka davası açıldığını, kadını birçok kez müvekkili soyup üzerinde morluk var mı diyerek iftira mahiyetinde tavırlar sergilediğini, erkeğin çocuğun kürtajla alınması konusunda müvekkile baskıcı tavırları da olduğunu hatta buna ilişkin randevu alarak müvekkili özel hekime götürdüğünü, 1 yıl önce kadına ters ilişki teklifinde bulunduğunu, bu olaylarla psikolojik şiddetin fiziksel şiddete dönüştüğünü belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, kadın lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ev dava etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili yasal süresinden sonra ibraz edilen 08.07.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; erkeğin kadına 14.10.2017 tarihinde fiziksel şiddet uyguladığını, bu durumun ekte bulunan rapor ile sabit olduğunu, erkeğin ortak konutu sebepsiz şekilde terk ettiğini, Y.A. ile kadın arasında husumet bulunduğunu, Y. A. isimli şahsın kadın ve babasına ilişkin tehdit ve hakaret suçlarını işlediğinden Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/715 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılama yapılarak ceza verildiğini, erkeğin ortak çocuğa psikolojik şiddet uygulandığını, Y.A. arasında arkadaşlık boyutundan daha fazlasının hiçbir zaman olmadığını beyan ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile ortak çocuk lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 7.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı- karşı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin Ankara'ya tayini çıktığını söyleyerek evden ayrıldığını, müvekkilini ve ortak çocuğu yanında götürmediğini, erkeğin başka kadınlarla birlikte olduğunu, kadının bir işte çalışmadığını, çocuğun okula gittiğini, ihtiyaçlarının bulunduğunu, erkeğin çocuğun ve kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını iddia ederek, kadın ve çocuk için dava sonuçlanıncaya kadar 5.000,00 TL tedbir nafakasına, dava sonucunda toplamda 20.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2019 tarih ve 2017/1222 Esas, 2019/631 karar sayılı kararı ile; tanık beyanlarına göre davalı karşı davacının eşine karşı Y. A. ve B. S. adındaki erkeklerle gönül ilişkisi kurarak evlilik birliğinden kaynaklanan sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği ve tanık Y. A.'ın davalı- karşı davacı kadın ile cinsel ilişkiye girdiklerine yönelik beyanı ve dosyaya sunulan ve bilişim uzmanı tarafından çözümlemesi yapılan fotoğraflardan davalı karşı davacı kadının başka bir erkek ile sarılmış vaziyette fotoğraflarının bulunduğu ve ses kayıtlarında kadın tarafından ve başkaca bir erkek tarafından birbirine söylenen cinsel içerikli sözlerin varlığı, davacı tanıklarının beyanlarını destekler nitelikte olduğu dikkate alınarak davalı karşı davacının zina eylemini gerçekleştirmesi sebebiyle ağır kusurlu olduğu, davacı karşı davalının ise; eşinin kendisini aldatması sebebiyle haksız tahrik altında davalı karşı davacı kadını evden gönderme niyetiyle yaşanan itişme esnasında eşine zarar vererek şiddet uyguladığı kabul edilerek bu nedenle davacı karşı davalının da hafif kusurunun bulunduğu gerekçesi ile; asıl davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 incı maddesi gereğince, karşı davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, çocuk lehine daha önceden Bursa 4. Aile Mahkemesinin 2017/1139 Esas sayılı dosyasında takdir edilen 2.000,00 TL tedbir nafakasının hüküm tarihi itibariyle 3.000,00'ye çıkartırılarak tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla karar kesinleşinceye kadar devamı ile karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davalı- karşı davacı kadın hakkında takdir edilen 1.000,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere asıl dava tarihinden geçerli olmak üzere dava kesinleşinceye kadar devamı ile erkekten alınarak kadına verilmesine, erkek yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine, davalı karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine, davalı karşı davacının 08.07.2019 tarihli dilekçesinde talep etmiş olduğu yoksulluk nafakası hakkında usulüne uygun bir ıslah bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, Mahkeme dosyası ile birleşen Bursa 4. Aile Mahkemesinin 2017/1139 Esas sayılı davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı kadının tedbir nafakası talebinin şartları oluşmadığından reddine, davacı lehine yargılama esnasında takdir edilen tedbir nafakasının birleşen Bursa 4. Aile Mahkemesinin 2017/1139 Esas sayılı dosyasının dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak kaldırılmasına, davacı ...'ın ortak çocuk lehine talep ettiği tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile ortak çocuk lehine dava tarihinden itibaren tahsilde tekerrrüre sebebiyet vermemek üzere 2.000,00 TL tedbir nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, velâyet, manevî tazminat miktarı, kadın yararına kabul edilen tedbir nafakası ve vekâlet ücreti yönlerinden, davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, birleşen tedbir nafakası davasının reddi, iştirak nafakası miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2021 tarih, 2019/2476 E.-2021/1894 K. sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin karşı davacı kadın vekilinin tahkikat duruşmalarının sona erdiği tarihten sonra 08.07.2019 tarihinde verilen ıslah dilekçesinin dikkate alınamayacağına dair ara karar vermesi ve karar gerekçesinde de bu dilekçenin dikkate alınamayacağını belirtmesine ve erkeğin kadına şiddet uyguladığı iddiasının bu ıslah dilekçesinde ileri sürülmesine rağmen bu vakıanın kusur tespitine esas alındığı ve kadının ağır erkeğin hafif kusurlu olduğunun gerekçelendirilerek gerekçenin kendi içinde çelişkiye düşürüldüğü, dolayısıyla usulüne uygun gerekçe yazılmayarak tarafların hukuki dinlenilme hakkının da ihlal edildiği, taraf vekillerinin istinaf talebinin bu nedenle yerinde olduğu, diğer istinaf taleplerinin ise incelenemeyeceği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usulüne uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, delilleri tartışılarak, iddia edilen hangi vakıaların sabit görüldüğü ve hangi beyanlara itibar edildiği de açıklanmak ve tarafların kusur oranları belirtilmek suretiyle, yargısal denetime elverişli, gerekçeli ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak şekilde tekrar karar verilmesi ve gerekçe yazılması için dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanlarına göre davalı karşı davacının eşine karşı Y. A. ve B. S. adındaki erkeklerle gönül ilişkisi kurarak evlilik birliğinden kaynaklanan sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği ve tanık Y. A.'ın davalı- karşı davacı kadın ile cinsel ilişkiye girdiklerine yönelik beyanı ve dosyaya sunulan ve bilişim uzmanı tarafından çözümlemesi yapılan fotoğraflardan davalı karşı davacı kadının başka bir erkek ile sarılmış vaziyette fotoğraflarının bulunduğu ve ses kayıtlarında kadın tarafından ve başkaca bir erkek tarafından birbirine söylenen cinsel içerikli sözlerin varlığı, davacı tanıklarının beyanlarını destekler nitelikte olduğu dikkate alınarak davalı karşı davacının zina eylemini gerçekleştirmesi sebebiyle ağır kusurlu olduğu, davacı karşı davalının ise; eşinin kendisini aldatması sebebiyle haksız tahrik altında davalı karşı davacı kadını evden gönderme niyetiyle yaşanan itişme esnasında eşine zarar vermiş olsa da eşine şiddet uyguladığı kabul edilerek bu nedenle davacı karşı davalının da hafif kusurunun bulunduğu, her ne kadar Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi'nin 08.12.2021 tarih, 2019/2476 Esas, 2021/1894 Karar sayılı kararında reddine karar verilen ıslah dilekçesindeki vakaların gerekçede hükme esas alınmasının çelişkili bulunduğu ve erkeğin kadına şiddet uyguladığı iddiasının bu ıslah dilekçesinde ileri sürülmesine rağmen bu vakıanın kusur tespitine esas alınarak gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu belirtilmiş ise de; Mahkemece davalı karşı davacının süresinde sunulmayan ıslah dilekçesinin hükme esas alınmadığı, davalı karşı davacının cevap ve karşı dava dilekçesinin 9. Maddesinde '' Bu olaylarla psikolojik şiddet fiziksel şiddete de dönüşmüş olmuştur.'' denilmekle, davalı karşı davacının fiziksel şiddet vakasına dayandığı, yine davalı karşı davacının 09.02.2018 tarihli delil dilekçesinde darp raporuna dayandığı ve 13.02.2018 tarihli dilekçesi ekinde de sunduğu ve sonradan ıslah dilekçesi ekinde de sunulan darp raporuna, cevap ve karşı dava dilekçesinde delilleri arasında dayanmadığından hükme esas alınamayacak ise de dinlenen davalı karşı davacı tanıklarından O.ve Z.'nin kızları olan davalı karşı davacının kolundaki morluk ve şişliği bizzat gördüklerini beyan ettiği anlaşılmakla, davacı karşı davalının davalı karşı davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı kanaatine varıldığı, birleşen davada davacı kadının dava tarihinden önce davalıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal etmekle davalının evi terk ettiği, dosya kapsamından davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının ayrılığa sebebiyet verdiği anlaşılmakla davacının ayrı yaşamada haklılığını ispat edemediği gerekçesi ile açılan asıl davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 incı maddesi gereğince, karşı davanın da 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, çocuk lehine daha önceden Bursa 4. Aile Mahkemesinin 2017/1139 Esas sayılı dosyasında takdir edilen 2.000,00 TL tedbir nafakasının hüküm tarihi itibariyle 3.000,00'ye çıkartırılarak tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla karar kesinleşinceye kadar devamı ile karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davalı- karşı davacı kadın hakkında takdir edilen 1.000,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere asıl dava tarihinden geçerli olmak üzere dava kesinleşinceye kadar devamı ile erkekten alınarak kadına verilmesine, erkek yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine, davalı karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine, davalı karşı davacının 08.07.2019 tarihli dilekçesinde talep etmiş olduğu yoksulluk nafakası hakkında usulüne uygun bir ıslah bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen Bursa 4. Aile Mahkemesinin 2017/1139 Esas sayılı dosyasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı kadının tedbir nafakası talebinin şartları oluşmadığından reddine, davacı lehine yargılama esnasında takdir edilen tedbir nafakasının birleşen Bursa 4. Aile Mahkemesinin 2017/1139 Esas sayılı dosyasının dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak kaldırılmasına, davacı ...'ın ortak çocuk lehine talep ettiği tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile ortak çocuk lehine dava tarihinden itibaren tahsilde tekerrrüre sebebiyet vermemek üzere 2.000,00 TL tedbir nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının tam kusurlu olduğunu, karşı boşanma davasında erkek aleyhine vekâlet ücreti hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, kadının dilekçelerinde şiddet iddiasına dayanmadığını, Yerel Mahkeme'nin hem davacının zina özel boşanma nedenini kabul etmesi ve hem de de davalının da boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf edilen ilk karardaki çelişkilerin giderilmediğini beyan ederek, kusur belirlemesi, karşı boşanma davasının kabulü, karşı davada aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ıslah dilekçeleri göz önünde bulundurulmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, ıslah dilekçelerinin reddedildiğini fakat şiddet eyleminin hafif kusur olarak nitelendirildiğini, hukuki dinlenilme hakkının hiçe sayıldığını, şiddete konu delillerin celbedilmediğini, darp raporuna dayalı olarak ceza dava dosyasının dosya arasına getirtilmediğini, bu dosyada erkeğin çelişkili ifadelerinin bulunduğunu, söz konusu şiddet eylemlerini haksız tahrik altında gerçekleştirmiş olduğuna dair bir beyan olmadığını, tedbir nafakasının kusur durumuna göre düşürülmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, nafakaların arttırılmadığını, Y.A.isimli şahısla kadın arasında husumet ve ceza davasının bulunduğunu, bu şahsın tehdit ve hakaretten ceza aldığını, erkeğin aldatma nedeni ile değil Ankara'ya tayini nedeni ile ortak konutu terk ettiğini beyan ederek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, nafakaların miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinafta belirttiği sebepler ile, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, boşanma davasında lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarı ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davacı- karşı davalı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; istinafta belirttiği sebepler ile, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, karşı davada aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı- karşı davalı erkek tarafından zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında kusur değerlendirmesi yapılıp yapılamayacağı, geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe ve kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, karşı davanın kabulünün ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı, karşı davada erkek aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, belirlenen nafaka miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, karşı dava dilekçesinin ıslahının süresinde ve geçerli yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 182 nci, 327 inci, 328 inci, 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 176 ncı ve 177 inci maddeleri, 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci gereği açtığı asıl davanın ve kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir. Verilen bu hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmekle, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir.
2.4721 sayılı kanun'un 161 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince davacı -karşı davalı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca açtığı zina hukuki nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davacı- davalı erkek dava dilekçesinde kadının B.S. isimli şahısla sadakatsizliği iddiası ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanma talep etmiş, sunduğu 15.11.2018 tarihli ıslah dilekçesinde ise kadının evlilik birliği içerisinde zina eylemini gerçekleştirdiğini tanık Y.A.'nın 19.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanı ile öğrendiğini, bilirkişi raporunda da flash bellekteki ses ve videolarının bulunduğu kayıtların çözümlendiğini, 28.09.2018 tarihli bilirkişi raporu ile davalının hem B. S. ile ve hem de Y.A. ile aynı zamanda cinsel ilişki içinde olduğunu ve zina fiili işlediğinin kanıtlandığını beyan ederek talebini öncelikle zina hukuki nedenine dayalı boşanma, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma şeklinde ıslah etmiştir.
3.Davacı-karşı davalı erkek kadının zina fiilini işlediğini 19.09.2018 tarihli duruşmada tanık Y.A.'nın dinlenmesi esnasında öğrendiğini iddia etmişse de, erkeğin kadının taksi şoförü B.S.ile aralarında gönül ilişkisi olduğu iddiasını ilk olarak kadının açtığı birleşen tedbir nafakası dava dosyasında 24.11.2017 tarihli cevap dilekçesi ile ileri sürdüğü, yine kadının Y.A. isimli şahıs ile ilişkisinin bulunduğu iddiasını kadının açtığı birleşen tedbir nafakası dosyasına sunduğu 12.03.2018 tarihli beyan dilekçesinde iddia ettiği ve dilekçe ekinde tanık Y.A.'nın Beşevler Şehit İsmail Özbek Polis Merkezi'nde verdiği 10.03.2018 tarihli ifadesini sunduğu, erkeğin asıl boşanma dava dosyasına dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra sunduğu 17.04.2018 tarihli beyan dilekçesinde de kadının hem Y.A.isimli şahıs ile hem de B.S.isimli şahıs ile ilişkisinin bulunduğunu iddia ettiği, bu durumda erkeğin, kadının Y.A. isimli şahıs ile olan zina eylemini dilekçesinin sunulduğu 12.03.2018 tarihinde öğrendiği, kadının B.S.isimli şahıs ile ilişki yaşadığı iddiasını da 24.11.2017 tarihinde öğrendiği, erkeğin B.S.isimli şahsı bilmesine rağmen asıl davada sadakatsizliğe dayanıp zinaya dayanmadığı, erkeğin Y.A.i simli şahsı öğrenmesine rağmen beyan dilekçelerinde vakıa olarak bildirip zinaya dayanmadığı, erkek vekilinin ıslah dilekçesini ise 15.11.2018 tarihinde sunduğu, belirtilen öğrenme tarihleri dikkate alındığında zina nedenine dayalı dava yönünden 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Hak düşürücü sürenin Mahkemece re'sen nazara alınacak olması dikkate alındığında davacı -karşı davalı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayanan zina hukuki nedenine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi ve terditli talep olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin değerlendirilmemiş olması doğru görülmemiştir.
4. O halde Mahkemece yapılacak iş; erkek tarafından açılan asıl dava dosyasında zina hukuki sebebine (4721 sayılı Kanun'un 161 nci maddesi) dayalı olarak açılan boşanma talebinin hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile reddine, terditli talep olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine (4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları) dayalı olarak açılan boşanma davası yönünden tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.