Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4391 E. 2023/3067 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebinin reddi üzerine yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının boşanma protokolü ile kabul ettiği nafaka miktarını ödeyemeyecek duruma geldiğine dair delil sunamaması ve davalının mali durumunda olağanüstü bir artışın da ispatlanamaması gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1148 E., 2023/533 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/255 E., 2022/105 K.

Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması veya indirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ... 18. Aile Mahkemesinin 03.10.2019 tarih ve 2019/259 Esas, 2019/99 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte protokol maddesi olarak aylık 20.000,00 TL yoksulluk nafakası ödemesine karar verildiğini, davacının ... Bitkisel Kozmetik Ürünler Sağlık Ürünleri Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. Yetkilisi olduğunu ve pandemi nedeniyle işlerinin kötü gitmesi nedeniyle iş yerinin faaliyeti ve idaresi için şirket adına yüksek meblağlı krediler çekmek zorunda kaldığını, çocukların özel okullarda okuduklarını ve aylık ödemelerinin olduğunu, aylık nafakayı ödeyemez duruma geldiğini, bu nedenle davalının icra takibi başlattığını, davalıya protokol ile intifa hakkı verilen taşınmazın kira getirisinin olduğunu, ayrıca şirkete ait aracın davalıya devredildiğini, ayrıca protokol de olmamasına rağmen ...' de bulunan bir taşınmazı da davalıya devrettiğini, davalının evinin kirasının davacı tarafından ödendiğini, protokol gereği davalıya bir ev alma borcunun bulunduğunu, boşanmadan sonra davalının zenginleştiğini ileri sürerek davasının kabulüne yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmaması halinde azaltılarak yıllık Üfe-Tüfe artış ortalaması kadar artış yapılarak ödenmeye devam edilmesi şeklindeki kararın kaldırılarak aylık 1.000,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, 20 yıllık evliliğini bir başkası ile birlikte yaşamak uğruna yıktığını, kendisini anlaşmalı boşanmaya zorladığını, milyonlarca dolar malların, ticari işletmelerin davacıya kaldığını, bu malların tamamının evlilik sürecinde edinildiğini, boşanma protokolünde kadına verilen malların gerçek hakkının çok altında olduğunu, kadına ödenmesi gereken tutarın , boşanmadan sonra bakımını tek başına üstlendiği çocukların yaşam kalitesini sürdürmek ve boşama neticesinde düzenlerinin bozulmamasını sağlamaya yetecek miktar olduğunu, davacının maddî durumunun oldukça yüksek olduğunu, davacının şirketinin kozmetik ürünleri satışı yanında piyasada tanınan "Mecitefendi" ürünlerinin tek üreticisi olduğunu, bu ürünlerin toptan, bireysel ve internet üzerinden kişi ve mağazalara satıldığını, ürünlerin pandemide sağlık sebebiyle talebi artan ürünler olup pandemiden etkilenmediğini, nafakanın azaltılması için gerekli koşulların gerçekleşmediğini ileri sürek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının boşandıktan sonra ekonomik ve sosyal durumunun geriye gittiği, kötüleştiğine ilişkin herhangi somut bir delil elde edilemediği aksine ticari faaliyetinin devam ettiği, boşanma sürecinden sonrada gayrimenkul aldığı, ticari hayatta kredi kullanımının teamül olduğu, davacının iddialarının ispatlanamadığı, davalının ekonomik ve sosyal durumunun boşandıktan sonra öncesine oranla arttığı yönündeki davacı tanık anlatımlarının soyut nitelikli, davacıdan duyduklarını aktarma niteliğinde olduğu, davacının üzerine kayıtlı mal varlığının azaldığına dair herhangi bir delil de sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ; covid-19 salgını nedeniyle sadece şahısların ya da şirketlerin değil, ülkelerin bile ekonomik zorluklarla başetmek zorunda kaldığını, bu süreçte ekonomik durumunun da salgından sonra azalmaya, hatta kötüleşmeye başladığını, buna karşılık davalının yoksulluk içerisinde olmayıp aksine zenginleştiğini, şirketinin işlerinin kötüye gitmesi nedeniyle çok sayıda kredi çektiğini, buna ilişkin delillerin dosya içerisinde bulunduğunu, tanık beyanlarıyla da iddialarının ispat edildiğini, yoksulluk nafakasının ödeyemez duruma gelmesi nedeniyle icra takipleri yapıldığını, aleyhine hacizler uygulandığını, itibar kaybeden davacının hacizleri kaldırıp dosya borçlarını ödemek için tekrar kredi kullanmak zorunda kaldığını, buna karşılık davalı kadının iki taşınmazdan yüksek miktarda kira geliri elde ettiğini, protokol gereği ona 300.000,00 dolar değerinde ev satın almak zorunda olan davacının doların artışı nedeniyle bu yükümlülüğünü de yerine getiremediğini, davalının oturduğu evin kira bedelini dava tarihine kadar ödediğini, ancak sonrasında kira bedellerini de ödeyemez hale geldiğini, şirket adına kayıtlı aracın ve protokolde yer almamasına rağmen ...'de davacı tarafından yaptırılan taşınmazın bedelsiz olarak davalıya devredildiğini ileri sürerek karar kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, boşanma protokolü ile davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve diğer kazanımlarına karşın kadının şirket hisselerini erkeğe devrettiği, erkeğin nafaka miktarını ve artış oranını kabul ettiği, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aradan geçen kısa süre içerisinde mali durumunun yoksulluk nafakasını ödeyemeyecek kadar bozulduğunu ya da hakkaniyetin bunu gerektirdiğini ya da davalının anlaşmalı boşanma protokolü ile kararlaştırılanlar dışında mali gücünün olağanüstü derecede arttığını ispat edemediği, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilecek olup dava tarihi itibariyle ÜFE ve TÜFE oranlarında katlanılamaz bir artış olmadığı gibi yasal istinaf süresinden sonra ibraz edilen 10.11.2022 tarihli dilekçenin istinaf incelemesi sırasında dikkate alınamayacağı, dolayısıyla davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması ya da azaltılmasına ilişkin bu istemin haklılığı, hakkaniyet ve ahde vefa ilkesine uyarlığı yönünde delil bulunmadığı, böylece yoksulluk nafakasının dava tarihinde ulaştığı miktar itibarıyla öngörülemeyen, katlanılamaz nitelikte olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davacının ekonomik durumunun salgından sonra azalmaya, hatta kötüleşmeye başladığını boşanmaya karar verip boşanmaya ilişkin konularda anlaşmasının üzerinden kısa bir süre geçmesiyle tüm dünyadaki insanların olduğu gibi tarafların maddî durumunda da değişiklik meydana geldiğini, objektif bir durum olması sebebiyle hakkaniyetin varlığı söz konusu olduğunu, buna karşılık davalının yoksulluk içerisinde olmayıp yoksulluk nafakasının şartlarından uzaklaşıldığı, şirketinin işlerinin kötüye gitmesi nedeniyle çok sayıda kredi çektiğini, buna ilişkin delillerin dosya içerisinde bulunduğunu, tanık beyanlarıyla da iddialarının ispat edildiğini, maddî gücü yerindeyken yüksek faizler sebebiyle cebinden fazla para çıkmasını istemeyeceğini, enflasyondaki oldukça yüksek artışlar, hammadde fiyatlarının artışı, gelir-giderlerdeki olumsuz dengesizlikler gibi sebepler uyarınca ardı ardına çekilmek zorunda olan kredilerin hayatın olağan akışına uygun olarak ifade edilmesinin hatalı olduğunu, yoksulluk nafakasının ödeyemez duruma geldiğini, adına kayıtlı iki taşınmazını satmak zorunda kaldığını, davalıya Kasım 2022'den itibaren artışlı olarak ödediği 54.160,29 TL'lik nafaka ödemek zorunda kaldığını, bunun ise kazancından fazlasını nafaka adı altında davalıya ödemesine neden olduğunu, buna karşılık davalı kadının iki taşınmazdan yüksek miktarda kira geliri elde ettiğini, protokol gereği ona 300.000,00 dolar değerinde ev satın almak zorunda olan davacının doların artışı nedeniyle bu yükümlülüğünü de yerine getiremediğini, davalının oturduğu evin kira bedelini dava tarihine kadar ödediğini, ancak sonrasında kira bedellerini de ödeyemez hale geldiğini, şirket adına kayıtlı aracın ve protokolde yer almamasına rağmen ...'de davacı tarafından yaptırılan taşınmazın bedelsiz olarak davalıya devredildiğini, artış oranının hiç olmazsa ÜFE olarak belirlenmesi gerektiğni ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yoksulluk nafakasının kaldırılması, aksi takdirde indirilmesi davasında, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi,176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.