Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4394 E. 2024/2495 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı eş tarafından aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerine, davacının rızası olmadan konulan ipoteğin kaldırılması ve taşınmaza aile konutu şerhi konulması talebiyle açılan davanın reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından sunulan delillerin, resmi kayıtlardaki adres beyanları ve davalı eşin ipotek tesis işlemi sırasındaki adres bilgileriyle çelişmesi, davacının taşınmazı ipotek tarihinde aile konutu olarak kullandığını ispatlayamaması ve aile konutu şerhi talebi için öncelikle tapu müdürlüğüne başvurulması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/740 E., 2023/261 K.

KARAR : Esastan ret, süreden ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 18. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/383 E., 2021/687 K.

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ipoteğin kaldırılması davasının reddine, aile konutu şerhi konulması davasının ise usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun süreden reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı eş ... ile ortak aile konutu olarak kullandıkları "İzmir İli, ... İlçesi, (. ... Mahallesi,) 13699 ada, 1 parsel, 14 no'lu bağımsız bölüm"de, davalı eş adına kayıtlı taşınmaz kaydına, taşınmazın aile konutu olduğunu bilen, konuta pek çok kez ziyarete de gelen diğer davalı ... lehine 21.08.2019 tarih, 18759 yevmiye ile oluşturulan ipotek şerhinin, kendisinin bilgisi ve rızası dışında oluşturulması sebebiyle ipoteğin kaldırılmasına, taşınmaz kaydına aile konutu olduğuna ilişkin şerh konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacının adli yardım talebi mahkemesince kabul edilmiştir.

2.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; 14 yaşında olan kızının okul kaydını yaptırabilmek için bir süreliğine, kayın validesinin yaşadığı "... Mahallesi, 236. Sk., 94/6 ... İzmir" adresine aldırdıklarını, ancak kesintisiz şekilde dava konusu taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davalı alıcının evlerine ziyarete geldiğinde çekilen fotoğrafları ve bu kişinin eşi tarafından facebook hesabından paylaşılan resimleri dilekçesine eklediğini bildirmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı eş ... cevap dilekçesinde; davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iyi niyetli olmadığını, tarafların aile konutu olan taşınmazın " ... Mahallesi, 236. Sk., 94/6 ... İzmir" olduğunu, davalı eşin 21.08.2019 tarihli ipotek senedinde, aynı tarihli tapuya başvuru belgesinde, davalı eş tarafından gönderilen 14.10.2019 tarihli İzmir 22. Noterliğinin ihtarnamesinde, davalı tarafından 14.10.2019 tarihinde Av. ...'ye verilen vekâletnamede bu adresin gösterildiğini, taşınmaz kaydında daha önce 1992 ve 1994 yıllarında konulan ipoteklerin bugüne kadar kaldırılmasının istenmemiş olmasına rağmen davalı ... lehine konulan ipoteğin kaldırılmasının istenmesinin kötü niyeti gösterdiğini, davacının ipotek tarihinden sonra adresini dava konusu taşınmaza taşıdığını, dilekçe ekinde sunulan belgelerin de delil olma niteliği olmadığı, aksi düşünülse bile davalının iradesinin fesada uğratıldığının kabulünün gerekeceğini, ipotek alacaklısının davaya konu adrese pek çok defa ziyarete gittiği yönündeki iddianın da doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;davacı tarafından davaya konu edilen taşınmazın ... Mahallesi 13699 Ada, 1 Parsel, 14 nolu bağımsız bölümde bulunan taşınmaz olduğu, bu taşınmazın tapu kayıtlarında 1.020 m2 arsa niteliğinde 1. kat bağımsız bölüm üzerine mesken şeklinde taşınmaz niteliklerini taşıdığı, taşınmaz üzerinde davalı ...'ün tam mülkiyet hakkına sahip olduğu, davacı ... ile davalı ...'ün evli oldukları, ev üzerinde 21.08.2019 tarih, 18759 yevmiye sayılı ipoteğin bulunduğu ve bu ipoteğin de terkininin talep edilmiş olduğu, davacı tarafından taşınmazın aile konutu olduğu iddiasında bulunulduğu, dava dilekçesinde belirtilen ipotek işleminin alacaklı ... lehine 21.08.2019 tarihinde yapıldığının tapu kayıt örneğinde belirtildiği, ipoteğin kaldırılması davası yönünden; Karabağlar İlçe Nüfus Müdürlüğünün yazısı ile davacı ... ve davalı ...'ün iş bu davaya konu olan ... Mahallesi 9302 Sokak ... Blok No 19 İç Kapı No 14 ... İzmir adresinde 18.10.2019 tarihi itibariyle yaşamaya başladıkları, bir önceki yerleşim yerlerinin ... Mahallesi 236 Sokak No 94 İç kapı no 6 ... İzmir olduğunun belirtildiği, ipotek tarihinden bu yana aile konutu olarak taraflarca belirli bir tahsis çerçevesinde kullanıldığına ilişkin olarak dosya kapsamında bulunan belge ve bilgilerin aksini ispata yarar delil bulunmadığı, ipotek işleminin yapıldığı tarihte taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı hususunun subut bulmadığı gerekçesiyle davacının ipoteğin kaldırılmasına yönelik davası sübut bulmadığından reddine; aile konutu şerhi konulmasına ilişkin dava yönünden ise; davacı asil tarafından 10.11.2021 tarihli celsede tapuya aile kotu şerhi konulması talebi ile ilgili hiç başvuruda bulunmadığı, doğrudan dava açtığının beyan edildiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194 üncü maddesinin üçüncü fıkrası, 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı Kanunla değiştirilmiş, yapılan değişikle, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini, tapu müdürlüğünden isteyebileceğin kabul edildiği, anılan yasal değişikliğinden sonra tapu müdürlüğünün talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararının bulunmadığı, aynı sonucu tapu müdürlüğüne yapacağı başvuruyla elde etmesinin imkan dahilinde olduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartı olup, davanın her aşamasında ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın hakim tarafından kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, bu hali ile aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davanın hukuki yarar bulunmadığından usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı eş Muzaffer istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dilekçelerinde ileri sürdükleri iddia ve açıklamalar doğrultusunda, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun sunulan belgeler ve tanık beyanları ile ispat edilmesine rağmen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın aile konutu olup olmadığı araştırılmadan tapuya şerh konulması taleplerinin reddinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılması, talepleri gibi karar verilmesi talepli olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı eş ... istinaf dilekçesinde; davaya konu taşınmazın aile konutu olduğunun ispatlandığını ileri sürerek, davanın kabulüne karar verilmesi talepli olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillerden davalı ...'in davaya konu taşınmazı evlilik öncesi 04.01.2001 tarihinde satın aldığı, eski işvereni olan davalı ... lehine 21.08.2019 tarihinde 500.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, davacı ile davalı eşin Adres Kayıt Sistemi'nde 26.01.2007 tarihinde yapılan ilk yerleşim yeri kaydının davaya konu ... Mahallesi'ndeki taşınmaz olduğu, 06.08.2012 tarihinde yerleşim yerlerinin ... Mahallesi'ndeki taşınmaz olarak değiştirildiği, davalı erkeğin kaydının 18.10.2019 tarihine kadar bu adreste kaldığı, davacı kadının ise 12.12.2014 tarihinde ... Mahallesi, 27.07.2016 tarihinde ... Mahallesine kaydını taşıdıktan sonra, davalı eş ile birlikte dava tarihinden 7 gün önce, 18.10.2019 tarihinde yerleşim yerini yeniden davaya konu taşınmaza taşıdığı; davalı eşin tapudaki işlemler sırasında ve diğer davalıya gönderdiği ihtarnamelerde adresini ... Mahallesi'nde bulunan konutun gösterildiği, davacı tanıkları davacı ve davalının davaya konu taşınmazda yaşadıklarını, tanık ... davalı ... ile doğum ziyareti için gittiği dava konusu evde tanıştığını, tanık ... ise 17 yıldır davacı ve davalı ... ile komşu olduklarını beyan ettikleri, davalı tanıkları ise davalı ...'in babasının vefatı sebebiyle kendisine ... Mahallesi'ndeki evde taziye ziyaretinde bulunduklarını bildirdiği, davacı tarafın dayandığı elektrik ve su aboneliklerinin malik adına oluşturulmasının mümkün olması, aidat ödemelerinin ise malikin sorumluluğunda bulunması gözetildiğinde bu belgelerin davaya konu taşınmazın aile konutu olduğunu kabule yeterli olmadığı, davacının dayandığı fotoğrafların ve sosyal medya görüntülerinin benzer nitelikli yerler bulunması sebebiyle davaya konu taşınmazda çekilip çekilmediğinin belirlenemediği, kural olarak resmi kayıtların aksine olan tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, tapuya yapılan başvuru ve ipotek belgeleri ile davalı eş tarafından diğer davalı alıcıya gönderilen noter ihtarnamesinde davalı eşin adresinin ... Mahallesi'ndeki konut olarak gösterilmiş olması, kendisine gönderilen ihtarnamenin de bu adreste annesine tebliğ edilmiş bulunması, davalı eşin 2012 yılından itibaren yerleşim yerinin bu adres olarak kayıtlı olması, davadan kısa süre önce eşlerin adreslerinin dava konusu konuta taşınmış olması karşısında, davacı tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınarak taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının kabulü olanaklı görülmediği, aile konutu şerhi konulması davası yönünden ise; davacının 10.11.2021 tarihli celsedeki konuyla ilgili beyanı dikkate alındığında, Mahkemece aile konutu şerhi talebi yönünden verilen kararda da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı eş Muzaffer'in istinaf başvurusu yönünden ise davalı istinaf başvuru dilekçesini yasal istinaf süresinden sonra verdiğinden istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın aile konutu olup olmadığı, davacının bu yöndeki iddiasını kanıtlayıp kanıtlamadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.