"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1303 E., 2023/270 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erdek Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2016/373 E., 2020/38 K.
Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak ve yoksulluk nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı kadın vekilinin yoksulluk nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin incelemesinde;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 197 nci maddesi gereğince açılan, bağımsız tedbir nafakası davasında reddine karar verilen nafakanın bir yıllık miktarı 48.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı kadın vekilinin yoksulluk nafaka yönünden temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı kadın vekilinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebine yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen ve davalı adına tespit edilecek mallar yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile şimdilik 100.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini ve dava sonuçlanıncaya kadar 4.000,00 TL yoksulluk nafakasının kabulünü talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; mal ayrılığı sözleşmesinin geçerli olmadığını belirterek; sözleşmenin geçersizliğine karar verilerek mal rejiminin tasfiyesiyle müvekkilinin alacağının hesaplanarak ödenmesini ve yoksulluk nafakasının kabulünü talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; taraflar arasında mal ayrılığı sözleşmesi imzalandığını, nafaka talebinin de haksız olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların 09.06.2011 tarihinde Hamm Eyalet Yüksek Mahkemesi Bölgesinde kayıtlı Gesher'de Noter Wilhelm Brefeld huzurunda imzalamış oldukları evlilik sözleşmesi ile (dosya kapsamında apostil şerhli örneği de mevcut) mal ayrılığı evlilik rejimini seçmeyi kararlaştırıp her türlü edinilen malların müşterek olmasından feragat ettiklerini belirttikleri, noter tarafından kendilerine bununla ilgili hukuki açıklamaların anlatıldığı ve kendileri tarafından da onaylandığı; tercümesi yaptırılan Alman Hukukundaki mal rejimi düzenlemelerine bakıldığında, tarafların evlilik sözleşmesi yapma özgürlüğünün bulunduğu ve bunun noter tarafından tutanağa alınmasının zorunlu olduğu, mal ayrılığı rejiminin Alman Hukukunda mümkün olduğu ve taraflarca tercih edilebileceği belirtildiği, taraflar arasında yapılan işbu sözleşme gereğince tarafların Alman Hukukuna göre mal ayrılığı rejimini seçtikleri, apostil şerhli örneği ile de dosyaya sunulduğu, 4721 sayılı Kanun'un mal rejimi hükümlerinden de anlaşılacağı üzere Türk Hukukunda da mal ayrılığı rejiminin mevcut olduğu ve iş bu sözleşmenin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı; ayrıca, taraflarının boşanmalarına ilişkin yabancı boşanma ilamının tanınması ve tenfizine karar verildiği, tarafların boşanma ilamlarının ve imzalamış oldukları evlilik sözleşmesinin Türk Hukukunda geçerli olduğu bu nedenle davacının evlilik sözleşmesi gereği mal rejiminden kaynaklı bir alacağının bulunmadığı; davacının dava dilekçesinde ayrıca yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu dosya kapsamındaki mevcut sosyal durumundan aylık maaş gelirinin ve UYAP sorgusundan da adına kayıtlı taşınmazların bulunduğu anlaşıldığından yoksulluk nafakasının niteliği gereği davacının işbu nafakayı almayı hak etmediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; adli müzeharet taleplerine, eksik inceleme ve araştırma yapılarak hukuka aykırı olarak karar verildiğini, önce kabul edilen talebin sonradan ara karar ile reddedilmesinin daha sonraki ara kararda tekrar kabul edilip en son olarak tekrar reddedilmesinin Mahkeme kararının güvenilirliğini sarstığını, müvekkilimin hak arama özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, ihtiyati tedbir taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde reddedildiğini, yurtdışında imzalanan sözleşmenin geçerli olmadığını, geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde dahi 01.01.2002 tarihinden sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, sözleşmenin Türkiye'deki mallar için uygulanamayacağını, yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının adli yardım talebinin reddinin istinaf kanun yoluna tabi olmadığından incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; tarafların çifte vatandaş olduğunu, taraflar arasında Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, sözleşmenin geçerli olmadığını, geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde dahi 01.01.2002 tarihinden sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, sözleşmenin Türkiye'deki mallar için uygulanamayacağını, yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yurtdışında imzalanan mal ayrığı sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, mal rejiminin tasfiyesinde uygulanması gereken hukuk noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 203 üncü maddesi, 204 üncü maddesi, 205 inci maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 12 nci maddesi, 26 ncı maddesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 15 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, tarafların 10.06.2011 tarihinde imzaladıkları sözleşmeyle tarafların Alman Hukukunun uygulanmasına seçtiklerinin ve işbu sözleşmeyle tarafların mal ayrılığı sözleşmesini seçtikten sonra önceki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı haklarından açıkça feragat ettikleri anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı kadın vekilinin yoksulluk nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. Davacı kadın vekilinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.