"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/506 E., 2023/550 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1997 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, cimri olduğunu, kadına ait yüzüğün erkek tarafından habersizce alındığı ve bozdurulduğunu, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, kadına ait aracın anahtarının, kadına bilgi verilmeden erkek tarafından alındığı, hakaret ettiğini, aşağıladığını, birlik görevini ihmal ettiğini, kadının ailesi ile görüşmesini istemediğini, ortak çocuklara ekonomik şiddet uyguladığını, cevap dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak konutun kadına tahsisine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 3.500,00 TL tedbir nafakası, 3.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 6.500,00 TL tedbir nafakası, 6.500,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 300.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminat, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilecek nafakaların TEFE ve TÜFE oranlarında her yıl arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmak istemediğini, tarafların 2013 yılında boşandığını, 2014 yılında tekrardan evlendiklerini, kadının, ortak çocuklarla arasında mesafe koyduğunu, sürekli küstüğünü, yatağını ayırdığını, erkeğin ailesi ile görüşmek istemediğini, müsrif olduğunu, kadının, erkekten habersiz ameliyat olduğunu, gece geç vakitte ortak konuta geldiğini iddia ederek davanın fer'îleri ile birlikte reddini, aksi kanaatte olunması durumunda ise ortak konutun erkeğe tahsisini, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2013 yılında boşandıkları ve kadının bu boşanmadan kaynaklı tüm yasal haklarını aldığı, o zaman kendisine bir araba aldığı, evin de yarısını mülkiyetine aldığı, sonrasında tekrardan evlendikleri, tarafların yataklarını ayırmalarındaki kusurun kadından kaynaklı olduğu, her ne kadar kadın tarafından dava dilekçesinde, kendisine ait olan aracın anahtarının erkek tarafından habersizce alındığı iddia edilmişse de erkeğin, yedek anahtarı kendinde bulundurması, ev içerisinde bu anahtarın bulunması, erkeğin aynı zamanda bu araç üzerinde kadının da rızası bağlamında zilyedi olduğu, kadının rızası olmasa dahi erkek mülkiyeti kadına ait olan bu aracın zaten zilyedi olduğu, aynı hukuki yorumun evdeki açıkta bulunan yüzük içinde geçerli olduğu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141 inci maddesinin "...zilyedin rızası olmadan..." şeklinde hırsızlığı tanımladığı, kadının, malın hem maliki hem de zilyedi olduğu, erkeğin ise malın maliki olmadığı ancak zilyedi olduğu ve kişinin kendi zilyetliği altında olan malın hırsızı olamayacağı, benzer hükmün 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 981 inci maddesinde de düzenlendiği, erkeğin cimri olduğu ve evine gıda maddeleri almadığı yönündeki iddiaların da kendi içerisinde çelişkili olduğu, tanık olarak dinlenen tarafların ortak çocuklarının özel üniversitede okuduğu, ve alınan beyanında; okul masrafının babası tarafından karşılandığını belirttiği, iki öğrenciyi üniversitede özel okutabilen erkeğin evine ve evinin mutfağın gıda maddesi almaması, evine bakmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dava dilekçesinde dayanılan vakaların ispatlanamadığı gerekçesiyle boşanma ve fer'îlerine yönelik istemin reddine, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu'nun (6284 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünün uygulandığı, bu Kanunu'nun uygulanmasında talebin yeterli olmadığı, tüm fıkraların uygulanması için talep edenin gerekçe sunması gerektiği, kadının, dava dilekçesinde, erkeğin evden uzaklaştırılmasını gerektirir tehdit, şiddet ve kendi can güvenliğine yönelik bir iddia ve beyanda bulunmadığı, mahkemelerin en azından talep edenin iddiasını aradıkları, böyle bir iddianın da bulunmadığı anlaşıldığından 6284 sayılı Kanunu'nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi dışındaki hükümlerin uygulanmadığı, ortak konutun kadın yararına tahsisi isteminin incelenmesinde ise bu talebin ayrı bir dava konusu olduğu, ayrı bir dava açılıp talepte bulunabileceği gibi ayrı bir harç yatırılarak da talep edilebileceği, kadın tarafından harcın yatırılmadığı belirtilerek bu yöndeki talebinin de reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmenin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, erkek aleyhine 6284 sayılı Kanun uyarınca tedbir kararı uygulanması yönünde talepte bulunulduğu ancak bu talebin reddedildiği, ret kararının hatalı olduğu, yine ortak konutun kadın yararına tahsis edilmesi yönündeki talebin de reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakası talep edildiği halde bu konuda karar verilmemesinin de isabetli olmadığı belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince ortak çocuğun geçici velâyeti ve tedbir nafakasına ilişkin kurulan 07.10.2022 tarihli ara kararın hukuka aykırı olduğu, ara kararların hükümden çıkartılması gerektiği belirtilerek; velâyet ve tedbir nafakasına yönelik ara kararlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından kusura ilişkin yapılan değerlendirmenin hatalı olduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; kadının, tarafların yeniden evlenmelerinden sonra eşinin kök ailesi ile görüşmediği, erkeğin ise evlilik birliği içinde gerek eşinin gerekse çocuklarının yaptığı harcamalara söylendiği, çocuklarına kısıtlı harçlık verdiği, gelirine ve sosyal yaşantısına uygun seviyede eşinin ve çocuklarının giderlerini karşılamadığı, kendi aracını sattığı, kadının aracını kullandığı, kadının kendi aracını kullanmasını kısıtladığı, kadının gitmek istediği yere kendisinin bıraktığı ve gittiği yerleri kontrol ettiği, kadına hakaret ettiği, ikince kez evlenirken kadına aldığı beş taşlı pırlanta yüzüğü kadının bilgisi dışında sattığı, bu yüzüğü kadının aradığında kendisinin aldığını söylemediği, en son tartışma sırasında yüzüğü aldığını ve sattığını söylemesi üzerine kadının boşanma kararı aldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, ortak çocuklara ve eşine ekonomik ve psikolojik şiddet uygulayan, eşine hakaret eden, eşinin yüzüğünü gizlice alıp satması nedeniyle güven sarsıcısı davranışta bulunan erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve esas hakkında tekrardan hüküm kurulmasına, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu, ortak çocuğun beyanı dikkate alındığından velâyetin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren 3.500,00 TL tedbir nafakası, 3.500,00 TL iştirak nafakası, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına dava tarihinden itibaren 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL yoksulluk nafakası, belirlenen nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranında arttırılmasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminat, her ne kadar erkek tarafından kadın ve ortak çocuk yararına 07.10.2022 tarihli celse beş ve altı numaralı ara kararlarla hükmedilen tedbir nafakaları yönünden istinaf itirazında bulunulmuşsa da dosya kapsamından kadının, gelirinin bulunmadığı, erkekle aralarındaki çekişmenin boyutu gözetildiğinde, kadın ve ortak çocuk ...ın giderlerini yeterince karşılamadığının anlaşıldığı, bu sebeple kadın ve kadın ile birlikte yaşayan ortak çocuk Kadir Kaan yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 169 uncu maddesi hükmü uyarınca karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakasına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yine her ne kadar erkek tarafından ortak çocuğun tedbiren velâyetinin anneye verilmesine ilişkin 07.10.2020 tarihli celse dört numaralı ara kararı yönünden istinaf talebinde bulunulmuşsa da gerek dosya kapsamında toplanan deliller, sosyal inceleme raporu gerekse tarafların arasındaki çekişmenin boyutu gözetildiğinde 4721 sayılı Kanunu'nun 169 uncu maddesi kapsamında ortak çocuk ...ın velâyetinin verilen karar kesinleşinceye kadar devam etmek üzere tedbiren davacı anneye verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu belirtilerek; kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olmadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği, dava dilekçesinde dayanılan vakaların ispatlanamadığı, tanıkların beyanlarının yalan olduğu ve hükme esas alınmaması gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu olduğu, eksik inceleme ile tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğu, erkeğin, ortak çocukla birlikte yaşadığı buna rağmen iştirak nafakasına hükmedilmesinin isabetli olmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu, aksi kanaatte olunması durumunda ise kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kusur durumu dikkate alındığından kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı kadın yararına tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile ortak çocuk yararına iştirak nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkeğin tüm, davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı erkeğin tüm, davalı kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.