"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1652 E., 2023/330 K.
KARAR : Başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/489 E., 2022/947 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, birleşen boşanma davasının esastan reddine, ziynet alacağı davasının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı-davalı kadının sair, davalı-davacı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin davacı kadına şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, sözlü, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, ikinci çocuğa hamile kalınca çocuğu aldırmaya zorladığını, süresi geçtiği için alınmayınca 2017 yılında davacı kadını baba evine gönderdiğini, o tarihten beri arayıp sormadığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, faizi ile 700,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, çocuklar için ayrı ayrı 400,00 TL tedbir, iştirak nafakasına, faizi ile 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değilse bedelinin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının annesinin evliliğe müdahale ettiğini, annesinin sürekli davalı kadını yanına getirtip para karşılığında geri gönderdiğini, en son yine evin eşyalarını alarak kadının ailesinin kadını ve çocukları Diyarbakır`a getirdiklerini, Diyarakır`da kadın adına bir ev alınması halinde eşyalarla davacı-davalı kadını vereceklerini söylediklerini, bundan sonra ayrılık sürecinin başladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 16.12.2020 tarih ve 2019/715 Esas 2020/1216 Karar sayılı kararı ile ispat edilemediği gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili boşanma ve ziynet alacağı davalarının kabulü gerektiği yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 14.04.2021 tarih ve 2021/259 Esas 2021/333 Karar sayılı kararı ile, davalı erkek tarafından açılan ve halen derdest olan Diyarbakır 2. Aile Mahkemesinin 2020/1512 Esas sayılı boşanma dava dosyasının birleştirilerek davaların birlikte görülmesi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davacının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının usulüne uygun şekilde yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların son olarak İzmir ilinde yaşadıkları, daha sonra tarafların tartışmaları sonrası davacı kadının Diyarbakır İlinde döndüğü, bu süreçte yaşanan hadiselerin davacı tanıkları tarafından görülmediği, tanıkların bilgisinin davacıdan duydukları ile sınırlı olduğu, ancak davacı tanığı ...'in iddianın karşı tarafı olan davalı erkek ile yaptığı telefon görüşmesinde davalı erkeğin çocukları olduğunu söyleyerek davacıdan olan çocuğu aldırmak istediğini beyan ettiği, davacı kadının dava dilekçesinde davalı erkeğin ortak çocuğu aldırmak için kendisine baskı kurduğu ve tehdit ettiği yönündeki iddialar, tanığın anlatımları ve tüm dosya kapsamın bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı erkeğin çocuğu aldırmak istediği yönündeki iddiaların ispat edildiği, davalı erkek tarafından başka çocuklarının olduğu söylenerek çocuğun aldırılmasının istenilmesinin boşanma konusu davranış olarak kabul edildiği, davalı erkeğe yüklenen diğer kusurların ise ispat edilemediği, evlilik birliğinin sarsılmasında kadına yüklenecek bir kusurun varlığının erkek tarafından kanıtlanamadığı gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, birleşen davanın esastan reddine, ortak çocukların yargılama süresince anne tarafından bakıldığı, alıştıkları ortamın değiştirilmesinin çocukların gelişimini olumsuz etkileyeceği hususları ile birlikte sosyal inceleme raporu da gözönünde bulundurularak ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının 03.08.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 100,00 TL arttırılarak toplamda ayrı ayrı hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, nafakanın karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadının birliğin sarsılmasında kusurunun bulunmadığı, yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasından kadının gelirinin bulunmadığı, erkeğin ise inşaatta çalıştığı ve halihazırda çalışmaya engel bir halinin bulunmadığı gerekçesi ile davacı-davalı kadın için hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının 03.08.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 150,00 TL arttırılarak toplamda hükmedilen aylık 550,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davalının ortak çocuğu aldırmak istemesi ve çocuğu istemediğini beyan etmesi neticesinde kadının kişisel değerlerinin zedelendiği gerekçesi ile kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, ispat edilemediği gerekçesi ile de davacı-davalı kadının ziynet alacağı isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davalı-davacı erkek vekili; kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı-davalı kadın vekili, tazminatlar ve nafaka miktarları ile ziynet eşyası talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan delillerden davalı-davacı erkeğin kadın hamileyken çocuk istemediğini söylediği, kadının gebe haliyle ailesinin yanına sığındığı ve bir araya gelmedikleri, gerçekleşen bu durum karşısında birliğin sarsılmasında davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı-davalı kadına atfı kabil kusurlu bir davranışın ispatlanmadığı, bu kusur belirlemesine göre kadının boşanma davasının kabulünün, erkeğin birleşen davasının reddinin usul ve yasaya uygun olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı-davalı kadının boşanmakla eşinin maddî desteğini yitireceği, mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar gördüğü, geçimsizliğe sebep olan olayların kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminata ilişkin şartlarının oluştuğu, ne var ki tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın az olduğu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğu, ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın lehine hükmedilen 550,00 TL yoksulluk nafakasının az olduğu, ayrıca dava dilekçesinde faiz talebi bulunduğu halde bu hususta olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu, velâyet hakkı anneye verilen ortak çocuklar için çocukların yaşı, bakım ve eğitim giderleri, ekonomik koşullar ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında taleple bağlı kalınarak 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakası takdiri ve miktarının isabetli olduğu, tarafların bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, ne var ki, davacı-davalının faiz talebi bulunduğu halde bu hususta olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleri ile davacı-davalı kadının "maddî, manevî tazminat, yoksulluk nafakasının miktarına ve faize" yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlerden kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına verilmesine, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasının, nafakanın muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına verilmesine, ortak çocuklar yararına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 400,00'er TL iştirak nafakasının, nafakanın muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına verilmesine davacı-davalı kadının sair, davalı-davacı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, tazminatlar ve nafaka miktarları, Bölge Adliye Mahkemesince manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesi, Bölge Adliye Mahkemesince ziynet eşyası talebine dair hüküm kurulmaması ve reddi nedeni ile vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ve erkeğin davasının reddi kararlarının doğru olup olmadığı, davac-davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminat ve nafaka miktarları, reddedilen tazminatlar yönünden davalı-davacı erkek yararına vekâlet ücreti hükmedilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.