"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/400 E., 2023/452 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/95 E., 2022/700 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının evlilik birlikteliğine zarar verecek davranışlarının olduğunu, bu davranışlarının 2013 yılında ... şirketi için pazarlama yöntemi ile çalışmaya başladıktan sonra daha da arttığını, ortak konuta gece 03.00 sularında geldiğini, kendisine haber dahi vermeden şehir dışında toplantıya katılmak için evden ayrıldığını, sürekli olarak telefon ve bilgisayarla uğraştığını, akrabalar ile iletişimini kestiğini, sadece büyük kızı ve damadının gelebildiğini onlar geldiğinde kadının bir süre sonra dışarı çıktığını ya da mutfağa çekildiğini, Sivas'ta bulunan mor cafe isimli yerde davalı-davacının sık sık görüldüğünü duyduğunu, kızı ...'nin annesini telefonda başka bir erkekle görüşürken yakaladığını, kızının uyarılarına karşı bana karışmazsınız dediğini, bu olaydan sonra davalı-davacının kızı ... ile kendisine karşı husumetinin arttığını ve kendi güvenlikleri için evden ayrıldıklarını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; erkeğin kendisini aldattığına dair evde delil bulduğu, erkeğe bu durumu söylediğinde erkeğin kendisini tehdit ederek ve kendisine iftira atarak kızını da alıp evi terk ettiği, evden ayrılmasından sonra evin giderlerini karşılamadığı, erkekten boşanmak istemediğini, üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, erkek ile arasındaki yaş farkından dolayı sürekli olarak psikolojik baskı, şiddet, hakaret ve kıskançlık gibi incitici davranışlara maruz kaldığını, erkeğin kıskançlığı sebebi ile komşuları, ailesi ile görüşemediğini, perdelerini dahi açmasına müsaade edilmediğini, erkeğin kendi ailesindeki erkeklerden dahi kıskandığını, hapis hayatı yaşadığını, evliliğinin 4. yılından beri ilişkilerinin bozulduğunu bu süreçten sonraki cinsel birlikteliklerinin istemeden zorla gerçekleştiğini, ikinci kızının bu dönemde olduğunu, erkeğin çocuğu istemediğini ancak kürtaj için para vermediğini çocuğun düşmesi için farklı yollar denemeyi teklif ettiğini, paraya düşkün olduğunu ...'deki işe de eşinin ekonomik şiddeti nedeniyle onun rızası ile başladığını, il dışındaki toplantılara eşinin bilgisi dahilinde gittiğini, küçük kızı ve erkeğin kendisine karşı plan kurarak sanki başka biriyle bir ilişkisi varmış gibi gösteremeye çalıştıklarını bunun sırf erkekten hak talebinde bulunmaması için yapıldığını, bu davranışları nedeniyle ailesine karşı küçük düştüğünü ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 80.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının evlilik birliği içerisinde yine evlilik birliğinden doğan yükümlülüklere aykırı davranarak, 2013 yılından beri erkek ile iki yabancı gibi oldukları, fiili olarak karı koca hayatının sonlandığı, ... isimli şirkette çalışmaya başladıktan sonra erkeğin rızası dışında kendi aldığı kararlarda hareket edip il içi ve il dışı gezilere katıldığı, yine müşterek konut ve erkek ile ilgilenmeyerek zamanının büyük bir bölümünü bireysel olarak cep telefonu ve bilgisayar ile geçirdiği, bu işlemlerin bir çoğunu iş için yaptığı kabul edilse bile, iş hayatı ile aile hayatı arasındaki dengeyi kuramadığı, son olarak Sivas Cumhuriyet Başsavcılığından alınan dosya örnekleri ile ses kaydı çözümüne ilişkin bilirkişi raporlarına göre, kadın ve tanık ... arasında sadakat yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde gönül ilişkisinin mevcut olduğu, erkeğin ise kadına karşı fiziksel, sosyal, duygusal ve ekonomik şiddet eylemlerinde defaten bulunduğu, bu durumun süreklilik arz ettiği ayrıca erkeğin psikolojik herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığı, böylelikle kusurlu eylemlerini kabul görebilecek veya nedensellik bağını kesebilecek şekilde psikolojik rahatsızlık döneminde yapmadığı, iradi ve bilinçli bir şekilde davrandığı, makul görülebilecek bir sınırın ötesinde kadına karşı aşırı kıskanç davranışlar sergileyerek yine duygusal ve sosyal şiddet eylemlerinde bulunduğu, kusur durumları birlikte ele alındığında, erkeğin birden fazla şiddet olgusuna vücut verecek eylemlerde bulunduğu tespit edilmiş ise de; kadının özellikle evlilik birliği devam ederken, dosya tanığı .... ile gönül ilişkisi içerisinde bulunması, böylelikle evlilik birliğinin en önemli yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması ve bu yükümlülüğü ihlal etmesinin makul ve mazur görülebilecek bir izahının olmaması, erkekten sadır olan şiddet içerikli eylemlerin karşılığı veya tepkisi olarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıldığı düşünülse bile bu durumun kabul görülebilir bir tepki olamayacağı, evlilik hayatında kadının daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadının daha ağır kusurlu olduğunun tespiti karşısında nafaka taleplerinin reddine ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, velâyet ve kişisel ilişki yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hiç bir kusuru olmadığını, sadakatsiz olan kadının tam kusurlu olduğunu, bu olay nedeniyle erkeğin tepkilerinin olağan ve kabul edilebilir bir davranış olduğunu, karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi ve kabul edilen birleşen boşanma davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ses kaydının hukuka aykırı delil olduğunu, erkeğin yıllardır devam eden kusurlarına katlandığını, geçimini güçlükle sağladığını, ..... nin sevgilisi olmayıp kadına platonik olarak bağlandığını ve kadını rahatsız ettiğini, erkeğin kusurlu davranışları sonucu evliliğin bu aşamaya geldiğini, tüm bunlara rağmen yine de boşanmak istemediğini, geçici bir süre erkekten ayrı kalarak, birbirlerine zaman tanıyarak evliliği kurtarmak istediğini, öncelikle taraflar arasında ayrılık kararı verilmesini talep ettiğini, boşanmaya karar verilecek ise erkeğin kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının reddine, kendi davasının ve taleplerinin kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi istemi ile yerel mahkeme kararını ayrılık kararı verilmemesi, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının kaldırılması, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, kabul edilen asıl boşanma davası, kendi boşanma davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve toplanan delillerden, kadının 16.12.2021 havale tarihli dilekçesinde eşini çok sevdiğini, boşanmak istemediğini belirtiği, yine kadın vekili 19.12.2021 tarihli dilekçesinde, kadının eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini, eşini hala ilk günkü kadar sevdiğini, evliliğini kurtarmak istediğini belirttiği, gerçekleşen bu duruma göre kadının erkeğe kusur olarak yüklenen önceki olayları affetmiş veya en azından hoşgörü ile karşılamış olduğunun kabulü gerektiği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan davranışlar kusur olarak yüklenemeyeceği, hal böyle iken İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre kadının tamamen kusurlu olduğu, bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi ve tam kusurlu kadının birleşen boşanma davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu gibi boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken tedbir nafakasının kaldırılmasına yönelik verilen kararın isabetsiz olduğu, kadının boşanmak istememesi ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli olmadığı, dosya kapsamından ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı, evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı, İlk Derece Mahkemesince ayrılık karar verilmemesinin yerinde olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası yönlerinden istinaf başvurusunun, kadının tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının birleşen davasının reddine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, erkek lehine reddedilen dava nedeniyle yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; yapılan değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını, kadın evlilik birliğinin devamını sağlamak amacıyla eşini çok sevdiğini, evliliğini kurtarmak istediğini, boşanmak istemediğini belirterek yerel mahkemeden öncelikle ayrılık kararı verilmesini talep ettiği, varsayımsal olarak ve yorum yapılarak kadının önceki olayları affettiği ve hoşgörü ile karşıladığının kabulünün mümkün olmadığı, kadının açmış olduğu boşanma davasından feragat etmediği, sadece tekrardan erkek ile bir araya gelme ihtimali olup olmadığını değerlendirmek için ayrılık kararı verilmesini talep ettiği, kaldı ki erkeğin kusurlu olmadığı kanaatine varılmasının da hukuka uygun olmadığı, tüm bunlara rağmen yine de boşanmak istemediğini, geçici bir süre erkekten ayrı kalarak, birbirlerine zaman tanıyarak evliliği kurtarmak istediğini, öncelikle taraflar arasında ayrılık kararı verilmesini talep ettiğini, boşanmaya karar verilecek ise erkeğin kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının reddine, kendi davasının ve taleplerinin kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi istemi ile mahkeme kararının ayrılık kararı verilmemesi, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının kaldırılması, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, kabul edilen asıl boşanma davası, kendi boşanma davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının ısrarla boşanmak istemiyorum beyanlarının erkeğin kusurlarını affettiği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve kadının reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 170 inci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.