"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/548 E., 2023/530 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/107 E., 2022/618 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesi ile; erkeğin ağır hakaretler ettiğini ve şiddet uyguladığını, müvekkilinin canını kurtarmak için ailesinin evine sığındığını, müvekkilinin hamile olduğunu anlamasıyla ve erkeğin düzeleceğini düşünmesiyle eve geri döndüğünü, ancak erkeğin müvekkilini dövmekten vazgeçmediğini, erkeğin müvekkiline karşı fiziksel ve duygusal şiddete devam ettiğini, müvekkilinin ailesine dahi hakaretler ettiğini, müvekkilinin ailesinin tarafların evlerindeki huzursuzlukların bitmesi için tarafların evine dahi gelmediklerini, erkeğin bu durumu fırsat bilerek şiddet uygulamaya devam ettiğini, erkeğin alkol aldığını, tarafların ikinci çocuğunun erkeğin alkollü iken olduğunu, erkeğin bu çocukları kimden olduğunu sorup müvekkilinin namus ve haysiyetine laf ettiğini, tarafların ilk evlendiklerinde erkeğin petrol ofisinde pompacı olarak çalıştığını, çalıştığı yerin kapanmasının ardından üniversitede çay ocağı işletmesi başladığını, işlerinin iyi gitmesinin ardından play station salonu açtığını, işlerini büyütmek için müvekkilinin altınlarını verdiğini, müvekkilinin yuvasını devam ettirmek için erkeğin hakaretlerini sineye çektiğini, erkeğin evlerindeki olan her şeyini annesine anlattığını, kayın validesinin de müvekkiline karşı kötü hakaretleri nedeniyle müvekkilinin erkeğin ailesinin yanına gitmek istemediğinde ''eşşek gibi gideceksin, mecbursun '' diyerek hakaretlerde bulunduğunu, tarafların evlerine her elektrik faturası geldiğinde " neden anneme az geliyor bize çok geliyor" diyerek hakaretlerde bulunduğunu, erkeğin ortak çocukların eğitim ihtiyaçlarını karşılamadığını, ortak çocukların ihtiyaçları olduğunda, müvekkilinin ailesinin karşılamasını söylediğini, tüm bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına ve kadın için aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; dava dilekçesindeki hususların tamamının asılsız olduğunu, kadının olur olmaz sebepler ile tartışma çıkararak asla memnun olmadığını, müvekkilinin ailesini hiç bir zaman benimsemediğini, kadın için varsa yoksa kendi ailesinin önemli olduğunu, kadının ailesinin, müvekkilini hiç bir zaman istemediğini, kadının sürekli ailesinin etkisinin altında kaldığını, bu nedenle evlerine hiç kimsenin gelmesini istemediğini, son olarak ortak çocuklardan Nisa Nur 'un covıd testi pozitif çıkması nedeniyle ortak çocuklar ile kadının aynı hanede kaldığını, erkeğin telefon faturasının yüksek olduğunda müvekkilinin sadece nedenini sorması ile kadının bağırarak karşılık verdiğini, müşterek haneden zengin koca buldum diyerek kadının ayrıldığını, kadının açıkça müvekkilini istemediğini beyan etmesi ile müvekkilinin bu evlilik için çaba harcamayı bıraktığını, kadının müvekkilinden ayrı yattığını, erkeğin müvekkiline evlilik süresince ilgi ve alakada bulunmadığını, kadının evlilik süresi boyunca bir eş olarak hem de bir anne olarak evlilik birliğinin kendisine yüklediği hiç bir yükümlülüğü yerine getirmediğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, erkek lehine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.000,00 TL manevî tazminatın karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;"... tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile dinlenen tanık anlatımları ve ortak çocuk beyanları tüm dosya kapsamı ile bir arada değerlendirildiğinde; taraflarca asıl davada ve karşı davada ileri sürülen vakaların eski tarihli olduğu ve davacı kadının en son davalı erkek tarafından ailesinin evinden geri alınarak davacı kadının müşterek konuta dönmüş olduğu değerlendirildiğinden tarafların karşılıklı olarak önceki olaylardan dolayı birbirlerini affetmiş olduğunun veya en azından kusurlu davranışları hoşgörüyle karşıladığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca, taraflarca karşılıklı olarak kusurlu hareketleri hoşgörü ile karşılamasından önceki olaylara boşanma nedeni olarak dayanılması ve yine aynı nedenle boşanma kararı verilmesi olanaklı değildir. Taraflar arasında en son müşterek hayatın yeniden kurulmasının ardından tarafların fatura meselesinden dolayı tartıştıkları ve sonrasından davacı kadının müşterek çocuklar ile birlikte müşterek konuttan ayrılmış olduğu ve fiilen tarafların yeniden bir araya gelmedikleri dosya kapsamından sabit olup, yaşanan en son olaya ilişkin olarak davacı kadının müşterek konuttan ayrılarak ortak hayata son vermesinde haklı neden olup olmadığı dosya kapsamından ispatlanamamıştır. Davalı erkek tarafından her ne kadar davacı kadının "zengin koca buldum" diyerek evi terk etmiş olduğu iddia edilmiş ise de söz konusu iddianın ispatı anlamında dinlenen davalı tanık beyanlarından net bir kanaate varılamamakla birlikte dinlenen davacı tanıklarının kadının müşterek hayata son verdikten sonra bilinçli olarak dedikodusunun çıkarıldığını ifadelerinde vurgulamaları ve bu hususta dosyaya başkaca yansıyan bir delil olmadığından ispatlanamadığına kanaat getirilmiştir..." gerekçesiyle asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı reddine, tedbiren velâyet ve nafakaya ilişkin kurulan ara kararların hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; Yerel mahkemece karşı dava yönünden verilen kararın yerinde olduğunu, asıl davaları yönünden verilen kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların boşanma davası açıldığı tarihten itibaren ayrı yaşadıkları, bir araya gelme ihtimallerinin bulunmadığını, evlilikte erkeğin tam kusurlu olduğunu bu nedenle asıl davalarının tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek reddedilen davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; Yerel mahkemece asıl dava yönünden verilen hükmün yerinde olduğunu, karşı davalarının reddi yönünden kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların bir arada yaşamadıklarını, evliliklerinin kağıt üzerinde kaldığını, evlilikte kadının tam kusurlu olduğunu, bu nedenle karşı davalarının tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek reddedilen davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; gerekçede hata edildiği, her ne kadar Mahkemece kadının asıl davası ile erkeğin karşı davasının reddine karar verilmiş ise de kadının; eşini sevmediğini, çocuklarının hatırına kaldığını söyleyerek eşini istemediğini söylediği, yaşanan son kavgada internetten bir başkası ile görüştüğünü, kendisine zengin koca bulduğunu söyleyerek evi terk ettiği, eşi yemek istediğinde "angus gibi oldun, ne yemeği, daha yiyeli 3-4 saat oldu, saçın kalmadı" ve "zaten kilolusun, ayı gibi oldun" diyerek erkeğe hakaret edip, eşinin fiziksel özellikleri ile dalga geçtiği, yatağını ayırdığı bu sebeple ağır kusurlu olduğu, erkeğin ise; eşinin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediği, eşinin ailesine gitmediği, eşine "aptal, salak, geri zekalı" diyerek hakaret ettiği, telefon faturası yüksek geldi diyerek tartışma çıkarması nedeniyle az kusurlu olduğu, her iki tarafın da kusurlu hareketleri sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ilk alınan sosyal inceleme raporunda her ne kadar çocuklar annelerinin yanında kaldığı ve velayetyerinin annelerine verilmesini talep ettikleri bildirilerek ortak çocukların velayetlerinin annelerine verilmesi gerektiği bildirilmiş ise de, daha sonra çocukların annelerinin istememesi nedeniyle babaları ile yaşamaya başladığı, idrak çağında olan çocuk Nisanur'un 09.03.2022 tarihli duruşmada pedagog eşliğinde alınan beyanında annesinin kendilerini yurda vermek istediğini, babası ile birlikte kaldıklarını beyan ettiklerinden ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 5.000,00 TL manevî tazminata, Mahkemenin 07.04.2021 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kadın lehine aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, ortak çocuk ... için aylık 200,00 TL, ortak çocuk ... için aylık 250,00 TL tedbir nafakalarının 09.03.2022 tarihine kadar devamına, erkeğin ortak çocuklar lehine iştirak nafakası talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadının evlilikte ağır kusurlu olduğundan maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, tazminatlar ve reddedilen talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, erkek yararına hükmedilen tazminat, kadının reddedilen nafaka ve tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...'ye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.