Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4490 E. 2023/4265 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasının kabul şartlarının oluşup oluşmadığı, kadının cevap dilekçesinin süresinde verilip verilmediği ve kadın lehine tazminata hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı kadının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin HMK 371. maddede öngörülen bozma sebeplerinden hiçbirini oluşturmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/235 E., 2023/694 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sandıklı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2014/417 Esas, 2021/420 Karar

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının, davalı kadın vekilinin, davanın kabulüne yönelik istinaf itirazlarının esasının Bölge Adliye Mahkemesince incelenmediğinden bahisle davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazları incelenmeksizin usulden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının cinsel birleşmeye engel olan vajinismus hastalığı nedeni ile cinsel birlikteliğin yaşanmadığını, tedavisi için erkeğin elinden geleni yaptığını ancak kadının tedavi sonuçlarını uygulamayı reddettiğini, tarafların evlendikleri yıl olan 2004 yılından ayrıldıkları 2010 yılına kadar cinsel birliktelik yaşamadıklarını, zamanla kadının ağır itham ve hakaretlerde bulunduğunu, erkeğin 2010 yılında boşanma davası açtığını, daha sonra feragat ettiğini ve kararın 05.07.2011 tarihinde kesinleştiğini, kadının 2011 yılında tedbir nafakası davası açtığını ve lehine aylık 400,00TL tedbir nafakasının bağlandığını, tarafların uzun süredir ayrı olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, 75.000,00TL maddî ve 75.000,00TL manevî tazminata, tedbir nafakası davasında kadın yararına hükmedilen nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadına Fransa Başkonsolosluğu aracılığıyla dava dilekçesine ilişkin tebligat bildiriminin 29.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, kadın vekilinin duruşmada, kadının dava dilekçesinden 14.12.2014 tarihinde haberdar olduğunu belirttiği anlaşılmakla 17.02.2015 tarihinde süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinde özetle; erkeğin üç yıllık süreyi çabuk başlatabilmek için ilk açılan boşanma davasından feragat ettiğini, feragat ettikten sonra da arayıp sormadığını, bu nedenle kadın tarafından nafaka davası açıldığın belirterek davanın reddine, boşanma ile sonuçlanması halinde daha önce hükmedilen aylık 400,00TL tedbir nafakasının 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına, yoksulluk nafakası olarak devamına, 100.000,00TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, 05.03.2021 tarihli dilekçesi ile de bu dosyada da tedbir nafakasına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.06.2021 tarih 2014/417 Esas, 2021/420 Karar sayılı kararı ile davacının Sandıklı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde 2010/531 Esas, 2011/311 Karar sayılı dosyasında boşanma davası açtığı ve bu davanın reddedilmiş olduğu, kararın 05.07.2011 tarihinde kesinleştiği, dinlenen tanık anlatımlarına göre tarafların kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl boyunca bir araya gelmedikleri, bu nedenle davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının süresinde cevap vermemesi ve sonradan beyan edilen taleplere karşı tarafın açık muvafakatinin bulunmaması nedeni ile kadının yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, talep tarihi olan 05.03.2021 tarihinden itibaren tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kadın yararına 600,00 TL tedbir nafakasına, erkeğin önlem nafakası davasının kaldırılması talebinin reddine, kadının açtığı önlem nafakası davasındaki önlem nafakasının arttırılması talebinin kısmen kabulü ile Sandıklı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/310 Esas, 2012/447 Karar sayılı kararı ile hükmedilen aylık 400,00 TL önlem nafakasının tahsilde tekerrür olmamak şartı ile talebe ilişkin harcın yatırıldığı 04.03.2021 tarihinden başlamak üzere aylık 600,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 10.06.2021 tarihli kararına kararına karşı; davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davalı kadına usule uygun tebligat yapılmadığı ve davadan haricen haberdar olunduğu İlk Derece Mahkemesine bildirilmekle Mahkemece cevap ve delilleri sunmak üzere süre verildiği, verilen sürede cevap ve delillerin sunulduğu, Mahkemenin önce cevabın süresinde olmadığına ilişkin ara karar kurduğu ancak bu karardan döndüğü, cevap dilekçesinin süresinde olduğunun tespit edildiği, yaklaşık altı yıl geçtikten sonra cevap dilekçesinin süresinde olmadığına kanaat getirilerek tanıkların dinlenmesinden vazgeçildiği, dava dilekçesi tebligatının üzerindeki imzanın kadına ait olmadığı, karşı tarafın katılmadığı ön inceleme duruşmasında tazminat ve nafaka talebinde bulunulduğu, karşı tarafın buna itirazının bulunmadığı, ıslah dilekçesi hakkında karar verilmediği, yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın yerinde olmadığı, tedbir nafakasının miktarının az olduğu, erkeğin kusurlu olduğu gerekçesi ile usul hükümleri, davanın kabulü, kusur, tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası ve tazminatlar hakkında karar verilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2022 tarih ve 2021/2664 Esas, 2022/1081 Karar sayılı kararı ile kadının cevap dilekçesinin süresinde olmadığı, bu nedenle delillerinin toplanmamasının doğru olduğu, usulüne uygun tazminat ve nafaka talebi bulunmadığından buna ilişkin karar verilmesine yer olmadığına dair hükmün yerinde olduğu, ıslah dilekçesinin cevap dilekçesi olarak değerlendirilemeyeceği, erkeğin kusurunun ispatlanamadığı, Sandıklı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/531 esas 2011/311 karar sayılı boşanma dava dosyasında erkeğin davasından feragat ettiği ve tarafların kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıldan fazla süre ile tekrar bir araya gelmedikleri, bu halde erkeğin kadının var olan kusurlarını affettiği ve kadına kusur yüklenmeyeceği, kadının kusura yönelik istinaf taleplerinin reddi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadının önlem nafakasının arttırılmasına yönelik davasının bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın tarafından usul hükümleri, davanın kabulü, kusur, tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri hakkında karar verilmemesi yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 29.11.2022 tarihli ilamı ile; Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadının diğer istinaf sebepleri incelenmiş ise de davanın kabulüne yönelik istinaf sebebinin esasının incelenmediği belirtilerek hükmün bozulmasına, davalı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla, kadının cevap dilekçesinin süresinde olmadığı, bu nedenle delillerinin toplanmamasının doğru olduğu, usulüne uygun tazminat ve nafaka talebi bulunmadığından buna ilişkin karar verilmesine yer olmadığına dair hükmün yerinde olduğu, ıslah dilekçesinin cevap dilekçesi olarak değerlendirilemeyeceği, erkeğin kusurunun ispatlanamadığı, Sandıklı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/531 Esas, 2011/311 Karar sayılı boşanma dava dosyasında erkeğin davasından feragat ettiği ve tarafların kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıldan fazla süre ile tekrar bir araya gelmedikleri, bu halde erkeğin kadının var olan kusurlarını affettiği ve kadına kusur yüklenmeyeceği, kadının kusura ve davanın kabulüne yönelik istinaf taleplerinin reddi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadının önlem nafakasının arttırılmasına yönelik davası bu dosyadan tefrik edilmekle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, kadının tanıkların dinlenmemesine, ıslah dilekçesi hakkında karar verilmemesine, kusura, davanın kabulüne, tedbir nafakası miktarına, maddî manevî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı kadına tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, tebligat üzerindeki imzanın kadına ait olmadığını, davacı vekilinin katılmadığı ön inceleme duruşmasında tazminat ve nafaka talebinin Mahkemeye bildirildiğini, karşı tarafın bu taleplere itiraz etmediğini, delil sunma hakkı verilmediğini, sunulan ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerektiğini, tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, davanın reddi gerektiğini belirterek tebligatların usulsüz olması, cevap dilekçesinin süresinde kabul edilmemesi, ıslah dilekçesinin kabul edilmemesi, davanın kabulü, kusur, lehe tazminata hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın tarafından süresinde cevap dilekçesinin süresinde sunulup sunulmadığı, kadın lehine tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.