Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4522 E. 2024/2943 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebinin reddine ve nafakalara ÜFE oranında artırım uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı-davalı kadının, baroya kayıtlı avukat olması ve adına kayıtlı aktif ve pasif taşınmazlar bulunması nedeniyle boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve nafakalara ÜFE oranında artırım uygulanmamasının davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf konusu yapılmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince bu yönde hüküm kurulmasının 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesine aykırı olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve nafakalara uygulanan artış hükmü yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1564 E., 2023/329 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/268 E., 2022/645 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; 2010 yılından bu yana evliliğin sadece kağıt üzerinde kaldığını, erkeğin bireysel hayat sürerek evi otel gibi kullandığını, kadına maddî ve psikolojik baskı uyguladığını, kadının ablası ile görüşmesini istemediğini, evin faturası yüksek geldi diye sorun çıkardığını ancak kendisinin yurt dışına gidip ön saflarda maç izlediğini, kadına "kantır" diye hitap ettiğini, çocukların yetiştirilmesinde hiçbir katkısının olmadığını, kendi istekleri doğrultusunda ve başkaları için fazla fazla harcama yaparken kadın ve çocuklara ekonomik yönden baskı uyguladığını, maddî durumu çok iyi olmasına rağmen çocukların özel okula gönderilmediğini, çocuklarına "kolum olsanız sizi keser atarım" dediğini, kadına hakaretler ettiğini, çocukların kıyafetlerine para ödemek istemezken kendisinin lüks marka giysi ve parfüm kullandığını, televizyon programlarına katılarak konuşmalar yaptığını, 2015 yılı Mayıs ayında hakimlik sınavını kazanamaması nedeniyle kadını darp ettiğini, dava açıldığını, erkeğin silah alacağı ve açılan davadan ötürü kendisine silah verilmeyeceğini beyan etmesi üzerine şikayetinden vazgeçtiğini, evlilik süresince iki kez fiziksel şiddet uyguladığını, diğer fiziksel şiddetin ise şirketin avukatlığını yaptığı süreçte kadının avukatlı yapmasına haiz olmadığını belirterek büroyu boşaltmasını istemesi nedeniyle gerçekleştiğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaları enflasyon oranında artırım uygulanmasına, 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının bedelinin ödenmesine, aile konutu şerhi konulmasına ve mal rejimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; asıl davada dava dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının erkeğe hakaret ettiğini, ortak çocuklar üzerine yoğun baskı kurarak erkeği çocuklara sürekli kötülediğini, çocukları kullanarak erkeğin telefonunun karıştırdığını, erkeğin ailesine soğuk davrandığını, misafirliğe geldiklerinde onlarla ilgilenmediğini, onların gelmesini her zaman sorun ettiğini, bazı dönemlerde erkeğin cebinden habersiz para alarak lüks bir yaşam sürdüğünü, kredi kartlarını fütursuzca harcaması nedeniyle kadının bankalardan ihtarname aldığını, kadının avukatlık mesleğini icra edebilmesi için erkeğin kardeşine ait büronun kadına tahsis edildiğini ancak erkeğin ailesinin işini düzenli bir şekilde yapamadığı gibi erkeğin yönlendirdiği işleri de sonuçlandıramadığını, bu nedenle erkeğin iş veren birçok kişinin şikayetlerine maruz kaldığını, erkeğin babasına it işleri yaparken icra dosyalarında habersiz tahsilat yaptığını, bu nedenle taraflar arasında çıman tartışmada kadının hakaret ettiğini, başkalarına vurdurmakla tehdit ettiğini, erkeği evde görmek istemediğini belirttiğini, bunun üzerine erkeğin veden ayrılmak durumunda kaldığını, kadının hakimlik sınavını kazanamamasının sorumlusu olarak erkeği gördüğünü, tartışma sonucu erkeğin gömleğini parçaladığını, cep telefonunu fırlatarak parçaladığını, açılan ceza davasında ise duyduğu pişmanlık nedeniyle şikayetinden vazgeçtiğini belirterek davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle:boşanma davasının açılmasıyla kadının erkeği eve almadığını, kadının ablasının evliliğin ilk yıllarında evliliğe müdahale ettiğini, kadının gösterişli bir hayatı benimsediğini ve marka düşkünü olduğunu, avukat olarak kazandığı tüm parayı kendisi için harcadığını, bazı dönemlerde erkeğin cebinden habersiz olarak para ve kredi kartı aldığını, evde misafir istemediğini, son 7-8 yıldır erkeğin ailesini de evde istemediğini, erkeğe kahvaltı hazırlamadığını, avukatlık mesleğini yaparken erkeğin yönlendirdiği kişilerin telefonlarına cevap vermemesi nedeniyle erkeğin zor durumda kaldığını, erkeğin ailesinin şirketinin icra dosyasından habersiz tahsilat yaptığını, yaşanan tartışma nedeniyle erkeği tehdit edip beddua ettiğini, hakaretler ettiğini, ortak çocuklar üzerinde şiddet boyutunda baskı oluşturduğunu, davetlerde erkeğe eşlik etmediğini, erkeğin lise mezunu olmasını yadırgayarak her fırsatta yüzüne vurduğunu, hakimlik sınavını kazanamayınca erkeğe saldırdığını, gömleğini parçaladığını, 17.08.2017 tarihinde erkeğe gönderdiği mesajlarla hakaretler ettiğini, erkeğin ortak çocuklar ile görüşmesini engellediğini belirterek birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, 750.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2019 tarih, 2017/238 Esas, 2019/1026 Karar sayılı kararı ile asıl davada erkeğin kadına fiziksel şiddet uygulaması ve hakaret etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu, birleşen davada ise erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, kadının ise erkeğe hakaret ettiği, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, kadının ortak konuta aile konutu şerhi konulması ve mal rejiminin tasfiyesi talepleri hakkında harcı yatırılmak suretiyle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davada ise; birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, eşit kusur nedeniyle tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir..

Karara karşı davacı-davalı kadın vekili tarafından birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, asıl davada hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden; davalı-davacı erkek tarafından asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminat ve nafakalar, reddedilen manevî tazminat, velâyet, ziynet eşyası alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden istinaf edilmeşitir. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.03.2021 tarih Esas Karar sayılı kararı ile asıl ve birleşen davaların birlikte görülerek kusur oranının ve tazminatların her dava için ayrı ayrı belirlenmesinin hatalı olduğu, ziynet bedeline nasıl ulaşıldığının açık olmadığı, kabulüne karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerleri tek tek belirtilmediği, kadının yoksulluktan kurtulup kurtulmayacağı yönünde araştırma yapılmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin karşı şiddet uyguladığı, "şerefsiz, haysiyetsiz, namussuz, piç" diyerek hakaret ettiği, çocukları için "kolum olsanız keser atarım" dediği, buna karşın kadının da erkeğe karşı "namussuz, şerefsiz, kalitesiz" diyerek hakaret ettiği sabit görülmekle, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, annelerinin yanında kalmak isteyen idrak çağındaki çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve 1.750,00 TL iştirak nafakasına, kadın adına kayıtlı taşınmazlardan herhangi bir gelir elde etmediği anlaşılmakla çalışmayan kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 700,00 TL yoksulluk nafakasına, 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesi talebinin tefrikine, kadının ortak konuta aile konutu şerhi konulması ve mal rejiminin tasfiyesi talepleri hakkında harcı yatırılmak suretiyle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin ekonomik durumunun çok iyi olduğunu, yaşam standartlarının yüksek olduğunu, erkeğin ailesine ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, evliliğin son ermesinde erkeğin kusurlu olduğunu, kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarının az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, tazminat ve iştirak ile yoksulluk nafakalarının miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının adına kayıtlı taşınmazlar bulunması nedeniyle adli yardım talebinin reddi gerektiğini, tarafların 2015 yılında gerçekleşen olaydan sonra bir araya geldiğini, bunu rağmen bu olay nedeniyle erkeğe kusur yüklendiğini, bu olayda kadının da erkeğe fiziksel şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, ortak çocukların annenin yanında olması nedeniyle yanlı olarak beyanda bulunduklarını, alınan uzman raporunda da çocukların anneden etkilenmiş olabileceğinin belirtildiğini, kadının hafif kusurlu tespit edilmesinin hatalı olduğunu, kadının erkeğin babasına ait şirkette habersiz tahsilat yapması nedeniyle erkeğin ailesi ile karşı karşıya geldiğini ve bu durumun ispatlandığını, kadının erkeği telefonla arayarak tehdit ettiğini, ortak çocukların erkeğin ailesi ile görüşmelerini izin vermediğini, ceza dosyasında kadının erkeğin kendisini darp etmediğine dair beyanda bulunduğunu, buna rağmen erkeğe kusur yüklenerek kadın yararına tazminatlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadının maddî gelirinin erkekten fazla olduğunu, kadının aktif olarak avukatlık yaptığını, üzerine kayıtlı taşınmazlar bulunduğunu, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakalar ile kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar, reddedilen manevî tazminat ve velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin fiziksel şiddetinin 24.06.2015 tarihinde gerçekleştiği, kadının ceza dosyasında aile bütünlüğünün devam ettiğini bildirerek şikayetinden vazgeçtiği ve tarafların birlikte yaşamaya devam ettiği, bu nedenle erkeğe yüklenen fiziksel şiddet kusurunun af kapsamında kaldığı, bununla birlikte tarafların karşılıklı hakaret ettiği sabit olmakla birlikte dinlenen tanık beyanları uyarınca erkeğin eşini sürekli aşağıladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediğinin sabit olduğu, bu kusurların erkeğe yüklenmesi gerektiği, kusur gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerekiği, yine erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, kadının çalışmadığının ve adına kayıtlı taşınmazlardan gelir elde etmediğinin anlaşıldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna göre hükmedilen yoksulluk nafakası ile iştirak nafakalarının ve tazminatların miktarının az olduğu, kadının nafakalara ÜFE oranında artırım talebi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu gerekçesi ile tarafların kusura yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğunun tespitine, kadının yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarına ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı 2.500,00 TL iştirak nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak kadının süresinde sunmadığı cevap dilekçesi ile tazminat taleplerini artırdığını ve Bölge Adliye Mahkemesince de tazminatların artırılması ile talebin aşılmış olduğunu, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların artırılmasının haksız olduğunu, erkeğin ağır kusurlu olduğuna ilişkin tespitin hatalı olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurların açık olmadığı, kadının tam kusurlu olduğunu kadının istinaf dilekçesinde nafakaların ÜFE oranında artırımına ilişkin istinafı olmamasına rağmen artırım uygulanmasının hatalı olduğunu belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen manevî tazminat, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatlar, tazminatlar yönünden talebin aşılıp aşılmadığı, nafakalara ÜFE artırımı uygulanması, velâyetlerin anneye verilmesi kararı, erkeğin reddedilen tazminatları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci vd. maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin birinci fıkrasına göre boşanma yönünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşulu ile diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere davacı-davalı kadının baroya kayıtlı avukat olduğu ve adına kayıtlı aktif ve pasif taşınmazlar bulunduğu, bu nedenlerle boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Hükmedilen nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmaması, davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf konusu yapılmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak bu yönde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve nafakalara uygulanan artış hükmü yönlerinden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.