Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4524 E. 2024/1066 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin davacı erkeğin ölümüyle sona ermesi üzerine, mirasçılarının davaya kusur belirlemesi yönünden devam etmesi nedeniyle sağ kalan eşin, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede kusurlu olup olmadığı, maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve yasal düzenlemeler değerlendirilerek, davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3091 E., 2023/790 K.

DAVA TARİHİ : 24.04.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/216 E., 2021/512 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacının ölümü ile konusuz kalan boşanma davası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, boşanmayı gerektiren olaylarda davalının kusurlu olduğunun tespitine, maddî ve manevî tazminat istemi hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vasisi dava dilekçesinde özetle; tarafların ikisinin de ikinci evliliği olduğunu, vasisi bulunduğu babası Mustafa'nın 2018 yılının Şubat ayında akıl ve beden sağlığının tümden bozulduğunu, davalının eşine bakmak istemeyerek ortak konutu ve davacıyı 2018 yılı Haziran ayında bırakıp oğlunun yanına gittiğini ve dönmediğini, birlikte yaşam süresince de babasını kendi başına bırakıp başka evlerde kaldığını, amacının ne olduğu sorulduğunda da "Babanızdan boşanacağım, babanıza söyleyin beni boşasın, ben artık onu istemiyorum, mahkemeyi de hızlandırsın, eski kocamdan maaş alacağım" dediğini, davalının boşanma davası açtığını ve feragat ettiğini,yaşananların davacının akıl ve beden sağlını hızla bozmuş olup ara ara devam eden alzaımer ve parkinson hastalıkları sürekli hale gelerek tümden yatağa bağladığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin 2018 yılı Şubat ayında hasta olduğunda kadının hiçbir fikri dahi alınmadan "sen yaşlısın, babama evde bakamazsın, ben sizi götüreyim benim evimde bakayım" diyerek davacının oğlunun tarafları kendi evine götürdüğünü, davacının çocuklarının kadına huzur vermediklerini ve sığıntı gibi hissetmesini sağladıklarını, evine gittiğinde eşyalarının bir odaya toplanıp kiraya verildiğini öğrendiğini, kocasının ağır hasta olması, üvey evlatlarının kendisini istememesi ve sürekli kötü davranmaları nedeniyle ortada kaldığını, yaşadığı aile konutunda eşi ile birlikte yaşamasına izin verilmeyen ve evine dahi sokulmayan kadının mecburen oğluna ve yakınlarına sığındığını iddia ederek, açılan davanın reddine, aksi taktirde aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 80.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata, müşterek konutun kadının kullanımına tahsis edilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; ikinci evlilikleri olan tarafların murisin rahatsızlığı nedeniyle murisin oğlunun ikametine gittikleri, her ikisi de ileri yaşta olmasına rağmen davalının sağlık durumunun davacı eşine göre daha iyi olduğu, kendi ihtiyaçlarını ve ufak tefek işleri yapabilecek durumda olduğu, bu dönemde hasta olan davacı eşinin yanında durup yoldaşlık yapabilecek iken davalının bundan kaçındığı ve murise bakamayacağını söyleyerek kendi oğlunun konutuna gittiği ve muris aleyhine kendi iradesi ile Denizli 2.Aile Mahkemesinin 2018/574 Esas 2019/272 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açtığı, daha sonra açmış bulunduğu boşanma davasından, murisin yoğun bakımda bulunduğu dönemde feragat ettiği, kısa süre sonra da murisin 12.05.2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla, murisin vefat etmesi nedeniyle konusuz kalan boşanma davası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, yatalak olan eşinin yanından ayrılıp boşanma davası açan davalının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun'un) 181inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmayı gerektiren olaylarda kusurlu olduğunun tespitine, maddî ve manevî tazminatın boşanmanın ferisi olması ve boşanmanın konusuz kalması sebebiyle bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; bu davanın açılmasında taraflara yüklenebilecek hiçbir kusur olmadığını, davacının çocuklarının tarafları birbirinden ayırarak geçindirmediklerini, davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini beyan ederek,kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek,kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında evlilik davacı erkeğin ölümü ile sona ermiş olup mirasçıların davaya kusur belirlemesi yönünden devam etmeleri nedeniyle sağ kalan davalı kadın eşin ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı, maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.