"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1698 E., 2023/343 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/676 E., 2022/35 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkek tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 7. Aile Mahkemesinin 2013/945 Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından 11.07.2013 tarihinde açılan boşanma davasının reddedildiğini, kararın 23.04.2016 tarihinde kesinleştiğini, reddedilen davadan sonra tarafların bir araya gelmediklerini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca fiili ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacının 2011 yılında ... adlı kadın ile ilişki yaşamaya başladığını, davacının müvekkili ve çocukları üzerinde baskı kurarak gayrimeşru ilişkisini meşrulaştırmaya çalıştığını, davacının defalarca resmi nikahlı ve imam nikahlı olarak ikisiyle de yaşamayı teklif ettiğini,müvekkilinin davacının boşanma istemi üzerine bu ilişkiyi öğrendiğini, davacının Ankara 7. Aile Mahkemesinin 2013/945 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açtığını, davacı tam kusurlu olduğu için davanın reddedildiğini, kararın 23.04.2016 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin bu süreçte düşük yaptığını, HPV virüsü sebebi ile rahatsızlık geçirdiğini, halen tedavi gördüğünü, HPV virüsü erkeğin taşıyıcı olduğu ve cinsel ilişki ile bulaşan bir hastalık olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, davasının kabul edilmesi halinde 100.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000.000,00 TL maddî, 50.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiş, 07.01.2020 tarihli dilekçe ile de boşanma kararı verilmesi halinde soyadını kullanmaya devam etmesi yönünde izin verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla,davacı tarafından açılan Ankara 7. Aile Mahkemesi'nin 2013/945 Esas 2015/199 Karar sayılı ve 23.04.2016 tarihinde kesinleşen kararından sonra tarafların bir araya gelmediği, dava tarihi itibariyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan üç yıllık sürenin dolduğu, davalı tarafın bir araya geldik iddialarının kanıtlanmadığı, dosya içeriği, tanık beyanı, nüfus kaydı, önceki reddedilen boşanma ilamı içeriği ile davacının başka kadınla ve halen ilişkisinin sabit olduğu, ayrıca davacının bu kadından bir çocuğunun da olduğu, evlilik birliğinin sarsıldığı, bunda davacının tam kusurlu, davalının ise kusursuz olduğu belirtilerek davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca fiili ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına, davalı kadın yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 1.000,00 TL, karar tarihinden itibaren 6.000,00 TL tedbir nafakasına, aynı miktarın kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata,davalının erkeğin soyadını kullanmaya dayalı talebi hakkında usulüne uygun harcı ödenerek açılmış bir davası bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının, erkeği affettiğini, kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde;erkeğin sadaktsiz olduğunu, davacının birlikte olduğu ...adlı kadının baskısı ile boşanmak istediğini, çünkü bu birliktelikten olan çocuğun evlilik dışı göründüğünü, davacının aslında müvekkilini sevdiğini, davacının defalarca ...adlı kadın ile resmi nikahlı, müvekkili ile imam nikahlı olarak yaşamayı teklif ettiğini, takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının çok az olduğunu, müvekkilinin 1990 yılından itibaren... soyadı ile tanındığını, resmi kayıtlarda da bu soyadı ile işlem yaptığını, ortak çocuklar ile aynı olan soyadının değişmesi halinde müvekkili ve ortak çocukların mağduriyet yaşayacağını, müvekkilinin soyadını kullanmaya devam etmesi yönünde taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin... soyadı kullanmaya devam etmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddine, müvekkili yararına 50.000.000,00 TL maddî, 50.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin hükmedilen tutarların az olduğu gerekçesiyle kısmen kabulüne, davalı kadın yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 10.000,00 TL yoksulluk nafakasının davacı erkekten alınarak, davalı kadına verilmesine, davalı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 2.000.000,00 TL maddî tazminata,davalı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 2.000.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, davalı kadının sair, davacı erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde;kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının, erkeği affettiğini, kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde;erkeğin sadaktsiz olduğunu, davacının birlikte olduğu ...adlı kadının baskısı ile boşanmak istediğini, çünkü bu birliktelikten olan çocuğun evlilik dışı göründüğünü, davacının aslında müvekkilini sevdiğini, davacının defalarca ...adlı kadın ile resmi nikahlı, müvekkili ile imam nikahlı olarak yaşamayı teklif ettiğini, takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının çok az olduğunu, müvekkilinin 1990 yılından itibaren... soyadı ile tanındığını, resmi kayıtlarda da bu soyadı ile işlem yaptığını, ortak çocuklar ile aynı olan soyadının değişmesi halinde müvekkili ve ortak çocukların mağduriyet yaşayacağını, müvekkilinin soyadını kullanmaya devam etmesi yönünde taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin... soyadı kullanmaya devam etmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddine, müvekkili yararına 50.000.000,00 TL maddî, 50.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi,175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminatın miktarı yönünden davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...