"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/149 E., 2023/2646 K.
DAVA TARİHİ : 06.11.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4.Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/175E.-2022/610 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ara karar kadının ziynet alacağı yönünden davanın tefrikine karar verilmiştir. Kararın davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa gelen yönlerden kaldırılmasına,usulü eksikliklerin giderilmesi ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine, sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı dava yönünden verilen boşanma hükmü kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, asıl davacının maddî ve manevî taleplerine yönelik verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
Kararın davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine,Bölge Adliye Mahkemesince davacı- karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup, bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı davacı- karşı davalı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı- karşı davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa gelen yönlerden kaldırılmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi'nce verilen son karara karşı davalı- karşı davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesi'nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi'nin ilk kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı-karşı davacı erkeğin kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden, kadın yararına usulü kazanılmış hak teşkil ettiğinden Bölge Adliye Mahkemesi'nin esastan ret kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı- karşı davalı kadının lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı- karşı davalı erkeğin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının kendisini küçük düşürdüğünü, erkeğin ailesini reddettiğini ve saygı göstermediğini, erkeğe ve ailesine ağır hakaretlerde bulunduğunu, babasının erkeği tehditlerine sessiz kaldığını, erkeği küs olduğunda ev işlerini yapmadığını, tehdit ettiğini, ''keşke hiç evlenmeseydim'' dediğini, Elazığ'a ailesinin yanına gittiğini, bir daha da eve dönmeyeceğini kendisine bildirdiğini iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap- karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin beyanlarının gerçek dışı olduğunu, aksine erkeğin kadını aşağılandığını, hakaretlerde bulunduğunu, kadını evden kovduğunu, ailesinin kadına hakaretlerine sessiz kaldığını, kadını dinen boşamakla tehdit ettiğini, kadının ailesini istemediğini ve evlerine gitmediğini, ekonomik şiddet ve baskı uyguladığını, maaşını elinden aldığını, tehditte bulunduğunu, kadını kıskandığını, tek başına dışarı çıkmasını yasakladığını, eve misafir kabul etmediğini, psikolojik şiddet uyguladığını, her tartıştığında "def ol git, yapıştın kaldın" gibi ifadeler kullandığını iddia ederek; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl Üfe/Tüfe oranında arttırılmasına, 30.000.TL maddî ve 40.000.TL manevî tazminata, şimdilik yasal faizi ile 1.000,00 TL ziynet alacağının karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 16.10.2019 tarih ve 2018/1934 Esas, 2019/770 karar sayılı kararı ile; dinlenen tanık anlatımı, dosya kapsamı itibariyle tarafların birbirlerine karşı kullanmış oldukları tanık beyanlarına yansıyan sözler, tutum ve davranışların, evlilik birliğini temelden sarstığı, geçimsizlikte iki tarafın da kusurlu olduğu, geçimsizlikte eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile açılan asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların karşılıklı olarak maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine, ara karar ile kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve nafaka artış oranı yönünden hüküm kurulmaması, tedbir nafakası miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 14.02.2022 tarih ve 2020/164 Esas, 2022/179 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu belirtildiği halde, hangi tarafa hangi kusurun yüklendiği açıklanmadığı taraflara yüklenen vakıaların somut olarak belirtilmediği, gerekçenin yetersiz olduğu, davalı- karşı davacının yoksulluk nafakası ve nafakaya artış talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesinin de doğru görülmediği, bu haliyle delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi ve 355 inci maddesi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa gelen yönlerden kaldırılmasına, usulü eksikliklerin giderilmesi ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine, davalı- karşı davacının sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; asıl dava dilekçesi, karşı dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamının hep birlikte değerlendirilmesinde, taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu, davacının davalıya "bana yapıştın kaldın, şerefsiz köpek" diye laflar ettiği, davalının ise davacıyı kendisinin üniversite mezunu olması, kocasının lise mezunu olmasını bahane ederek onu küçümsediği bu haliyle her iki tarafın da birbirine duygusal şiddet uyguladığı; yine Elazığ'a geldiklerinde kadının, erkeğin ailesinin yanına gitmediği, bir uğrayıp dönüp kendi ailesinin yanında kalmayı tercih etmesinin duygusal şiddet oluşturmakta olup davacının, davalı kadının arkadaşları ile dışarı çıkmasına izin vermemesinin de sosyal şiddet olarak değerlendirildiği, mesaj kayıtları incelendiğinde her iki tarafın da birbirine ağır hakaretler ve küfürler ettiğinin sabit olduğu, geçimsizliğe ve huzursuzluğa sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, birinin kusurunun diğerine göre fazla olmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı dava yönünden verilen boşanma hükmü kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, asıl davacının maddî ve manevî taleplerine yönelik verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalı- karşı Davacı Kadının iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren toptan 40.000,00 TL yoksulluk nafakası takdir ve tayinine, bu nafakanın kararın kesinleşmesinden sonra bir defaya mahsus olmak üzere davacı- karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; ziynet eşyası için icra takibinde erkeğin bakiye 37.313,20 TL borcunun bulunduğunu, KHK kapsamında memuriyetten çıkartıldığını, Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonucunda 2 yıl 1 ay hapis cezası aldığını, cezanın kesinleşmesi halinde bir işte çalıyamayacağını, hali hazırda asgari ücretle özel bir şirkette vasıfsız işçi olarak çalışmakta olduğunu, hayatını idame ettirecek zorunlu ihtiyaçlarını ailesinin kendisine yardımı ile ancak karşılayabildiğini, tek seferde ödenecek toptan yoksulluk nafakası ve tedbir nafakasının kaldırılmasını talep ettiklerini, deliller incelemeden yargılamanın sonuçlandırıldığını, kadının lisans ve yüksek lisans mezunu olduğunu, kadının ağır kusurlu olduğunu, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmemesi, kabul edilen yoksulluk ve tedbir nafakası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davalı - karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş ve davacı- karşı davalı erkek tarafından kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş ise de, açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, eşit kusurlu olan eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, kadın tarafından daha sonrasında da talep edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu itibarla bu yönde İlk Derece Mahkemesince hüküm kurulmamasının sonuca etkili olmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı- karşı davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı - karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kabul edilen yoksulluk ve tedbir nafakası yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına toptan yoksulluk nafakası şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ve 176ncı maddesi.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı- karşı davacı erkek vekilinin tedbir nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davacı- karşı davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.