Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4543 E. 2024/1493 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, kadının zinasının ispatlanıp ispatlanmadığı, tarafların kusur oranları ve buna bağlı olarak maddi manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, dosya kapsamındaki deliller ve tanık beyanları ışığında kadının zina yaptığının ispatlanamadığı, ancak sadakatsiz davranışlarda bulunduğunun kabulüyle boşanmaya ve maddi-manevi tazminata hükmetmesi usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz incelemesinde karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/292 E., 2023/500 K.

DAVA TARİHİ : 10.05.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ödemiş Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/104 E., 2020/155 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina nedeni ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına maddî ve manevî tazminata, karşı boşanma davasının ve ziynet eşyalarına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince karşılıklı boşanma davaları yönünden, davacı-karşı davalı erkek ile davalı-karşı davacı kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine ve ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemesince verilen tefrik kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin, 5 inci alt bendi kapsamında olup bu maddede davaların ayrılmasına yönelik kararların kesin nitelikte olduğu açıkça belirtilmiştir. Davalı-davacı kadının tarafından temyiz isteminde bulunulan Bölge Adliye Mahkemesi kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin 5 inci alt bendine göre kesin nitelikte olduğundan, davacı- karşı davalı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik tefrik kararına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin, reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının ev işlerini ihmal ettiğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, erkeği sevmediğini söylediğini, evdeki eşyaları kırdığını, ortak çocuğa sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının adına üç telefon hattı aldığını, gizli telefon görüşmeleri yaptığını, yatağını ayırdığını, en on 25.04.2019 günü erkek evde yokken küçük çocuğunu da evde bırakarak gittiğini, yapılan araştırma sonucunda kadının H. K. adında bir şahıs ile kaçtığını ve zina fiilinde bulunduğunun tespit edildiğini, kadının giderken altınlarını beraberinde götürdüğünü iddia ederek, tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin kısıtlanmasına, erkek yararına hükmün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek olmadığını, erkeğin kadına hakaret ve aşağılamalarda bulunduğunu, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının çalışmasına anlayış göstermediğini, tehditte bulunduğunu, ortak çocuğa bağırıp beddua ettiğini, kadını takip etmesi için peşine birisini taktığını, silah zoru ile kadına cinsel şiddet uyguladığını, kadının ziynet eşyalarını satarak borsa oynadığı ve adına kayıtlı meskeni aldığını, ... güvenliğinin kalmadığını düşünmesi ile 25.04.2019 tarihinde evden ayrılarak Şönim'e başvurduğunu, koruyucu tedbirler alındığını, sonrasında sığınma evine yerleştirildiğini, o tarihten beri de sığınma evinde yaşadığını iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilerek çocuk için aylık 600,00 TL, kadın için aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, bu nafakaların aynı miktar üzerinden iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, düğünde müvekkiline takılan 5 adet altın bilezik, 4 adet sarı lira, 1 adet beşibiryerde, 1 adet bütün küpe ve 1 adet bütün yüzüğün aynen iadesine, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içerisinde bulunan tanık beyanları ve telefon arama ve mesaj kayıtlarıyla da sabit olduğu üzere davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, evi terk ederek başka biriyle kaçtığı, beraber yaşanılan süreçte davacıyı sevmediğini, başkasını sevdiğini çevresindekilere de anlattığı, başkalarının yanında davacıya hakaret ettiği, başka biriyle olan ilişkisi nedeniyle eviyle ve çocuğuyla ilgilenmemeye başladığı sabit olduğundan, davalının zina eylemi nedeniyle sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun'un) 161 inci maddesi gereğince boşanmalarına yönelik davacının talebinin kabulü ile tarafların boşanmalarına, ayrıca davalının davacıya hakaret etmesi, evi terk edip gitmesi ve başka biriyle olan ilişkisi nedeniyle eşine ve çocuğuna yönelik sorumluluklarını yerine getirmemiş olması gerekçesi ile davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanma talebinin de kabulüne, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında yatılı kişisel ilişki tesisine, erkek yararına karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata, davalı-karşı davacı iddialarını ispatlayamamış olduğundan açılan karşı boşanma davasının reddine, ayrıca her ne kadar davalı- karşı davacı ziynet eşyalarının iadesi talebinde de bulunmuşsa da davalı taraf bu ziynetlerin varlığına ilişkin dosyaya herhangi bir fotoğraf veya düğün cdsi sunmadığından, tanık dinletmediğinden ziynetlerin varlığını ve ziynetlerin rızası dışında kendisinden alınarak davalı tarafından borsa oynandığını, davalının borsadan kazandığı para ile taşınmaz satın alındığını ve kendi adına tescilinin yapıldığını iddia etmişse de bu iddialarını ispatlayamadığından davalı-karşı davacının bu talebinin de reddine karar verilmiştir.

.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu beyan ederek, kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, bu boşanma sürecinde çocuğu annesine karşı doldurup anne-çocuk arasındaki ilişkiye zarar vermeye de çalışmakta olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları, velâyet, vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki dosyada, Mahkemece tanık beyanları, telefon arama ve mesaj kayıtlarıyla kadının evi terk ederek başka biri ile kaçtığı gerekçesiyle zina fiilinin oluştuğu kabul edilmiş ise de; dosya arasında telefon arama ve mesaj kayıtlarına rastlanmadığı, davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadının 0535 ** ** nolu telefon hattını kullandığını bildirmiş, daha sonra 3 farklı hat numarası daha bildirmiş ise de, bildirilen tüm hatların istenilen tarih aralığında kadın adına kayıtlı olmaması nedeniyle HTS kayıtlarının gönderilmediği, dosya içerisinde bulunan HTS kayıtlarının ise dosya ile ilgisi bulunmayıp, Mahkemenin 2019/1047 Esas sayılı dosyasında R. Y. adına kayıtlı bir hatta ilişkin olduğu, Mahkemece ön inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanunu'nun 140 ıncı maddesinin beşinci fıkrasına göre taraflara dilekçelerinde gösterdikleri delilleri sunmak üzere usulüne uygun süre verildiği, davacı-karşı davalı taraf davalı-karşı davacı kadının Emniyete müracaat ile bulunduğuna ilişkin hangi İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazılması gerektiğine yönelik herhangi bir bildirimde bulunmadığı, Mahkemece de Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmayarak mevcut delillerle karar verildiği, davacı-karşı davalı taraf anılan delilin toplanmadığına ilişkin yargılama aşamasında bir talepte bulunmadığı gibi, istinaf aşamasında bu yönde bir itirazda da bulunmadığı, dinlenen tanık beyanları davalı karşı davacı kadının H. isimli erkekle kaçtığı ve birlikte yaşadığı konusunda görgüye dayalı olmayıp, etraftan duyuma ilişkin beyanlarda bulundukları, davalı karşı davacı kadın erkeğin evden kaçtığını iddia ettiği gün Şönim'e müracaat ettiğini savunduğu, bunun üzerine Mahkemece Şönim'e müzekkere yazıldığı, müzekkere cevabında kadının kuruluştan barınma hizmeti aldığının bildirildiği, dolayısıyla davacı-karşı davalı erkek kadının başka bir erkek ile kaçtığını ve onunla cinsel ilişkiye girdiğini kesin veya güçlü karineyle kanıtlamış olmadığı, bu nedenle davalı-karşı davacı kadının tanık beyanlarında geçen davranışları zina değil, "sadakatsiz davranış" niteliğinde olup; bu durumda, zina hukuki sebebine dayanılarak açılmış boşanma davasının reddi gerekirken, kabulünün doğru olmadığı, erkek yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu, boşanma davası içinde istenen ve hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat, boşanmanın eki niteliğinde sayıldığından boşanma hükmünün kesinleşmesi ile ödenir hale geleceğinden faizin başlangıç tarihinin de bu tarih olması gerektiği, kaldı ki davacı-karşı davalı erkekte boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren faiz talebinde bulunduğu, Mahkemece bu yönler gözetilmeden, 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesine de aykırı olarak davacı-karşı davalı erkek yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminatlara boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilecek yerde yazılı şekilde karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı-karşı davalı erkeğin, lehine hükmedilen tazminat miktarları, davalı-karşı davacı kadının ise erkeğin asıl davasında zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne, aleyhine hükmedilen tazminatların faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve bu hususlarda yeniden karar verilmesine, erkeğin zinaya dayalı davasının reddine, erkek yararına kesinleşmeden itibaren işleyecek yasal faizi ile 12.500,00'er TL maddî ve manevî tazminata, istinafa konu diğer yönlere ilişkin tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine, davalı-karşı davacı kadının boşanmanın eki niteliğinde bulunmayan ziynet alacağına ilişkin talebinin bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, davalı-karşı davacı kadının bu talebe ilişkin istinaf incelemesinin yeni esas üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının evlilik birliğinin devamı sırasında H.K. İsimli bir erkek ile kaçarak zina fiilini işlediğinin tüm dosya kapsamında toplanan deliller ve tanık anlatımları ile de sabit olduğunu, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, ziynet eşyalarına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken tefrik kararı verilmesinin yerinde olmadığını belirterek reddedilen zina sebebine dayanan boşanma davası, maddî ve manevî tazminat miktarları, ziynet alacağı isteminin tefriki yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek asıl boşanma davasının kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları, velâyet yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının zinasının ispatlanıp ispatlanmadığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, karşılıklı davaların kabulünün yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin ve kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, davacı erkek tarafından açılan zina sebebine dayanan boşanma davasının kabulünün yasal şartlarının oluşup oluşmadığı, kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 161 inci maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci ve 329 uncu, 330 uncu, 335 inci, 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasının tefrikine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.