Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4548 E. 2024/3214 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/717 E., 2023/440 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/671 E., 2020/375 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet eşyası alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine, kadının ziynet eşyası alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, ziynet eşyası alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin düzenli çalışmadığını, kadının maaş ve kredi kartını kullandığını, kadının bu nedenle nöbetlere kalarak daha çok çalışmak zorunda kaldığını, kadının tek başına ev kredisi, faturalar ve giderleri ödediğini, erkeğin çalışmamasına rağmen sürekli lüks bir hayat yaşadığını, ev işlerinde kadına yardım etmediğini, kendi ailesini, arkadaşlarını ve akrabalarını sürekli eve getirdiğini, tarafların erkeğin ailesine ait evde oturması nedeniyle erkeğin sürekli "benim evimde oturuyorsun, kira vermiyorsun" dediğini, sürekli baskı yaptığını, kadının kendisini ezik hissetmesini sağladığını, sürekli kadında kusur bulduğunu, erkeğin tüm gün evde olmasına rağmen ortak çocuk ile hiç ilgilenmediğini, evde olmasına rağmen çocuğu okula geç saatlerde götürdüğünü, evlilik boyunca kadına hakaret ettiğini, aşağıladığını ve fiziksel şiddet uyguladığını, taraflar arasında 10.09.2018 tarihinde yaşanan son olayda da erkeğin kadına hakaretler edip şiddet uyguladığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının bedelinin faizi ile birlikte erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin evlilik süresi içinde sürekli olarak çalıştığını, 2010-2017 yılları arasında özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, kadının erkeğin mesleğini küçümsemesi nedeniyle işinden istifa etmek zorunda kaldığını, kadının erkeğin iş adamı olması yönünde sürekli baskı yaptığını, istifa ettikten sonra da hayvancılık ve ticaretle uğraştığını, kadının lükse düşkün olduğunu, erkeğe sürekli olarak hakaret ettiğini, başında tabak dahi kırdığını, fiziksel şiddet uyguladığını, taraflar arasındaki son olayda 10.09.2018 tarihinde kadının sudan bahanelerle tartışma çıkardığını ve hakaret ve tehditler ederek erkeğe bıçakla saldırdığını, buna ilişkin şikayette bulunulduğunu, kadının evlilik birliği içinde ev işleri ile ilgilenmediğini, erkeğin tek başına ilgilendiğini, kadının erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediğini, bu nedenle sürekli huzursuzluk çıkardığını, defalarca hiç bir sebep yokken sinirlenerek erkeği eve almadığını belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeği küçük görmeye başladığı, erkeği ve ailesini aşağıladığı, erkeğin ailesi ile görüşmek istemediği, ortak çocuğu da göstermediği, maddî beklentilerinin yüksek olduğu; erkeğin ise baba ve koca olarak sorumluluklarını yerine getirmediği, köken ailesi ile eşi arasında dengeyi kuramadığı, kadına sözlü ve fiziki şiddet uyguladığı, bu hali ile erkeğin kusurunun kadına göre daha ağır olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davaların kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, kadının düzenli geliri bulunduğundan yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının ispatlanamayan ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur oranının yanlış tespit edildiğini, kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, ziynet alacağı davasının ispatlandığını, hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarının az olduğunu, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sona ermesinde kadının asli kusurlu olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının iddialarını ispatlayamadığını, hükmedilen tazminatların kaldırılması gerektiğini, lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini, iştirak nafakasının miktarının yüksek olduğunu, tarafların ortak mülkiyetinde olan evin kadına tahsis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatlar, reddedilen tazminatlar, aleyhe hükmedilen yargılama gideri, velâyet, ortak mülkiyetteki evin kadına tahsis edilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince tarafların fiili ayrılığın başlama nedeni olan 10.09.2018 tarihli olaya ilişkin açılan İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1090 Esas, 2020/36 Karar sayılı dosyasının getirtilip incelenmediği, bu nedenle UYAP üzerinden dosya eklenerek yapılan inceleme sonucunda erkeğe basit yaralama, kadına bıçakla basit yaralama suçlarından adli para cezaları verilerek hükümlerin açıklanmasının geri bırakıldığının, hakaret suçunun karşılıklı olması sebebiyle ceza verilmediğinin ve kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, bununla birlikte İlk Derece Mahkemesince erkeğin işinden istifa ederek ayrılması, düzenli bir işte çalışmaması karşısında, kadının kendisinden çalışmasını, evin giderlerine katkı yapmasını istemesinin maddî beklentilerinin yüksek olduğu şeklinde değerlendirilmesi ve kadına bu sebeple kusur yüklenmesi doğru bulunmadığı, ayrıca dava tarihinden sonra yaşanan olay sebebiyle kadının "çocuğu göstermediği" gerekçesiyle kusur yüklenmesi de doğru görülmediği, bu hususların kadına yüklenen kusurlardan çıkartılarak ceza kararı ile sabit olan hakaret ve fiziksel şiddet eylemlerinin kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, buna göre boşanmaya sebep olan olaylarda; eşine fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden, düzenli çalışmayan, birlik görevlerini ihmal eden, ailesinin ortak konuta sık gelmesine izin veren erkek ağır, eşine hakaret eden ve fiziksel şiddet uygulayan, yaptığı işi beğenmeyen, eşini ve ailesini aşağılayan, eşin ailesinin ortak konuta gelmesini istemeyen kadının ise az kusurlu olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu gerekçesi ile tarafların kusura esas vakıalara, davacı-davalı kadının, yararına hükmedilen tazminatlara ve iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine, kadının ziynet alacağına ilişkin davasının tefrikine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazları tekrarlayarak kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatlar, reddedilen tazminatlar, velâyet, ortak mülkiyetteki evin kadına tahsis edilmesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ve ortak çocuk yararına nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin tazminat taleplerinin reddi kararının dosyaya uygun olup olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olup olmadığı, ortak mülkiyetteki konutun kadına tahsisinin ve velâyetin anneye verilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.