Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4574 E. 2024/1356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yeterince araştırılmadan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, yerel mahkemenin yoksulluk nafakasına ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/192 E., 2023/380 K.

DAVA TARİHİ : 09.01.2020-22.01.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/29 E., 2021/1391 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 15.02.2015 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden 18.10.2015 doğumlu bir ortak çocukları bulunduğunu, birlikteliğin davalı tarafın davacıya karşı uyguladığı fiziki ve psikolojik şiddet, hakaretler, katlanması mümkün olmayan uzlaşmaz tavırları ve alkole olan düşkünlüğü nedenleriyle davacı-davalının baba evine dönmesiyle sona erdiğini, davalının gece geç saatlerde sarhoş olarak eve geldiği bazen hiç gelmediği, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, doğuma yardıma gelen annesi ve davacıya kötü davrandığı bunun üzerine davacının Eskişehir'e gittiği, sonrasında barıştıkları, davacının tekrar şiddet, hakaret ve alkol davranışlarının artarak devam ettiğini, ortak çocuğun 2 yaş doğum gününde kombinin ayarı üzerine çıkan tartışmada davalının koluna vurduğu ve yatağa fırlattığı, gece sarhoş gelmelerinin devam ettiği, davalının boğazını sıktığı ve bayılttığı, davalının düzenli bir işinin olmadığı, Eskişehir' de babasının davacıya iş bulması üzerine Eskişehir 'e taşındıkları, alkol, şiddet ve hakaret eylemlerinin burada da devam ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesini, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda iştirak nafakasına dönüştürülmesine, lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine karar verilmesini, lehine 50.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini, ziynet alacaklarının kabulü ile dilekçede istedikleri ziynetlerin aynen iadesine aksi halde fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bedellerinin davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... birleşen davaya cevap dilekçesinde; Eskişehir 'e ailesinin yanına 4,5 ayda bir gittiğini, evliliklerindeki asıl sorunun erkeğin alkol alması, eve gece geç saatlerde sarhoş olarak gelmesi, fiziki ve psikolojik şiddet uygulaması, yükümlülüklerini yerine getirmemesi hususlarının olduğu, Kemalpaşa semtine erkeğin arkadaş çevresinin değişmesi için taşındıklarını, erkeğin iddia oynadığını, evde hapa benzer bir madde bulduğunu ve klozete attığını bu sebepten aralarında tartışma çıktığını, erkeğin uyuşturucudan dolayı adli sicil kaydının bulunduğunu, evde kova bulduğunu, telefon üzerinden iddia oynadığını, ev kirası ile iddia oynadığını alkol aldığını, ortak çocuğun şeker istediğini bunun üzerine erkeğin çocuğa bağırdığını savunarak birleşen davanın reddini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Dava dilekçesi davalı-davacıya 04.06.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı-davacı süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

2.Davalı- davacı vekili Eskişehir 4. Aile Mahkemesinin 2021/40 Esas 2021/52 Karar sayılı dosyasında; kadının İzmir'de yaşamak istemediği, ailesi ile birlikte olmak istediğini bu sebepten sık sık tartıştıklarını, aşırı kıskanç olduğu, 2 ayda bir çeşitli sebeplerle Eskişehir'e gittiği ve 1 ay kaldığı, erkeğin ailesine ait aile apartmanında oturan kadının oturduğu semti beğenmediği, ayrılık sonrası Kemalpaşa'dan ev kiraladığı, kadının erkeğe "gereksiz işsiz" dediği, Eskişehir'e taşındıktan sonra kadının her gece ailesinin evine gittiğini kendisinin işten çıkınca oraya gitmek zorunda kaldığını, dinlenemediğini ve sık sık yatıya kaldıklarını, hakaret ettiğini, maaşını küçümsediğini, evin temizliğini erkeğin annesinin yaptığını Kemalpaşa'ya taşındıklarında annesinin temizlikçi tuttuğunu, ablası ve annesinin yanında küçük düşürdüğünü, kadının lüks yaşantıya özendiğini, çevrede bu şekilde yaşayan kimseleri erkeğe örnek gösterdiği, aşırı kıskançlığı sebebi ile dışarıya, arkadaşlarının yanına, spora gidemediğini, tartışmalarda kendisini tırnakla yaraladığını, uyuşturucu kullandığı iddiasının gerçek olmadığını iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesini, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda iştirak nafakasına dönüştürülmesine, lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...'un düzenli ve sabit bir işi olmadığı, düzenli bir kazancı olmamasına rağmen eline geçen parayla evin ihtiyaçlarını karşılamak yerine sık sık alkol alıp sarhoş olduğu, davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit etmesi nedeniyle ağır kusurlu olduğu, davacı ...'in İzmir'de yaşamasına rağmen sürekli Eskişehir'e gidip uzun süre kalarak birlik görevinden kaçması, İzmir'de yaşadığı yeri kenar mahalle semti diye küçümsemesi ve kıskanç olması nedeniyle hafif kusurlu olduğu, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında tarafların dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediğinden tarafların boşanmalarına, alınan 14.12.2020 tarihli sosyal inceleme raporunda davalı babayla görüşülmemiş olup, ortak çocuğun fiili ayrılık sürecinden itibaren anneyle yaşadığı, yaşadığı düzende herhangi bir olumsuzluk bahsetmediği ve mevcut düzende yaşamaya devam etmek istediğinin belirtildiğinden velâyetin anneye verilmesine, sosyal inceleme raporunda 4721 sayılı Kanun'un 182 nci maddesi ve 327 inci maddesinin birinci fıkrası gereği velâyeti anneye verilen çocuk lehine uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedildiği, davalının asgari ücret seviyesinde geliri olduğu, davacının sabit ve düzenli bir geliri olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedildiği, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen davacı eşin hafif kusurlu olduğu, boşanma sonucu bu eş en azından diğerinin maddî desteğini yitireceğinden toplanan delillerden tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye karar devamına karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, 15.000,00 TL maddî tazminat ve 15.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, birleşen dosyanın maddî ve manevî tazminat taleplerin reddine, ziynet talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitinin hatalı olduğu, eksik inceleme yapıldığı, SGK kaydının araştırılmadığı, tanık beyanlarının dikkate alınmadığı, davalının 2 aydır çalıştığı beyanına rağmen lehine nafakaya hükmedildiği, tazminat miktarların fazla olduğu, velâyetin babaya verilmesi gerektiği ve ziynet alacağına ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürüp Mahkeme kararının kaldırılmasına asıl davanın reddine, birleşen davanın ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın isabetli olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, eksik inceleme yapıldığı, SGK kaydının araştırılmadığı, tanık beyanlarının dikkate alınmadığı, davalının iki aydır çalıştığı beyanına rağmen lehine nafakaya hükmedildiği, tazminat miktarların fazla olduğu, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini ileri sürüp, kadının davasının kabulü, tazminatlar, velâyet, nafakalar yönünden kararın bozulması istemiyle temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ve kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, velâyet, düzenlemesi ile kadın yararına nafaka ve tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkeğin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi gerekir. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmadığı, davalı-davacı erkek asgari ücret ile çalıştığını beyan etmiş, ... kadın ise duruşmada asgari ücret ile çalıştığını belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma sonucu yoksulluğa düşeceğinden yoksulluk nafakası takdir edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların düzenli bir gelirinin olup olmadığı ve gelirlerinin miktarı hususunda çelişki söz konusudur. O halde, yeniden usulünce tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının SGK kayıtları, vergi kayıtları, Ticaret Sicil Kayıtları da dikkate alınarak etraflıca araştırılarak, kadının ve erkeğin sürekli ve düzenli bir işte çalışıp çalışmadığının, çalıştığının tespit edilmesi halinde, kadının çalışması karşılığında elde ettiği gelirin düzenli ve sürekli olup olmadığının, kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunup bulunmadığının belirlenerek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi esastan ret kararının yoksulluk nafakası yönünden KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.