"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/209 E., 2023/366 K.
DAVA TARİHİ : 08.03.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/489 E., 2022/820 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve feri'îleri davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının uyuşturucu kullandığını ,iş yerinin sık sık kumar ve uyuşturucu sebebi ile polisler tarafından basıldığını, haftada 1 gün pavyona gittiğini sabaha karşı geldiğini, diğer zamanlarda uyuşturucu kullandığını, psikolojik rahatsızlığının bulunduğunu bu sebeple 2008 yılında ilaç kullandığını, hakaret ettiği, tehdit ettiği, yaraladığı ,anne babasının iş yerinin camlarını kırdığını, aile bireylerine hakaret ettiğini, hasta olduğu zaman ilgilenmediğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 162 nci ve 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilmesini, çocuklar için 250'şer TL iştirak nafakasına dönüştürülmek üzere tedbir nafakası verilmesini, lehine 500,00 TL tedbir nafakası verilmesini karar kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakasına dönüştürülmesini, 100.000,00 TL maddî tazminat ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalının bar ve pavyonlara gitmediğini, eve geç gittiği zamanlarda iş yerinin geç saatte kapandığını ya da temizlik yapılması için zaman harcandığını, çocuklarına düşkün bir baba olduğunu, en son olayda iş görüşmesinde giyeceği ütülü bir pantolonu olmaması nedeniyle serzenişte bulunduğunu, dolabın kapağını sert şekilde kapatılması ve kapağın hızla geri açılması sonucu kaşının yarıldığını, çıkan tartışmada davacının kendisini yaralayacağı şüphesi üzerine davacının bacağına hafif vücut darbesiyle ile davacıyı uzaklaştırdığını, ardından davacının evi terk ettiğini, davacıya ulaşamadığını, kayın validesine sarf ettiği sözler nedeniyle pişman olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının alkol alarak eşi ve çocuklarına şiddet uyguladığı, eşine her tartışmasında küfür ve hakaretler ettiği, davacının annesine "kocan ölünce seni nikahlı eşim yapacağım", "gelin kızınızı alın s. gitsin’’ tarzında hakaretler ve söylemlerde bulunduğu, davacıyı bıçakla kovaladığı davacının kız kardeşlerinin eşlerine sinkaflı küfürler ettiği, tartışma esnasında evin eşyalarına ve camlarına zarar verdiği, davacının babasına el kaldırarak şiddet uygulamaya çalıştığı, alkol tüketiminin fazla olduğu eve geç geldiğinde bağırıp çağırıp olaylar çıkardığı, davacıya sürekli şiddet uyguladığı, son olayda davalının davacıyı bıçakla kovaladığı ve darp ettiği bunun dosyada bulunan darp raporu ile sabit olduğu, davalının bu haksız ve tutarsız eylemleri sonucu davacının sığınma evine yerleştiği, davacı her ne kadar daha öncede dava açmış isede davasından feragat ettiği anlaşılmış ve ilk açılan davasında ki olay ve vakalar dışında yeni vakalara dayandığı anlaşılmış olup gerçekleşen duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu davacı kadına atfedilecek bir kusurun olmadığı, tarafların, kabul ve tespit edilen kusur durumuna göre, davacı kadının, boşanma ile mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik haklarının da saldırıya uğramış bulunması nazara alınarak, evlilik süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kusur oranları nazara alınarak davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, ortak çocukların üstün yararı, uzman raporu kapsamları, özellikle küçük Umutcan'ın annesinin yanında mutlu olduğunu, velâyetinin annesine verilmesine ilişkin görüş belirtmesi ve kardeşlerin ayrılmaması ilkesi de nazara alınarak velâyetlerinin anneye verilmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocukların ihtiyaçları gözetilerek ortak çocuklar için uygun miktarda tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının ev hanımı olup gelirinin bulunmaması nazara alınarak yararına, dava tarihinden geçerli olmak üzere usuli kazanılmış hak da gözetilerek aşağıda gösterilen miktarda tedbir nafakasına ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği sabit olmakla da yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin davacıya verilmesine, çocuklar lehine 250,00'şer TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesi halinde iştirak nafakası olarak devamına, davacı lehine 300,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi halinde 450,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı lehine 25.000,00 TL maddî tazminatın ve 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili davacı kadının 2014 yılında dava açtığını, bu davasından feragat ettiğini, tanık anlatımlarının feragat öncesi yaşanıldığı iddia edilen olaylara ilişkin olduğunu, davasının kabulünün hatalı olduğunu, davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, uzun bir süre ortak çocuk Umutcan ile birlikte yaşadığını, Umutcan'ın tüm giderlerinin tarafından karşılandığını, konu hakkındaki tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, Umutcan açısından taktir edilen nafakanın tespit edilecek süreler açısından kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, nafakaların miktarının fazla olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; İlk Derece Mahkemesi kararının tamamı yönünden kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı vekili istinaf dilekçesi ile tanıklarının dinlenmediğini belirterek istinaf itirazında bulunmuş ise de, davalı vekilinin 22.12.2022 tarihli celsede, tahkikat aşamasına bir diyeceklerinin bulunmadığını, toplanmasını istedikleri delilin ve dinlenmesini istedikleri tanığın bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, taraflar arasında erkekten kaynaklanan kusurlar sebebiyle ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davacı kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararının ve evlilik birliğinin sarsılmasında davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, ortak çocuk Umutcan'ın 2006 ve Yasin Talha'nın ise 2011 doğumlu olduğu, anneleriyle birlikte yaşadıkları, velâyetlerin anneye verilmesini istedikleri, ortak çocukların anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde delil de bulunmadığı, ortak çocukların üstün yararı gereğince velâyetlerinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, hükmedilen tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddî tazminat ve manevî tazminat şartlarının oluştuğu, miktarlarının da isabetli olduğu, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili; davacının kusurlu olduğu ,tanık beyanlarının 2014 yılı öncesine ilişkin olduğu, eşit kusur olması sebebi ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerektiği, ortak çocuk Umutcan ile birlikte yaşadığını, Umutcan'ın tüm giderlerinin tarafından karşılandığını, konu hakkındaki tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, Umutcan açısından taktir edilen nafakanın tespit edilecek süreler açısından kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, nafakaların miktarının fazla olduğunu ileri sürüp mahkeme kararının boşanma, nafaka, maddî tazminat ve manevî tazminat bakımından bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bulunan geçimsizlik bulunup bulunmadığı, bulunması halinde kusurun kimden kaynaklandığı, davanını kabulü, nafaka ve tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı oluşmuş ise miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,162 nci, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.