"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3018 E., 2023/753 K.
DAVA TARİHİ : 16.10.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Acıpayam 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/189 E., 2021/276 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve fer'îleri davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı karşı davacı kadın vekili ve davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının çalıştığında ve aile içinde en ufak anlaşmazlık yaşadığında baygınlık geçirdiğini, evde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, davalının bayılmasından korkan davacının ev işlerini yüklendiğini, hastalığı ile hastaneden bir sonuç alamadıklarını, davalının kendisinde büyü olduğunu o yüzden bayıldığını söylediğini, 14 yıllık evliliklerindeki baygınlıklarının aslında bir numaradan ibaret olduğu öğrendiğini, davalının Kadir isimli bir şahıs ile sık sık telefon görüşmeleri yaptığını önceleri bu durumu gizlediğini ancak sonrasında ikrar ettiğini, ortak çocuklarla konuştuğunda davalının çocukları akşam saatlerinde türlü bahanelerle evden uzaklaştırdığını, çocuklara şiddet uyguladığını, ortak çocuk Hüseyin'in Kadir isimli kişiyi evde çıplak bir vaziyette gördüğünü, davalının ve Kadir'in çocuğu gördüklerini davacıya söylememesi konusunda korkuttuklarını, evin davalının annesinin evine 500 metre mesafede olduğunu, davalının üfürükçüye gittiğini, davalının kardeşi Aysun'un Facebook hesabında yapmış olduğu paylaşımlarda davalının gezdiğinin anlaşılacağını, davalının tütün işi ile ilgilendiği iddiasının doğru olmadığını kendi tütünlerinin tarlada kaldığını, çocuklarla ilgilenmediğini, çocukların bitlendiğini, hafıza kaybı numaraları ile peşinden sürüklendiğini iddia ederek ve savunarak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 161 ve 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin verilmesini, çocuklar için ayrı ayrı 500,00'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, boşanmadan sonra iştirak nafakasına çevrilmesine lehine 50.000 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; evliliklerinin ilk gününden bu yana aralarında büyük anlaşmazlıkların olduğunu, üzerine düşen ev işlerini yaptığını, davacı-karşı davalının ailesinin tarlasında çalıştığını, evliliklerinin ilk yıllarında davacı karşı davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını, ayrı eve taşındıklarını, taşındıkları evin erkeğin ailesine yakın olması sebebi ile ailesinin ev ve tarla işlerini yapmaya devam ettiğini hor görüldüğünü, hem kendisine hem ortak çocuklara hakaret ve küfür edildiği, fiziksel şiddet uyguladığını, evden çıkmasına izin verilmediğini bayramlarda dahi sınırlı olarak evden çıkabildiğini, adet dönemlerinde zorla cinsel ilişkiye zorlandığını, tütün işinde çalıştığını, kazancının karşı tarafça alındığını, davacı erkeğin yeğeninin bedelli askerlik parasını ödediğini, eve pazar parası olarak 20,00 TL bıraktığını, çıkan tartışmada 2 tokat attığını ardından 2 yumruk attığını iddia ederek ve savunarak asıl davanın davanın reddini istemiş, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde belirtilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve çocuklarının velâyetinin tarafına verilmesini, ortak çocuklar için 750,00 'şer TL tedbir nafakasına hükmedilmesini kararın kesinleşmesi halinde nafakanın iştirak nafakası olarak devamını, lehine 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamını 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı- karşı davacı kadının evlilik içerisinde bir başka erkekle ilişkisi olduğu, dava dışı Kadir isimli şahısla olan telefon görüşme kayıtlarının süresi, zamanları ve sıklığının da bu durumu desteklediği, zina olayına ortak çocuğun da tanıklığının bulunduğu, dinlenen tanık ve ortak çocuk beyanlarından kadının çocukları evden uzaklaştırmak ve bu konuda rahat hareket etmek istediği, olayın bu şekilde ortak çocuklara da yansıdığı, birtakım evlilik birliğine dayanan ev içi temizliği, ortak çocukların bakımı gibi sorumluluklarını yerine getirmediğinin tanık beyanlarından anlaşıldığı, görülmekle başka bir erkek ile ilişkisinin var olduğu ve bir kısım birlik görevlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusurlu olduğu, zina ve geçimsizlik nedeniyle erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğine kanaat edildiği, erkeğin kadına hakaret ettiğinin, üzerinde psikolojik baskı oluşturduğunun tanık Aysun beyanı ile sabit olduğu, kadının kendi ailesiyle görüşmesine izin vermediği, nadiren izin verdiğinde de kısa sürelerle kadının kendi ailesi yanına gidebildiğinin, bu yönde de erkeğin baskısının olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin de kusurlu olduğu, geçimsizlik nedeniyle kadının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğine, dava taraflarından kadının zina ve evlilik birliğine dair yükümlülüklerinde eksiklik göstermesi ağır kusur; erkeğin ise kadına hakaret ve üzerinde psikolojik baskı kurması, ailesi ile görüştürmek istememesi hususları yönünden kadına nazaran hafif kusurlu olduğu, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesi ile tarafların boşanma davalarının erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına, kadının davasının 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı dava yönünden kadının ağır kusurlu olduğu, maddî ve manevî tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine, kadının ağır kusurlu olduğu, yoksulluk nafakası talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine, erkek yararına şartları oluşmakla 5.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuklar hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporu, çocukların kendi istekleri, halihazırda ve uzun süre yaşadıkları yerler, bu çevrenin değişmesini gerektirir bir durum bulunmadığı, mevcut yaşları, kardeşlerin birbirlerinden ayrılmasını gerektirir özel ve etkin bir durum bulunmadığı gözetilerek ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, annenin bu yöndeki talebi reddedilmiş, anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı vekili ve davalı- karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı vekili; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü ve manevî tazminat miktarı yönlerinden Mahkeme kararının kaldırılmasına ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı vekili; kusur belirlemesi, velâyet, erkek lehine belirlenen manevî tazminat, kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri ve kişisel ilişki yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı vekili zina iddiasının ispat edilemediği, ortak çocuk Hüseyin 'in davacı- karşı davalı ile birlikte yaşadığını, onun etkisinde kaldığını, tanığın beyanı alınırken davacı- karşı davalı erkeğin duruşma salonundan çıkarılmadığını, kusura ilişkin tespitin yersiz ve hukuka aykırı olduğu, istinaf sebeplerinin gerekçesiz reddedildiği, 4,5 yıl davacı karşı davalı erkeğin ailesi ile birlikte yaşadığı taşındıkları ayrı evinde erkeğin ailesine yakın olması sebebi ile ev işleri ve tarla işlerinin devam ettiği, tanık beyanlarının kusur belirlemesinde hükme esas alınmadığı, çocuklar için gereken özeni gösterdiği, İlk Derece Mahkemesinin fiziksel şiddet iddiasını değerlendirmediği, erkeğin çocuklara da şiddet uyguladığını, kişisel ilişki zamanlarının yetersiz olduğunu, tazminat şartlarının oluşmadığını, tazminat miktarının fazla olduğunu iddia ederek kusur belirlemesi, erkeğin davasının ve taleplerinin kabulü, karşı davada velâyet, nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin zina hukuki nedenine dayalı davasının ispat edilip edilmediği, kabulünün yerinde olup olmadığı, evlilik birliğinin sarsılması nedenli asıl ve karşı davanın kabulü ile davacı- karşı davalı lehine hükmedilen manevî tazminatın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet düzenlemesi, kadının reddedilen nafaka, maddî tazminat ve manevî tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı ve 161 inci maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.