Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4659 E. 2024/4300 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarlarının yeterliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırıların ağırlığı değerlendirilerek, hükmedilen maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarının düşük olduğu ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1413 E., 2023/317 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/199 E., 2020/88 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine,karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun esastan reddine, erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve kadın vekilinin temyize konu ettiği ziynet alacağı miktarı, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; kadın vekilinin ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı- davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 1997 yılında evlenen tarafların ortak iki çocuklarının olduğunu, 2010 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını, evlilik devam ederken baş gösteren şiddetli geçimsizliğin fiziki şiddete kadar gittiğini, kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, aşırı kıskançlık gösterdiğini, erkeği sürekli sorguladığını, aldatma iddialarının gerçek dışı olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; evliliğin ilk 6 yılında erkeğin ailesi ile aynı konutta yaşadıklarını, kadının bu sürede kendi evini ve aile düzenini kurmak için mücadele ettiğini, ikinci çocuğun doğumundan sonra erkeğin ailesine olan ilgisinin azalmaya, eve geç gelmeye veya hiç gelmemeye, telefonunu gizlemeye, gizli görüşmeler yapmaya başladığını, sonrasında sevgilisi olduğunun ortaya çıktığını, kadının eşine olan güvenini kaybettiğini, müvekkilinin 2009 yılında işe başlamasına karşı çıkan erkeğin şiddet uygulayarak evden kovduğunu, özür dilemesi sonucu barışarak bir araya geldiklerini, ancak erkeğin ilgisizliğinin devam ettiğini, maddî gücünün artması nedeniyle lüks yaşam sürmeye başladığını, vücudunda morluk ve çizikler çantasında cinsel amaçlı ilaçlar gördüğünü, lüks bir daireye taşındıktan sonra çocuğu aynı odada yatmaya zorladığını, bir süre sonra tartışma ve kavgaların yeniden yaşanmaya başlamasıyla yeniden fiziksel şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, yalan söylediğini, ... isimli bir kadınla aldattığının ortaya çıktığını, ... isimli kadınla birliktelik yaşayıp çocuk sahibi olduğunu, erkeğin bu eylemleri nedeniyle 2010 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını,erkeğin tam kusurlu olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, çocuklar yararına aylık 2.500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 100.000,00'er TL maddî-manevî tazminat ile ziynet alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, erkeğin farklı kadınlarla sadakatsizlik boyutunda ilişkisi olduğu, evlilik dışı çocuğunun bulunduğu, fiili ayrılığın erkeğin ... isimli kadınla ilişkisinin ortaya çıkmasından sonra gerçekleştiği, erkeğin yaşanan olaylarda tam kusurlu olduğu, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Dilara Didar'ın velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 1.600,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 60.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet taleplerinin kısmen kabulü ile toplam 69.204,00 TL ziynet bedelinin dava tarihinden geçerli faizi ile erkekten tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, evlilik birliği içinde alındığı bildirilen ziynetlerle ilgili tefrik kararı verildiğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; ziynet alacağı davasının ispatlanamadığını, kadının ağır kusurlu olduğunu belirterek kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminatların esası ve miktarları, kabul edilen ziynet alacağı, iştirak nafakası miktarı, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; yoksulluk ve iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük olması yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava ve karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma ve fer'ileri ile ziynet alacağı istemine ilişkin olduğu, erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar somut, görgüye dayalı, tutarlı davacı ve davalı tanık anlatımları, nüfus kaydı ve dosya kapsamında sunulan tüm delillerle kanıtlanmış olmakla isabetli olduğu, erkeğin yasal koşulları gerçekleşmeyen asıl davanın reddi, kadının davasının kabulüyle boşanma hükmü verilmesi yerinde ve isabetli olduğu, kadının ziynet alacağı hükmü yönünden yapılan inceleme neticesinde; evlilik birliği içinde sarf edilen kadına ait ziynetlerin erkeğin iade yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, iddia ve savunma doğrultusunda dosya kapsamında sunulan delillere, yasal düzenleme ve içtihatlara uygun bulunduğu, ancak, kadın bu talebi yönünden yasal faiz talebinde bulunmadığı halde tahsiline karar verilen ziynet bedeli yönünden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin isabetli görülmediği, İlk Derece Mahkemesinin asıl ve karşı davada boşanma ve fer'îleri ile kısmen kabulüne karar ziynet davası yönlerinden verilen hüküm sonuçlarına göre yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükümlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı-davalı erkeğin ziynet alacağı hükmüne ilişkin yasal faize hükmedilmesine yönelik istinaf talebinin kabulü ile bu yöndeki hükmün kaldırılmasına, kadının tüm, erkeğin diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı - davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; ziynet alacağı davasında faiz kısmının kaldırılması, tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174üncü maddesi, 175inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle inceleme tarihi itibariyle iki çocuğun da ergin olduğunun anlaşılmasına göre kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-davacı kadın vekilinin ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının (2),(3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmedilen maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.