"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/854 E., 2023/631 K.
DAVA TARİHİ : 05.05.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 1. Aile Mahkemesi (Birleşen Uşak 1. Aile Mahkemesinin 2017/221 Esas, 2017/571 Karar sayılı dava dosyası)
SAYISI : 2021/176 E., 2021/560 K.
Taraflar arasındaki asıl boşanma davası ve birleşen tedbir nafakasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile eylemli ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının ve erkeğin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kararının kesinleşen kısımlar hariç kaldırılmasına, kararın kaldırılma nedenine göre, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, gerekçede açıklandığı şekilde işlem yapılarak davanın yeniden görülmesi için (ziynet alacağı hariç) dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın ve çocuk yararına iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına maddî ve manevî tazminata, usulune uygun açılmış bir dava bulunmadığından davalı-davacı kadının ziynet talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk ve kadın yararına tedbir nafakasına karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davacı-davalı erkeğin birleşen nafaka davası ile ilgili karara ilişkin istinaf başvurusunda belirlenen nafaka miktarları itibariyle karar kesin nitelikte olduğundan istinaf dilekçesinin reddine, sair hususlardaki istinaf başvurusunun incelenmesinde İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı-davalı erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa gelen yönlerden kaldırılmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen son karara karşı davalı- davacı erkek istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin manevî tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün manevî tazminat yönünden kısmen kaldırılarak, kaldırılan yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı-davalı erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin son kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı- davacı kadının kabul edilen maddî tazminat miktarı ve kusur belirlemesi yönünden, erkek lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiğinden kusur belirlemesi ve maddî tazminat miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı- davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen kusur belirlemesi ve maddî tazminat miktarına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; Uşak 1. Aile Mahkemesinin 2011/446 Esas, 2012/104 Karar sayılı dosyasında görülen boşanma davasının reddedildiğini, kararın 31.01.2013 tarihinde kesinleştiğini, davalı-davacının evlilik boyunca sıklıkla evden ayrılarak eve 15-20 gün sonra döndüğünü, bir araya gelmediklerini, davalı-davacının sürekli kavga ortamı yaratarak küçük düşürücü ve aşağılayıcı davranışlarda bulunduğunu, evden giderken davalının yanında giderken 22 ayar gerdanlık,8 adet altın bilezik, 6 adet büyük altın, 4 adet çeyrek altın, 2 adet tam altınları alarak evden gittiğini, kadının başka birisiyle gayri resmi birliktelik yaşadığını iddia ederek; bu altınlarının da tarafına iade edilmesini, tarafların eylemli ayrılık nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; 45.000,00 TL maddî ve 45.000,00 TL manevî tazminat, velâyetinin tarafına verilmesi, hükmedilen nafakayı ödemesi halinde boşanmayı kabul ettiğini, aksi halde davanın reddini talep ettiğini beyan etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı ile sekiz yıldır ayrı olduklarını, kendisinin ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini ve erkeğin maddî durumunun iyi olduğunu belirterek önceden hükmedilen aylık 220,00 TL nafakanın aylık 700,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.05.2018 tarih ve 2017/301 Esas, 2018/288 Karar sayılı kararı ile; erkek ve vekilinin beyanı, kadının beyanı, Uşak 1.Aile Mahkemesinin 2011/446 Esas sayılı dosyası, tanık beyanları, sosyal ekonomik durum araştırması, sosyal inceleme raporu ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacı-davalı erkeğin eşi aleyhine Uşak 1. Aile Mahkemesinin 2011/446 Esas sayılı dosyasına boşanma davası açtığı, davanın reddine karar verildiği, kararın 31.01.2013 tarihinde kesinleştiği, davanın reddi kararının kesinleşmesinden itibaren tarafların bir araya gelmedikleri, ortak hayatı tesis edemedikleri tanık ve taraf beyanlarından anlaşılmış olup davacının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanma davası açmakta haklı olduğu, ayrılıkta ve boşanmada davalı-davacı kadının ablasının evine halı yıkamaya gitmesi sebebiyle davacı- davalı erkeğin ona kızıp eve almaması, daha sonra barışmak için aracılarla eve gelen kadın ve yakınlarına "bu aç köpeği neden getirdiniz" şeklinde hakaret etmesi, anlatılan nedenlerle ayrılıkta ve sonrasında bir araya gelememelerinde davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu hususlarının ispatlandığı, davalı-davacının ziynet eşyaları hakkındaki davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile açılan asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, çocuk hakkında danışmanlık tedbiri uygulanmasına, kadın yararına 2.000,00 TL maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacının asıl davada talep ettiği ziynet eşyası istemli davasının reddine, birleşen davanın kısmen kabul-kısmen reddine, Uşak Aile Mahkemesinin 2011/446 Esas 2012/104 Karar sayılı kararı ile davalı-davacı yararına hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 100,00 TL arttırılarak aylık 300,00 TL'ye çıkartılmasına, Uşak Aile Mahkemesinin 2011/446 Esas, 2012/104 Karar sayılı kararı ile ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 120,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 80,00 TL arttırılarak aylık 200,00 TL'ye çıkartılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek tarafından boşanma dışında kusur belirlemesi, velâyet, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen tazminatlar, kadın yararına kabul edilen nafakalar, karşı dava olarak açılmayan ziynet davasında vekâlet ücreti verilmemesi yönünden, davalı-davacı kadın tarafından tazminat miktarları ve ziynet alacağı isteminin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2018/1872 Esas, 2021/418 Karar sayılı kararı ile, birleşen dosya dava dilekçesinin içeriğinden kadının kendisi için mi yoksa kendisi ve çocuğu için mi nafaka istediği anlaşılamadığı gibi kim için ne kadar miktar istediğinin de anlaşılamadığı, boşanma dosyasına kadının cevabında ise talep ettiği nafakaların verilmesi halinde boşanmayı istediği dikkate alındığında nafakaların boşanma sonrası devamını isteyip istemediğinin de anlaşılamadığı, bu halde 6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında davalı-davacı kadına talebi açıklattırılıp birleşen dosyada kim için ne miktar nafaka istediğinin açıklattırılması ve boşanma dosyasında da nafakaların niteliği konusunda talebi açıklattırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği, bu hususun verilen karar ile kişi bazında talebin aşılıp aşılmadığının değerlendirilmesi açısından da önemli olduğu, kabule göre ise; reddedilen boşanma dosyasında verilen tedbir nafakalarının ret kararının kesinleşmesi ile sona erdiği ve kadının açtığı tedbir nafakası davasınında ki talebinin bu hali ile artırım değil bağımsız tedbir nafakası talebi olduğu düşünülmeden nafaka artırım kararı verilmesinin doğru olmadığı, birleşen davada ön inceleme yapılmadığı, birleşen dosyaya ilişkin usulünce ön inceleme yapılıp, tarafların uzlaşıp uzlaşamadıkları konular belirlenmeden karar verilmesinin doğru olmadığı, kabule göre ise ana dosyada davalı-davacı kadının karşı davası bulunmamasına karşın kadının cevap dilekçesinde talep ettiği ve sonradan harcını yatırdığı ziynet alacağı boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığından cevap dilekçesi ile istendiğinde harcı tamamlanmış olsa dahi işin esasının değerlendirilmesi mümkün olmamasına karşın kesin hüküm oluşturacak şekilde ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı-davalı erkeğin dava dilekçesinde ziynet talebi bulunmasına ve başvuru harcı her iki talebi de kapsadığından erkeğe nispi harcı tamamlaması için süre verilip sonucuna göre talep ile ilgili olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin ise taraflar tarafından istinaf konusu yapılmadığından değerlendirilmeye alınmadığı ve yanlışlığa değinilmesi ile yetinildiği gerekçesi ile boşanma, boşanmaya bağlı harç, yargılama gideri ve vekâlet ücreti kesinleştiğinden bu hususlarda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, tarafların istinaf başvurusunun, gerekçede gösterilen sebeplerle kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleşen kısımlar hariç kaldırılmasına, kararın kaldırılma nedenine göre, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, gerekçede açıklandığı şekilde işlem yapılarak davanın yeniden görülmesi için (ziynet alacağı hariç) dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacı-davalı vekili beyanı, davalı-davacı vekili beyanı, tanık beyanları, sosyal inceleme raporu, Mahkememizin birleşen 2017/221-571 E-K sayılı dosyası ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi'nin 19.03.2021 tarih ve 2018/1872-2021/418 E/K sayılı kaldırma kararı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı-davalı erkeğin 02.02.2011 tarihinde davalı-davacı kadına terk nedeniyle ihtar göndermiş olup, 27.04.2011 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanarak Uşak Aile Mahkemesinin 2011/446 Esas sayılı dosyasıyla boşanma davası açtığı, yapılan yargılama neticesinde subut bulmayan davanın reddine karar verildiği, davacının temyizi neticesinde 26.11.2012 tarihinde karar onanarak kesinleştiği, yasal sürenin geçmesinden sonra davacının eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanma davası açtığı, dava dilikçesinde daha önce açılıp reddedilen davadan sonraki hiçbir vakıaya dayanmadığı, önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın, o davaya kadar davalının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil edeceği, önceki olaylardan dolayı kadının artık kusurlu sayılamayacağı, fiili ayrılık süresi içinde kadının bir kusuru da ispatlanamıyorsa boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta erkeğin kusurlu olduğu, bu durumda retle sonuçlanan ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan davacı- davalı erkeğin tamamen kusurlu kabul edilmesinin gerektiği, davalı- davacı kadının cevap dilekçesinde erkeğe kusur atfedecek hiçbir vakıaya dayanmadığı, sadece kendisine isnat edilen vakıaları reddetmekle yetindiği, bu nedenle vakıa olarak dayanılmayan olayların tanıklar tarafından beyan edilmiş ise de hükme esas alınmadığı, asıl davadaki boşanma hükmü yönünden Mahkemenin 08.05.2018 tarih ve 2017/301 Esas, 2018/288 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden bu yönden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada ziynet alacağı yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir karşı dava bulunmadığından davalı kadının ziynet talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 300,00 TL iştirak ve kadın yararına aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, birleşen davanın kabulü ile, tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla davacı kadın yararına aylık 400,00 TL, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; annenin çocuk ile görüşmeyi engellediğini, kadının kusurlarının ispat edildiğini, usulü kazanılmış haklar nedeniyle dava ve talep olmayan hususlarda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca ilk istinaf sürecinin dışına çıkılarak karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kaldırılmasını-düşürülmesini, erkek yararına tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, iddialara ilişkin olarak gerekçesiz karar verildiğini, kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tahsilde mükerrerlik durumunun ortaya çıktığını, ziynet davasının reddedilmesi neticesinde tarafları lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekmekte olduğunu belirterek, velâyet, kusur belirlemesi, kabul edilen tazminatlar ve miktarları, kadın yararına kabul olunan nafakalar ve miktarları, reddedilen tazminatlar, ziynet alacağı yönünden vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; toplanan deliller, tek istinaf başvurusunda bulunan davacı-davalı erkek olduğundan kendisine başkaca kusur vakıasının da yüklenemeyecek olması birlikte değerlendirildiğinde erkeğin boşanmaya sebebiyet veren kusur vakıasının kadının kişilik haklarının ihlali niteliğinde bulunmadığı, kadının manevî tazminat talebinin reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı, bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olduğu, kadının birleşen davasında nafaka ile ilgili karar her bir nafakanın ayrı ayrı miktarı yönünden kesin nitelikte olduğu, birleşen dava ile ilgili erkeğin istinaf dilekçesinin kesinlik sebebiyle reddinin gerektiği, her ne kadar yoksulluk nafakasına daha önce kesinleşen boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilmesi gerekmekte olup kararın kesinleştiği tarihten itibaren karar verilmesi yerinde değil ise de kadının istinaf başvurusu bulunmadığından işaret edilmesi ile yetinilmesi gerektiği, yine nafakada mükerrerliğe sebebiyet verildiği ileri sürülmüş ise de Mahkemece nafakaya hükmedilirken "tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde" denilmek suretiyle mükerrerliğin önlendiği, cevap dilekçesinde istenen ve usulüne uygun dava açılmak suretiyle talep edilmeyen ziynet talebi yönünden erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olduğu, davacı-davalı erkeğin sadece birleşen dava yönünden kararlaştırılan yargılama giderleri ve ücreti vekâlete ilişkin istinaf dilekçesinin kesinlik sebebiyle reddinin gerekli olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının yeterli gerekçeyi içerdiği, taleplerin değerlendirildiği, daha önce kaldırılan karardaki kesinleşen hususlar dışında kalan yönleri ile yeni değerlendirme yapılıp hüküm tesis edildiği, tazminat miktarlarının da kadının ilk karara yönelik istinaf sebebi yapıldığı, erkek lehine artık kazanılmış haktan bahsedilemeyeceği, bu istinaf sebebinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davacı-davalı erkeğin sair hususlardaki istinaf başvurusunun manevî tazminata ilişkin esastan kabulü ile, belirtilen hususta İlk Derece Mahkemesinin bu kısıma yönelik gerekçesinin düzeltilmesine, ilişkili hüküm fıkrası belirlenmek suretiyle yeniden hüküm tesisine, sair istinaf sebeplerinin esastan reddine, yeniden kurulacak hüküm kapsamında; İlk Derece Mahkemesi hüküm fıkrasının 1 no'lu maddesinin son paragrafındaki "...10.000,00 TL manevî tazminatın" ibaresinin kaldırılmasına, yeniden hüküm kapsamında; davalı-davacı kadının manevî tazminat talebinin reddine reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kişilik haklarının zedelenmediğini gerekçe gösterilerek manevî tazminat talebinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, manevî tazminatın yasal şartlarının oluştuğunu, hükmedilen manevî tazminat miktarının düşük olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, manevî tazminatın reddi ve maddî tazminat miktarı yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, reddedilen manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi ve maddî tazminat miktarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davalı- davacı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.