Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4726 E. 2024/3383 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kusur belirlemesi, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları, tazminatların Euro üzerinden hükmedilmemesi ve yoksulluk nafakasının reddi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında, kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olduğu ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarları yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2376 E., 2023/550 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kuşadası Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/518 E., 2021/377 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın kusur, nafaka ve tazminatlara ilişkin gerekçe ve hükümler yönünden kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddi ve boşanma hükmü kesinleştiğinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilip fer'î talepler yönünden hüküm kurulmuştur.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının erkeğin 15 yıl önce aldattığı bahanesiyle geçimsizlik yarattığını, tarafların 4 aydır ayrı yaşadığını belirterek asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, mal rejimi tasfiyasine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; kadının evlilik ilişkisini maddi değer üzerine kurduğunu, erkeği insan gibi görmeyip para olarak gördüğünü, sürekli sömürme mantığı ile hareket ettiğini, erkeğin kadından geri satın aldığı şirket dışında geliri olmadığını, bu şirketi de kadını borç batağından kurtarmak için satın aldığını, bunun için kredi çektiğini belirterek davanın boşanma yönünden kabulüne, kadının fer'i taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın asıl davaya cevap dilekçesinde; erkeğin yabancı uyruklu kadınla aldattığını, birçok kadınla internet üzerinden uygunsuz görüşmeler yaptığını, hakaret ettiğini, onur kırıcı davrandığını, belirterek tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 10.000,00 Euro tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 800.000,00 EURO maddî, 500.000,00 EURO manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; son yıllarda erkeğin onur kırıcı davranışlarının ve hakaretlerinin arttığını, erkeğin ailesini ihmal ettiğini, kadına hakaretler edip fiziksel şiddet uyguladığını, bağırdığını, azarladığını, aşağıladığını, kadının erkeği yabancı uyruklu bir kadınla evde uygunsuz halde yakaladığını, erkeğin aldatmayı alışkanlık haline getirdiğini, internet üzerinden kadınlarla uygunsuz görüşmeler yaptığını, tarafların 2013 yılından beri ayrı yaşadığını, erkeğin kadının kurduğu şirketi devretmesi yönünde baskı yaptığını, devretmezse aynı işi yapan rakip bir şirket kurup kadının şirketini batıracağına yönelik tehdit ettiğini belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 10.000,00 EURO tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 800.000,00 EURO maddî, 500.000,00 Euro manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2017 tarih, 2014/655 Esas, 2017/507 Karar sayılı kararı ile asıl davada erkeğin sadakat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, agresif davranışlar sergilediği bu nedenle tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın reddi gerektiği, birleşen dava yönünden ise tarafların birbirleri ile sık sık kavga etmeleri sebebiyle eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine,baba ile kişisel ilişki tesisine, kadının maddî tazminat talebinin reddine ve manevî tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 Euro manevî tazminata, kadın yararına aylık 1.000,00 EURO yoksulluk nafakasına, erkeğin mal rejimine yönelik talebinin ara karar ile tefrikine karar verilmiştir. Karara karşı davacı-davalı erkek vekilinin hükmedilen nafaka ve manevi tazminat yönünden, davalı-davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi, hükmedilen manevî tazminat ve yoksulluk nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasının başlangıç tarihinin belirtilmemesi, maddî tazminatın reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 13.11.2019 tarih 2018/343 Esas, 2019/1516 Karar sayılı karar ile erkeğin asıl davasının reddinin ve birleşen davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği, birleşen dava yönünden tespit yapılırken kadının dayandığı diğer vakıaların tartışılmadığı, erkeğin asıl davasının reddine konu olan sadakatsizlik vakıasına birleşen davada da dayanıldığı ve bunun birleyen davada neden dikkate alınmadığının anlaşılamadığı, soyut ve yetersiz gerekçe ile tarafların eşit kusurlu kabul edildiği, delillerin tartışılmadığı, manevî tazminata esas alınan vakıaların açıklanmadığı, eşit kusur kabul edilmesine rağmen kadının maddî tazminat talebi reddedilirken manevi tazminat talebinin kabul edildiği, kadın ve çocuklar yönünden talep olmasına rağmen tedbir nafakası hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmadığı, kadının taşınmazları ve banka hesaplarındaki mal varlığına rağmen neden yoksul olarak kabul edilerek yoksulluk nafakasına hükmedildiğinin açıklanmadığı, her iki tarafın karşılıklı kabulü olmamasına rağmen neden yabancı para birimi üzerinden yoksulluk nafakası ve manevi tazminata hükmedildiğinin açıklanmadığı, kadının tazminatlara faiz talebi bulunmasına rağmen buna ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile kararın birleşen davaya ilişkin kusur oranına ve kusura ilişkin vakıalara, nafaka taleplerine ve tazminat taleplerine yönelik gerekçe ve hüküm kısımlarının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre tarafların sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının aldatma iddiasının tanık beyanların ile ispatlanamadığını, bu konuda başka delil sunulmadığı, kadının şiddet ve hakaret iddialarına ilişkin tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığından bu vakıaların da ispatlanamadığı, kadının erkeğin tehdidine ilişkin sunduğu Almanya Adli Makamının koruma kararı ile tehdit ve kadının aracını tekmeleme vakıalarının ispatlandığı, erkeğe bu vakıanın kusur olarak yüklendiği gerekçesi ile asıl dava kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, kadının yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, "davalı karşı davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda asıl kusurlu olduğu, ancak davacı karşı davalının olaylar nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedeleneceği ve evlilik birliğinden beklentilerinin ortadan kalkacağı kanısı oluşmadığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi gereği" kadının maddi tazminat talebinin reddine, kusur durumu, tarafların birlikte yaşadıkları süre, gelir durumları ve hakkaniyet ilkesi değerlendirildiğinde kadın yararına dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; aldatma vakıasının ispatlandığını, ayrıca kadının tanıklarının erkeğin tehdit ve hakaret ettiğini ve kadının üzerine yürüdüğünü açıkça söylediklerini, tanık beyanlarının görgüye dayalı olduğunu, hükmedilen manevî tazminatın çok düşük olduğunu, maddi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, kadının geliri olmadan çocukları ile birlikte kirada oturduğunu, erkeğin ise maddi durumunun çok iyi olduğunu, taleplerinin hepsinin EURO üzerinden olmasına rağmen TL olarak hüküm verildiğini, tarafların Almanya'da yaşadığını ve erkeğin gelirinin de EURO üzerinden olduğunu, talepleri gibi karar verilmesini istediklerini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen manevî tazminatın miktarı, yoksulluk nafakası ve maddî tazminatın reddi, miktarların EURO üzerinden değerlendirilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen tehdit etme ve aracı tekmeleme vakıalarının yanında ayrıca tanık beyanları ile ispatlandığı üzere "sadakat yükümlülüğünü ihlal-özen yükümlülüğünü ihlal" ve "fiziksel şiddete teşebbüs" kusurlarının da eklenmesi gerektiği; kaldırma kararına konu olmayan velayet, kişisel ilişki ve çocuk malları ile ilgili hükümler kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasının doğru olmadığı; kadının maddi tazminat talebinin reddi kararının hatalı olduğu zira boşanma nedeniyle kadının en azından eşinin maddi desteğinden yoksun kalacağının kabulü gerektiği, bu nedenle uygun bir maddi tazminata hükmedildiği, kadın yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının ise az olduğu, her ne kadar manevi tazminata boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hükmedilmiş ise de erkeğin istinaf talebi bulunmadığından kadın yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu, her ne kadar kadın EURO üzerinden talepte bulunmuş ise de para borcunun yabancı para birimi üzerinden ödenmesi sözleşmeyle kararlaştırılabileceği, böyle bir kararlaştırma olmadığı sürece ve aksi de işin niteliğinden ve tarafların farazi iradelerinden anlaşılmadıkça,para borcunun, ifa yerindeki milli para üzerinden ödenmesi gerektiği, Yargıtay'ın da bu görüşte olduğu gerekçesi ile kadının kusur, maddî tazminatın reddi ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, velayet, kişisel ilişki ve çocuk mallarına yönelik verilen önceki karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 750.000,00 TL maddî tazminata, 750,000,00 TL manevî tazminata, manevi tazminatın 10.000,00 TL'sine kadının kazanılmış hakkı sebebiyle ilk dava tarihinden itibaren, kalan kısmına ise boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; aldatma iddiasının gerçek olmadığını ve ispatlanamadığını, hükmedilen tazminatların kaldırılması gerektiğini, erkeğin ekonomik durumunu aşar şekilde tazminatlara hükmedildiğini belirterek kusur belirlemesi ve hükmedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın yararına nafakaya hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, kadının gelirinin bulunmadığını ve mağdur olduğunu, ortak hesaplara bloke konulduğunu, erkeğin maddî durumunun çok iyi olduğunu, tazminatlara EURO üzerinden hükmedilmesi gerektiğini, erkeğin kusurları karşısında hükmedilen tazminatların miktarının az olduğu belirterek hükmedilen tazminatların miktarı, tazminatlara EURO üzerinden hükmedilmemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık,kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar ve miktarları, tazminatların EURO üzerinden hükmedilmemesi, tedbir ve yoksulluk nafakalarının reddi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî, ve manevî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıdaki temyiz giderinin ...'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.