"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/273 E., 2023/352 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/581 E., 2022/862 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı kadının davacı erkeği aşağıladığını, hakaret ettiğini, sudan sebeplerle tartışma çıkardığını, iki aydır ayrı yaşadıklarının belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı erkek vekili süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde; evden kovanın davalı kadın olduğunu belirterek davacı yararına 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacı erkeğin kendisini kovduğunu, daha sonra gönderdiği mesajlarla imam nikahı ile başkası ile evleneceğini söylediğini, davacı erkeğin kendisini aşağıladığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, kendisine ait taşınmazı yeğenine sattığını, belirterek davanın reddine, 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın davacı erkekten alınarak kendisine verilmesini talep etmiş, ikinci cevap dilekçesinde davacı erkeğin başını örtmek konusunda baskı uyguladığını belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
Tarafların yargılama sırasında anlaşmaları ve dosyaya sunulan protokol üzerine İlk Derece Mahkemesinin 23.06.2020 tarih ve 2019/559 Esas 2020/204 Karar sayılı kararı ile, tarafların duruşmadaki beyanları ve boşanma protokolü içeriği ile birlikte tüm dosya kapsamı incelendiğinde; tarafların gerek boşanma kararı verilmesi ve gerekse ayrıntıları yukarıda açıklanan protokolde yazılı diğer hususlarda serbest iradeleriyle anlaştıkları gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların birbirlerinden ziynet, eşya, mal rejiminden kaynaklanan alacak, katkı payı ve alacak, maddî ve manevî tazminat ve nafaka taleplerinin bulunmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın boşanma kararının ortadan kaldırılmasını talep ederek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 14.09.2020 tarih ve 2020/672 Esas 2020/963 Karar sayılı kararı ile, anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığı, anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmünün bütünüyle geçersiz hale geldiği, anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma olarak görülmesi gerektiği gerekçesi ile davalı kadının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle davalı tarafından aşağılanması, davalının davacıya yönelik hakaret içeren sözler söylemesi nedenleriyle davalının kusurlu olduğu, buna karşılık davacı erkeğin de davalı kadına yönelik aşağılayıcı sözler söyleyerek aşağılaması ve erkeğin kadına örtünmesi için baskı yapması nedenleriyle kusurlu olduğu, tarafların kusurları birlikte değerlendirildiğinde tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiği, her iki tarafın da boşanmak istedikleri, taraflar arasında sevginin kalmadığı ve eşit kusurlu taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığından ve evlilik birliğinin devamının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadın için takdir edilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar aynen devamına, davacı erkeğin eşit kusurlu olarak boşanmaya sebebiyet vermesi sonucunda düzenli geliri ve iş güvencesi bulunmayan davalı kadının yoksulluğa düşeceği ve maddi durumunun evlilik hayatına nazaran daha kötüleşeceği gerekçesi ile davalının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne, yoksulluk nafakasının toplu şekilde 12.000,00 TL olarak davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, taraflar eşit kusurlu olduklarından davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki tarafa vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakasının aylık olarak hükmedilmesi gerektiği ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı erkek vekili; kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğe yüklenen aşağılama vakıasına ilişkin tanık beyanının hakaret niteliğinde olduğu, bu sebeple davacı erkeğe yüklenen aşağılama vakıasının gerekçeden çıkarılması ve davacı erkeğe hakaret vakıasının yüklenilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğe yüklenen sair ve davalıya yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar da değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, tarafların tanık beyanlarında yer alan sair ifadelerde net bir tarih bulunmadığı gibi tanık beyanlarında yer alan bazı vakıalardan sonra da evlilik birliği devam ettiğinden tarafların bu vakıalar yönünden birbirlerini affettikleri, en azından yaşananları hoşgörü ile karşıladıkları, bu sebeplerle kusur belirlemesinde bu vakıaların dikkate alınamayacağı, yine taraflarca sunulan mesaj fotokopilerinde net tarih bulunmadığı gibi mesajlardaki anlatımların da kopuk olduğu, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinin isabetli olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kadının eşit kusurlu olduğu, davalı kadının SGK kayıtlarına göre işe giriş çıkışları bulunsa da inceleme tarihi itibariyle çalışmadığı, tarafların mali ve sosyal durumları da değerlendirildiğinde boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, tarafların fiilen birlikte kaldıkları süre de dikkate alındığında yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesinin de isabetli olduğu, ne var ki, tarafların mali ve sosyal durumları, paranın alım gücü, davalı kadının ihtiyaçları, yoksulluk nafakasının amacı da değerlendirildiğinde kadın lehine hükmedilen toptan yoksulluk nafakasının az olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçeleri ile davacı erkeğin kusur belirlemesine, davalı kadının kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının 3.bendinin çıkarılmasına, yeniden hüküm tesis edilerek boşanmaya dair hükmün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere davalı kadın lehine toptan 30.000,00 TL yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili; kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
. Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı, kadın yararına nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.