Logo

2. Hukuk Dairesi2023/473 E. 2023/2945 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu ve davalı vekilin temyiz sebeplerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2095 E., 2022/1453 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 13. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/218 E., 2019/807 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden bu yönlerden hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 15 yıldır Dilşat isimli bayanla müvekkilini kandırdığını, bir beraber olduğu zamanda da kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, eviyle eşiyle ve çocuklarıyla ilgilenmediğini, tavır davranışları sebebiyle evlilik birliğini temelinden sarsılmasına sebep olduğundan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ... olmayan çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizli olmak üzere 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen hususların pek çoğunun doğru olmadığını, ahlaka ve rızaya aykırı bir durum olmadığını, kadının ayrılmayı kabul etmeyerek Dilşat ile beraber yaşamayı kabul ettiğini, yıllardır mutlu yaşadıklarını, kadına ve çocuklarına her daim destek olduğunu, kadının da kusuru bulunduğundan müvekkilinin de boşanmayı istemesi dolayısıyla eşit kusurlu olarak tarafların boşanmalarına, ... olmayan çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, velâyetin anneye verilmesi durumunda ortak çocuk için aylık 200,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiğini, çalışan kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evliliklerinden ikisi ... üç çocuklarının bulunduğu, erkeğin 15 - 20 yıldır Dilşat isimli bir bayanla dini nikahlı olarak yaşadığı, kadının da bunu en başından bu yana bildiği, evlilik birliği içerisinde erkeğin kadını, evini ve çocuklarını ihmal ettiği, beraber olunan zamanlarda kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, zaman zaman küçük düşürdüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk Fatma Yaren'in velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 12.500,00 TL maddî ve 10.000,00TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur oranlarının tam olarak belirlenmediğini, davalının sosyal ekonomik durumunun son derece iyi olduğunu, tazminatların son derece düşük olduğunu, erkeğin sevgilisi ile lüks bir hayat yaşadığını, erkeğin eşine ve çocuklarına hiçbir destek vermediğini, kadının çalışmak zorunda kaldığını, şeker ve tansiyon rahatsızlıkları çıktığını, hasta olması nedeniyle çalışmasının sakıncalı olduğuna dair doktor raporu bulunduğunu, yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarının çok düşük olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan fotoğrafların güncel olmadığını, davalının geçmiş yıllarda emlak alım satım işi ile uğraştığını, 2018 yılında iş yerini kapattığını, dava süresince ve hali hazırda işi ve geliri bulunmadığını, dini nikahlı eşinin işlerine kısmen yardımcı olmaya çalıştığını, onun desteği ile geçimini idame ettirdiğini, erkeğin ise sigortalı bir işte çalıştığını ve gelir elde ettiğini, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kadının iddialarının soyut olduğunu, ispat edilemediğini, tanıkların yanlı beyanda bulunduğunu belirterek; kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere; erkeğin 15 - 20 yıldır Dilşat isimli kadınla dini nikahlı olarak yaşadığı, evlilik birliği içerisinde kadını, evini ve çocuklarını ihmal ettiği, kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, küçük düşürürdüğü, ancak erkeğin kadına hakaret ettiği konusunda dosya kapsamında delil bulunmadığı, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesi doğru ise de gerekçenin kusurlu davranışlar bakımından düzeltilmesine karar vermek gerektiği, diğer yandan tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocuğun ve kadının ihtiyaçları, boşanmakla yoksulluğa düşmesi, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, erkeğin belirtilen kusurlu davranışlarından ötürü kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle ortak çocuk ve kadın yararına tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı gibi, hükmedilen tedbir nafakalarının miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alındığında iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve bu yönlerden tekrardan esas hakkından hüküm kurulmasına, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 90.000,00 TL manevî tazminata, taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin beş yıldır emlak işleri ile ilgilenmediğini, iş yerini kapattığını ve işsiz olduğunu, dini nikahlı eşinin desteği ile yaşadığını, kadının çalıştığı ve gelirinin olduğu, ekonomik durumunun yetersiz olduğunu, borca batık olduğunu, tanık beyanlarının soyut nitelikte olduğunu, kadının ikinci eşi kabul ettiğine ve neticelerine katlanması gerektiğini, tarafların eşit kusurlu olduklarını kabulü gerektiği, kadına için hükmedilen nafaka ve tazminatların haksız olduğunu, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafaka miktarının da yüksek olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, hükmedilen nafakalar ve tazminat talepleri ile iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. emyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 08.03.2005 doğumlu ortak çocuk Fatma Yaren'in temyiz inceleme tarihi ile ... olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.