Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4812 E. 2024/2229 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin daha kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat hususları uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece hükme esas alınan deliller ve uygulanan hukuk kuralları doğru bulunarak, erkeğe güven sarsıcı davranış vakıasının kusur olarak yüklenmesinde usule aykırılık bulunmadığı ve dosyadaki deliller değerlendirildiğinde erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılması gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/214 E., 2023/629 K.

DAVA TARİHİ : 13.01.2020 - 23.09.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/21 E., 2021/813 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı Boşanma ve fer'îleri davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı - davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; davacıyı evden kovduğunu, tarafların ayrı yaşadığını, taraflar arasında süre gelen geçimsizliğin evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, davalının davacının onurunu zedelediğini, davalının ailesinin davacıya psikolojik ve fiziksel şiddet uygulandığını, davacının çocuklarına hamile iken davalının davacı ile ilgilenmediğini, davalının eşine yardım ve destekte bulunmadığını, eve geç saatlerde alkol alarak geldiğini nerede ne yaptığını bilmediğini, uyuşturucu madde kullandığını ve müşterek çocuklara ve davacıya şiddet uyguladığını, 2 aracı olmasına rağmen davacıyı ve çocukları araçlar ile gidecekleri yere götürmediğini, otobüs ile gitmek zorunda kaldıklarını ,2019 yılı kasım ayında davalının ve annesinin evin devri konusunda baskı uyguladığını, hakaret ettiklerini, şiddet uyguladıklarını ve evden kovduklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin tarafına verilmesini, ortak çocuklar için aylık 2000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda iştirak nafakasına dönüştürülmesine, lehine aylık 2000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine karar verilmesini lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; erkeğin kardeşi ...'in oğlu ...'in ortak çocuk ada'nın psikolojisini bozduğunu bu sebeple çocukların yan yana dahi gelmelerinin çocuğa zarar vereceği hususunun davalı davacı erkek tarafından umursanmadığını, erkekten ve ailesinden şiddet gördüğünü, davacı davalının dava dilekçesinde belirttiği hususların doğru olmadığını beyan ederek davacının ve ailesinin şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini ve aşağıladığını, davacının ailesinin sürekli tarafların evliliklerinde söz sahibi olduğunu, davalı davacının bir başka kişi ile görüştüğüne ilişkin iddiaların ise asılsız olduğunu savunarak birleşen davanın reddini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Dava dilekçesi davalı-davacı erkeğe 24.01.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, erkek vekili 22.09.2020 tarihinde beyan dilekçesi sunmuş olup cevap dilekçesi sunulmamıştır.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; davalı davacının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, kavgacı ve herkesle tartışan bir yapısının olduğunu, telefonda Serdar isimli bir kişi ile görüştüğünü ve çocukları evde yalnız bırakarak sık sık evden ayrıldığını, bir buçuk yıl önce kadının yatağını ayırdığını, küçük gördüğü, memnuniyetsiz davrandığını iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, lehine 30.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 18.02.2011 yılında evlendikleri, müşterek üç çocuklarının olduğu, davalının evlilik birliği içerisinde davacıya kötü muamelede bulunduğu, davalının geç saatlerde eve geldiği, çocuklarla yeterince ilgilenmediği iddiası tanık ...,...ve ortak çocukların SİR raporundaki görgüye dayalı beyanları ile ispatlandığı ,davalının yoğun şekilde alkol tüketimine ilişkin iddia tanık ...ve müşterek çocukların SİR raporundaki görgüye dayalı beyanları ile ispatlandığı davalının eviyle ve eşiyle yeterince ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği tanık ... ve..' nin görgüye dayalı beyanları ile ispatlandığı ,davalının davacı kadını ve çocukları yaşanan son olayda evden kovduğu tanık ...,tanık ... ve müşterek çocukların görgüye dayalı beyanları ile ispatlandığı ,tanık ...nin beyanları ile " Davalının annesinin kızıma senin kuyruğuna teneke bağlayacağım, seni Etimesgut'ta yaşatmayacağım, ya bu evi vereceksin yada yada evden çıkacaksın" diyerek tehdit ve hakaret ettiği, davalının annesinin evin torunlarından daha önemli olduğunu ifade ettiği, bu yaşananlar sırasında davalı kocanın ortamda bulunmasına rağmen yaşananlara tepkisiz kaldığı, annesini susmasını sağlamadığı, davalının ailesinin tarafların evliliğine müdahale ettiği ispatlanmakla davalıya kusur olarak yüklendiği, tanık ...'in davalının samimi ve açık giyinen kadınlarla fotoğrafını gördüğü beyanı, tanık Bedriye'nin başka kadınla watsap yazışma resimlerini gördüğüne yönelik beyanı, tanık ...'nın davalının başka kadınlarla yan yana fotoğraflarını gördüğü, davalı ...'in telefonuna ilgili bayanı kaşar ismi ile kaydettiği beyanı, müşterek çocuk ...'in SİR raporunda "babasının kendisine telefondan kız arkadaşının fotoğrağını gösterdiği, .. isimli kadının evine götürdüğü, bu kadının ... isimli kızının olduğunu ve zaman zaman kızını babasına bıraktığı" beyanı ve davalının dava dışı sarışın bir bayanla birbirlerinin omzuna ve kafalarına yaslanmış samimi fotoğrafları ile davalının güven sarsıcı davrandığı hususunun ispatlandığı, davalı birleşen davacı vekili süresinde HTS kayıtlarına yönelik açıklama yapmadığı anlaşılmakla HTS kaydı deliline dayanmasından vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, davalı tanığı .... ile davacı arasında aralarındaki ceza dosyasından kaynaklı husumet bulunduğu, davacının bu dosya kapsamında ceza aldığı, uzun süredir görüşmedikleri beyanı gözetilerek husumet nedeniyle beyanlarının taraflı olabileceği gözetilerek beyanlarına itibar edilmediği ,davalı tanığı Fatma'nın görgüye dayalı beyanları" manyak, şerefsiz, gurursuz" demek suretiyle davacının davalıya hakaret edip, aşağıladığı, evin ihtiyaçlarını almasına rağmen memnun edemediği ispatlandığı ve davacıya kusur olarak yüklendiği , davalı tanığı ..." ... ile davacının telefonda konuştuğunu, kendisini işe sokacağını ve fakat eşi kıskanıyor dediğini" duyduğunu, gelinin oğlunu aldattığına şahit olmadığı beyanları ile davacı tanığı ...nın ...'ın ...ile lise arkadaşı olması sebebi ile arkadaşlık seviyesinde konuştuğu, herhangi bir gönül ilişkisi ve aldatmanın söz konusu olmadığı beyanları bir arada değerlendirildiğinde davacı ...'ın gizli saklı gece geç saatlerde konuşma, yoğun ve sık şekilde erkeklerle konuşma yahut erkeklerle samimi gönül ilişkisi kapsamında davranmadığı, sıradan telefon konuşmasının güven sarsıcı bir eylem olarak değerlendirilemeyeceğinden ispat edilemediği ,tarafların evden kovulma olayı sonrası barışmadığı, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu hali ile evlilik birliğinin temelden sarsılmasında ispatlanan olaylar bir arada değerlendirildiğinde davalı erkeğin ağır kusurlu, davacı kadının ise hafif kusurlu olduğu, evliliğin devamında taraflar ve toplum açısından korunması gereken bir fayda kalmadığı, SİR raporu ve ortak çocukların anne yanında kurulu düzene alışması, annenin çocuklara bakımı ile ilgilenebilecek yeterli düzene sahip olması göz önünde bulundurularak çocuğun velayeti anneye verildiği, annenin ekonomik gücü çocukların ihtiyaçları ve babanın sosyal ekonomik durumu gözetilerek müşterek çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası takdir edildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına , müşterek çocukların velayetinin anneye verilmesine ,baba ile kişisel ilişki kurulmasına ortak çocuklar lehine taktir edilen tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 250,00 'şer TL ye çıkartılmasına karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına ,kadın lehine takdir edilen tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 500 TL olarak karar kesinleşinceye kadar devamına karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, 20.000,00 TL maddî tazminat ve 25.000,00 TL manevî tazminatın davalı davacı erkekten alınarak davacı davalı kadına verilmesine, erkeğin manevi tazminat taleplerin reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı birleşen dosya davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı birleşen dosya davacı vekili; kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve miktarları, nafakalar ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davaların esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tedbir nafakaları, iştirak nafakası , yoksulluk nafakası, maddî tazminat ve manevî tazminat taktirinde ve miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile ile davalı davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı birleşen dosya davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı birleşen dosya davacı vekili; tanık beyanlarının çelişkili ve gerçek dışı olduğu, davacı davalı tarafın 05.08.2020 tarihli dilekçe içeriğini kabul etmediğini, dava tarihi sonrası eylemlerin kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığını, tanık Dilek ile davacı davalı arasındaki ceza dosyasının kapalı olduğu tarih olarak eski ceza dosyası sebebi ile tanığın beyanlarını hükme esas alınmamasının hatalı olduğunu tazminat ve nafaka şartları oluşmadığını iddia ederek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, kadın yararına nafaka ve tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı , oluşmuş olması halinde miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 190, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle erkeğe yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasına kadın tarafından usulüne uygun şekilde dayanılmadığı erkeğe bu vakıanın kusur olarak yüklenemeyeceğinin, yine de mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumuna göre erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı birleşen dosya davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.