"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1537 E., 2023/408 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/454 E., 2020/103 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiklerini, Eylül 2018 doğumlu bir çocuklarının olduğunu, davalının 02.05.2019 tarihinde müvekkiline şiddet uyguladığını, müvekkilinin darp raporu alarak emniyete başvurduğunu ve davalı hakkında koruma kararı verildiğini, davalının ailesinin nişanlılık döneminden başlayarak her türlü kararlara müdahale ettiğini, bu durumun evlilikleri boyunca devam ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davalıdan tahsiline, nafakanın enflasyon oranında artırılmasına, 40.000,00 TL maddî tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde, iddiaların gerçek olmadığını, müvekkilinin eşini sevdiği ve çocuğun sağlıklı bir biçimde büyümesini istediğini, davacının doğumdan sonra ailesinin evinde 3 ay kaldığını,davacının konuta döndükten sonra burada yaşamak istemediğini, ailesine yakın bir ev kiralanmasını ve müvekkilinin de mevcut iş yerini kapatarak başka bir iş bulmasını istediğini, konutun davacının beğenisine göre alındığını, davacının sonu gelmeyen isteklerde bulunduğunu, 02.05.2019 tarihinde davacının hastaneye gideceğini söylediğini, müvekkilinin de başka hastanelere gitmenin faydalı olacağını belirtmesi üzerine davacının yanlış değerlendirerek öfkelendiğini, masaya vurarak tabağın düşüp kırılmasına neden olduğunu, müvekkilinin akşam konuşalım diyerek evden ayrıldığını, davacının şiddet iddiasıyla karakola giderek şikayetçi olduğunu, müvekkilinin davacıya el kaldırmadığını, eşi tarafından hakarete uğrayarak terk edilen kişinin müvekkili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla,davacının en ufak sorunları büyüterek tartışma ortamı yarattığı, bu tartışmada davalıya hakaretvari cümleler söylediği, dolayısıyla az kusurlu olduğu, davalının ise doktor raporunda belirtildiği şekilde tartışma ve kavga ortamında müteattit kereler davacıya karşı etkili eylemde bulunduğu, ev eşyalarına zarar verdiği, dolayısıyla ağır kusurlu olduğu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları 05.09.2018 doğumlu ...'nün velâyetinin anneye bırakılmasına, velâyeti anneye bırakılan çocuk ile baba arasında çocuk 5 yaşını bitirinceye kadar çocuğun yaşı da göz önüne alınarak her hafta pazar günü saat 10:00 ile 16:00 yatısız kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk 5 yaşını bitirdikten sonra çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 10.00 ile Pazar günü saat 18.00, her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 10.00 ile 31. günü saat 20.00, Dini bayramların 2. günü saat 10.00 ile 3. günü saat.18.00, Sömestr tatillerinin 1. günü saat.10.00 ile 7. günü saat. 18.00 arasında görüşmeleri şeklinde kesintisiz yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere velâyeti anneye bırakılan çocuk için her ay 600,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 10.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocukla baba arasında kurulan yatısız ilişkinin çocukla baba açısından yeterli olmadığını, müvekkilinin kusurlu olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, maddî tazminata itiraz ettiklerini, nafaka miktarının azaltılmasını talep ettiklerini belirterek davacının istinaf taleplerinin reddine, maddî tazminatın kaldırılması ve nafakanın yeniden değerlendirilerek azaltılması yönündeki istinaf taleplerinin kabulü yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuğun 2 yaşında olduğunu, müvekkilinin yalnızca pazar günleri izinli olması ihtimalinde çocuğu ile hafta sonu vakit geçiremeyeceğini, yatılı olmaksızın ve her hafta olmayacak şekilde kişisel ilişki talep ettiklerini, temmuz ayında kurulan kişisel ilişkinin çok uzun olduğunu, mahkemece sömestr tatillerindeki düzenlemenin daha anlaşılabilir bir ifade ile belirtilmesini talep ettiklerini,çocukla baba arasında 2 haftada bir hafta sonları yatısız, dini bayramlarda yatısız, çocuk okula gidecek yaşa geldiğinde 2 haftalık okul ara tatilinin ilk haftası ile yaz tatillerinde 1-15 Ağustos arasında baba yanında kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmasını talep ettiklerini belirterek kusuru,tedbir ve iştirak nafakasının yetersiz olduğunu, ve her yıl ÜFE oranında artırılmasını talep ettiklerini, maddî tazminatın düşük takdir edildiği yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mahkemece, davalı erkeğe "müteattit kereler eşine etkili eylemde bulunduğu" vakıaları nedeniyle kusur yüklenmiş ise de dava tarihinden sonra yaşandığı belirtilen şiddet olayı nedeniyle erkeğe kusur yüklenemeyeceği, dava tarihinden önce erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğu, mahkemece erkeğe yüklenen diğer kusurlu davranışın ve kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, davalı erkek vekilinin cevap dilekçesinde müvekkilinin eşini sevdiğini, davalı erkeğin duruşmada eşini ve çocuğunu sevdiğini, boşanmak istemediğini belirterek davanın reddini istediği, gerçekleşen bu duruma göre davalı erkeğin davacı kadına kusur olarak yüklenen önceki olayları affetmiş veya en azından hoşgörü ile karşılamış olduğunun kabulünün gerekeceği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan davranışların kusur olarak yüklenemeyeceği, hal böyle iken davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşıldığından erkeğin yüklenen vakıalara yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kusur tespitine yönelik istinaf talebinin reddine, kadının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulüne, boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu sayılmasına karar verildiği, mahkemece nafakaya artış talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmekle bu husustaki kadının istinaf talebinin kabulüne, nafaka kararının kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilen nafakanın her yıl TÜİK'in yayınlayacağı ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, kadının maddî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadın için 30.000,00 TL maddî tazminata,inceleme tarihi itibariyle müşterek çocuğun yaşı dikkate alınarak tarafların kişisel ilişkiye yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 3 nolu bendinin kaldırılmasına, velâyeti anneye bırakılan çocuk ile baba arasında her ayın 1.ve 3.haftaları Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar günü saat 18.00'e kadar, dini bayramların 2.günü saat 10.00'dan 3.günü saat 18.00'e kadar, her yıl okulların yarıyıl tatilinin 1.Pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden Pazar günü saat 18.00'e kadar, her yıl okulların ara tatili (Kasım ve Nisan ara tatili) 1.günü Pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden Çarşamba günü saat 18.00'e kadar, her yıl 1 Ağustos günü saat 10.00'dan 31 Ağustos günü saat 18.00'e kadar babasının yanında kalması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin çocukla baba açısından yeterli olmadığını, müvekkilinin kusurlu olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, maddî tazminata itiraz ettiklerini, nafaka miktarının azaltılmasını talep ettiklerini belirterek davacının istinaf taleplerinin reddine, maddî tazminatın kaldırılması ve nafakanın yeniden değerlendirilerek azaltılması yönündeki istinaf taleplerinin kabulü yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocuğun 2 yaşında olduğunu, müvekkilinin yalnızca pazar günleri izinli olması ihtimalinde çocuğu ile hafta sonu vakit geçiremeyeceğini, yatılı olmaksızın ve her hafta olmayacak şekilde kişisel ilişki talep ettiklerini, temmuz ayında kurulan kişisel ilişkinin çok uzun olduğunu, mahkemece sömestr tatillerindeki düzenlemenin daha anlaşılabilir bir ifade ile belirtilmesini talep ettiklerini,çocukla baba arasında 2 haftada bir hafta sonları yatısız, dini bayramlarda yatısız, çocuk okula gidecek yaşa geldiğinde 2 haftalık okul ara tatilinin ilk haftası ile yaz tatillerinde 1-15 Ağustos arasında baba yanında kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmasını talep ettiklerini, tedbir ve iştirak nafakasının yetersiz olduğunu, ve her yıl ÜFE oranında artırılmasını talep ettiklerini, maddî tazminatın düşük takdir edildiği yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, maddî tazminat, nafakalar, kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkeğin tüm; davacı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 2018 doğumlu Selim Asaf’ın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. İlk Derece Mahkemesi kararının (2), (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmedilen maddî tazminat miktarı ve iştirak nafakası miktarı yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,
2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.