Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4841 E. 2024/1988 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldıysa kusurun kimde olduğu ve davanın reddi şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında Amasya Aile Mahkemesi'nde görülen başka bir boşanma davasının da bulunduğu ve 6100 sayılı HMK'nın 166. maddesi uyarınca davalar arasında bağlantı bulunduğu gözetilerek, davaların birleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/284 E., 2023/344 K.

DAVA TARİHİ : 24.03.2017

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/296 E., 2020/949 K.

Taraflar arasındaki Boşanma ve fer'îleri talepli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı ile önceki evliliğinden olan çocuğunun eski eşinde kalacağı hususunda anlaştığını fakat evlilikten 5 ay sonra davalının önceki eşinden olan çocuğunu müşterek konuta getirdiğini buna rağmen çocuğa çok iyi baktığını fakat çocuğun evi, lavaboyu, lavabonun duvarlarını kirlettiğini, davacıya hakaret ettiğini, davalıya sorunu aktardığında davalının sorun ile ilgilenmediğini ve davacıya o yapacak sen temizleyeceksin dediğini, çocuğum için seni silerim, seni öldürürüm dediğini, davalının eski eşinin çocuğun sözlerine itibar ederek davacıya hakaret ettiğini ve davacıyı öldürmekle tehdit ettiğini, davacının, davalının hamileliğinin 6. ayında fiziksel şiddet uyguladığını, ailesinin yanına gittiğini, ailesinin yanında da tehdit ettiğini, ortak çocuğun doğumuna gelmediğini, doğumdan sonra görmeye gelmediğini yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesini, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda iştirak nafakasına dönüştürülmesine, lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini ve yargılama sonunda yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine karar verilmesini, lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesinin davalıya 17.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı 29.09.2017 tarihli dilekçesinde özetle; davacı ile evlendiğinde davacının ilk evliliğinden olan çocuğundan haberdar olduğunu, davacının evlendikten sonra çocuğu yanına almak istediğini, ancak çocuğa kötü davrandığını, çocuğu tehdit ettiğini bunun üzerine ortak konutu terk ettiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, boşanmalarına karar verilerek davacının tüm maddî taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dilekçe tarihi istinaf ve temyiz sebebi yapılmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Büyükçekmece Kolan Hastanesinin 09.05.2016 tarihli raporu ve tanık beyanlarından davacının davalının çocuğu Devran'a morluk oluşturacak şekilde şiddet uyguladığı ve bağırdığı, davacının bu nedenle evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı erkeğe atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili; Mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacının kusurunun bulunmadığını, davalının kusurlu olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili; davacının tam kusurlu olduğunun Mahkeme kararı ile sabit olduğunu, davalının boşanmayı istediğini, sadece davacının maddi taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiğini belirterek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davacının tam kusurlu olduğuna ilişkin yapılan kusur belirlemesi maddî gerçeğe uygun ve yerinde olduğu, çekişmeli boşanma davasında davalının boşanma talebini kabul etmesi boşanma kararı verilmesi için yeterli olmadığı, davacının tam kusurlu olması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası şartları gerçekleşmediğinden, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, tanıkların beyanında morluktan bahsettiğini fakat hükme esas alınan raporda çiziklerden bahsedildiğini, tanıkların davalı yanında çocuk ile bize sığındı dediğini fakat davacının müşterek konuttan ayrıldığını bu hususun çelişkili olduğunu, raporun özel hastaneden alındığını, rapor sonrası herhangi bir ceza soruşturması ve kovuşturmasının bulunmadığını, davacının 8 aylık gebe iken davalı tarafından fiziksel şiddete uygulandığını, 1 hafta sonra 18.12.2016 tarihinde kadın doğum muayenesinin bulunduğunu, muayene tarihinden 1 hafta önce davalı ve çocuk ile son görüşmesinin olduğunu, raporun 26.12.2016 tarihinde alındığını, çocuğu davalının şiddet uyguladığını düşündüğünü ileri sürerek kararın bozulmasını ve davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma ve kişisel ilişki tesisi davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın reddi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden; davalı erkek vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurulmuş; Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı kadın vekili tarafından tamamı yönünden temyiz edilmiştir.

2.Yapılan incelemede Amasya Aile Mahkemesi'nin 2021/73 Esas sayılı dosyasına kayden boşanma davası açılmış olduğu görülmüştür.

3.6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre, davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davaların birleştirilmesine karar verilir. Aynı kanunun 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır.

4.Boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkündür. Her iki boşanma davası arasında bağlantı bulunduğundan, davaların birleştirilerek görülmek suretiyle esas hakkında hüküm kurulması için, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.