"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/661 E., 2023/652 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/772 E., 2023/11 K.
Taraflar arasındaki tedbir nafakası ile karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının reddine, kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, kadının boşanma davasının kabulüne ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... kadın vekili 01.11.2021 tarihli tedbir nafakası dava dilekçesinde özetle; davalının askeri personel olduğunu ve şiddete meyilli olduğunu, kendisinin ailesi ile birlikte ...'de yaşadığını ve ev hanımı olduğu için hiçbir maddi gelirinin olmadığını, davalının aylık 10.000,00-TL civarında geliri olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 197 nci maddesi gereğince davasının kabulüne, kendisi lehine aylık 3.000,00 TL tedbir nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı - davalı kadın vekili 05.05.2022 tarihli dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kendisini tehdit ve darp ettiğini, bu sebepten psikolojisinin bozulduğunu, ailesinin de tehdit ettiğini, evden kovduğunu, ailesinin evin bastıklarını, daha önce de karşılıklı dava açtıklarını ve barıştıkları için feragat ettiklerini ancak şiddet ve tehdit olaylarının devam ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmasına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 150.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı vekili cevap ve 23.12.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin görevi nedeniyle başka şehire gittiğini, bu süre içinde izin alamadığını, tayininin çıktığı yere taşındıklarını, kadının bu yeni yerde gereksiz borca sokarak tüm eşyaları yenilediğini, ailesinin baskısı nedeniyle ailesinin yanına gittiğini, gittikten 4 gün sonra darp raporu aldığını, kendisine iftira attığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı ve 197 nci maddesi gereğince kadının davalarının reddine, kendi davasının kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına şiddet uyguladıgı ve kadını tehdit ettiği, kadının erkeği her defasında affettiği, ancak son olayda davalı erkeğin kadına yine şiddet uyguladığı buna ilişkin darp izlerini davacı tanığı Dilay'ın gördüğü, erkeğin davasına konu yaptığı fotoğrafların ise güncel fotoğraflar olduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, boşanma davasının kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı – davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğe kusur olarak yüklenilen şiddet ve hakaretin ispat edilemediğini, kusur tespitinin hatalı olduğunu, kadının davalarının kabulünün hatalı olduğunu, kadının evlilik öncesi sevgilisinin fotoğraflarını flaş bellek ile muhafaza ettiğinin mahkemenin de kabulünde olmasına karşın güven sarsıcı davranış olarak kadına kusur yüklenmemesinin hatalı olduğunu, erkeğin davasının reddinin hatalı olduğunu, hükmedilen nafaka ve miktarların, toplu yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek her üç dava yönünden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenilen şiddet ve tehdit vakıalarının gerçekleştiği, erkeğe kusur olarak yüklenilmesinin doğru olduğu; kadının evlilik öncesi erkek arkadaşı ile çekilmiş fotoğraflarını ve görüntülerini evlilik içerisinde saklanmasının eşinin güvenini sarsan bir davranış olarak kabulünün gerektiği; belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, erkeğin davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği; kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka miktarının tarafların ekonomik durumu, kusurun ağırlık derecesi, mevcut ve beklenen menfaatler ile kişilik hakları ihlali ile hakkaniyet ilkesi gözönüne alındığında yüksek olduğu; evlilik süresinin azlığı, kadının yaşı dikkate alındığında ise hakkaniyet gereğince kadın yararına bir defaya mahsus olacak şekilde toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, gerekçenin düzeltilerek, kadın yararına toptan 15.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 35.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminata; erkeğin diğer istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı- davacı erkek vekili vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının davalarının kabulünün hatalı olduğunu, kendisine kusur olarak yüklenilen tehdit vakıasına konu ceza dosyasından beraat ettiğini ve kesinleştiğini, kadının kusurlarının sabit olduğunu, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile tedbir ve yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi ile kendi davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.... kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakasının ödeme şekli ile miktarı, tazminatların miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı,kadının davasının kabulüne ve erkeğin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, tazminat ve nafaka miktarları ile toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olup olmadığı ile Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin davası hakkında gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılıp yaratılmadığı, istinaf incelenmesinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 26 ncı, 297 nci, 298 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. TC. Anayasası 36 ncı ve 141 inci maddeleri. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun'nun 26 ncı maddesi gereğince hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36 ncı maddesinin birinci fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı Kanun'da da yer verilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararında da "...Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur..." hususlarına yer verilmiştir.
3.Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.
4.Somut olayda, Bölge Adliye mahkemesince kararın gerekçesinde erkeğin eşine şiddet uygulayıp onu tehdit ederek ağır kusurlu, kadının ise eski erkek arkadaşının fotoğrafını saklayarak güven sarsıcı davranışı nedeniyle az kusurlu olduğunun bu kusur durumuna göre erkeğin davasının da kabulü gerektiğinin belirtildiği, hüküm fıkrasında ise erkeğin davası hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı gibi sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmek suretiyle de gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, hüküm ve gerekçe çelişkisi yaratılmadan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre taraf vekilerinin, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.