"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3424 E., 2023/175 K.
DAVA TARİHİ : 29.10.2019- 29.07.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/739 E., 2022/287 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının ziynet alacağı isteminin kabulüne, birleşen boşanma davasının reddine, kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davasının tefrikine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre davalı-davacı erkek vekilinin temyizine konu ziynet alacağı miktarı, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı- davacı erkek vekilinin ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı erkek vekilinin diğer yönlerden, davacı- davalı kadın vekilinin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin kadına sözlü ve psikolojik şiddet gösterdiğini, kavga edip şiddet uyguladıktan sonra kadından özür dilediğini, kadına baskı yaparak pardesü giyinmesini istediğini, bir kalıba sokmaya çalıştığını, ailesinin, arkadaşlarının ve akrabalarının yanında kadını rencide edici davrandığını, kadını başka kadınlar ile internet sitesinden aldattığını, başka kadınlarla konuştuğunu, kadına karşı sürekli olarak hakaret, küfür, tehdit, şiddet eylemlerinde bulunduğunu, kadını fiziksel özelliklerinden dolayı aşağıladığını, ekonomik şiddet uyguladığını, kadının bir kaç defa babasının evine geldiğini, bir çok defa boşanmak istemiş ise de her seferinde büyüklerin araya girdiğini, davalı tarafın özürler dileyip pişman olduğunu söyleyerek kadını ikna ettiğini, hatta bir kavga sonucu kadının ablası ve babasını arayarak "gelin kızınızı götürün, benim elimi kana bulamayın bu iş burada bitti" dediğini, ailesi almaya geldiklerinde kadına elindeki suyu fırlattığını ve hakaretlerde bulunduğunu, tehditte bulunarak kadını evden kovduğunu, telefon ve gözlüğünü elinden aldığını, erkeğin barışma çabalarının affetme olarak kabul edilmesi gerektiğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 161 inci ve 162 nci maddeleri uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynetlerin aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde şimdilik 1.000,00 TL'nin yasal faizi ile tahsiline, Çorum ili Merkez ilçesi, 3450 ada 2 parsel nolu, 21 nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan gayrimenkulün edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiyesi ile tespit edilecek katılma alacağının şimdilik 100,00 TL'sinin yasal faizi ile birlikte tahsiline, talep edilen ev eşyalarının aynen iadesine, bu mümkün olmadığı şimdilik 100,00 TL'nin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep ev dava etmiştir.
2.Davacı- davalı kadın vekili 21.05.2023 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; öncelikle aynen iade talep ettiklerini, aksi halde sadece 6 adet bilezik için ve bilirkişi hesabındaki gibi 23 er gram üzerinden yapılan hesaplamaya göre 100,00 TL ziynet bedelini 34.776,00 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli kavga çıkardığını, erkeğe kötü davrandığını, kadının öfke problemlerinin olduğunu, çocuklarına ve erkeğe karşı sık sık öfkeli davranışlarının olduğunu, evliliğin kendisine karşı yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, hakaretler ettiğini, çocukların ismini erkeğin fikrini almadan koyduğunu, çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, rencide edici sözler söylediğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak internette sohbet sitesinde tanıştığı kişilerle konuşup, onlarla gönül ilişkisi yaşadığını, bu kişilere müstehcen fotoğraf gönderdiğini iddia ederek, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, 50.0000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadının evlilik birliği içindeki tutum ve davranışları incelendiğinde; kadının erkeğe karşı cinsel güveni sarsıcı davranışlarda bulunduğu hususunun tanık beyanlarıyla sabit olduğu, ancak davalının annesi olan tanığın boşanma görüşmesi sırasında erkeğin eşine sarıldığını, ağladığını, özür dilediğini beyan ettiği görülmekle kadın tarafından yapılan eylemlerin erkekçe affedildiği veyahut hoş görüldüğü sabit olmakla erkeğin iddialarının hükümde dikkate alınmadığı, davalı erkeğin evlilik birliği içindeki tutum ve davranışları incelendiğinde; evlilik birliğini bitiren son gün kadını tehdit ettiği, üzerine yürüyüp evden kovduğu, kadının şahsi eşyalarını almasına dahi izin vermediği görülmekle evliliğin erkeğin tam kusurlu davranışlarıyla temelinden sarsıldığı, erkeğin başka kadınlarla görüştüğü hususunun kadının hamileliği zamanında gerçekleştiği(kız kardeş tanığın beyanıyla sabit) ve sonrasında evliliğin normal seyrinde devam ettiği görüldüğünden hükümde dikkate alınmadığı, yine kadının şiddet iddiasında görgüye dayalı tanık olmadığı gibi bu hususta başkaca bir delil bulunmadığından, erkeğin tanıklarınca reddedildiğinden ve tarafların birden çok kere ayrıldığı da göz önünde bulundurulduğunda barışmalarından sonraki bir dönemde yaşanıp yaşanmadığı hususunun da netleştirilemediğinden hükümde dikkate alınmadığı gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, çocukların yaşı, anne ile yaşıyor olmaları, duruşmadaki beyanları, sosyal inceleme raporu göz önüne alındığında velâyetlerin anneye verilmesinin üstün yararlarına olduğu gerekçesi ile ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına aylık 350,00'şer TL tedbir ve aylık 450,00'şer TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, davacı kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile: 6 adet bilezik için 22 ayar 23 gram x 6 =138 gram x 252 TL = toplamda 34.776,00 TL'lik ziynetin mümkün ise aynen iadesine, aynen iade mümkün değil ise 100 TL için dava tarihi itibariyle 34,676,00 TL için ıslah tarihinden itibaren işlemeye başlayacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının mal rejimine ilişkin davasının bu esastan tefriki ile başka bir esasa kaydına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuklar ve kadın yararına kabul edilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile tazminat miktarlarının düşük olduğunu beyan ederek, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile tazminat miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kadının davranışlarını hiçbir zaman affetmediğini, evlilik birliği bir süre devam etmiş olsa dahi, erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde gerçekleşen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları affettiği anlamına gelmediğini, affa dair kesin delil bulunmadığını, zira hayatın olağan akışına uygun da olmadığını,
özür dileme durumunun, fotoğraf gönderme mevzusundan daha önce olduğunu, çelişkili tanık beyanının hükme esas alındığını, birleşen davanın reddine, kadın yararına nafaka ve tazminata karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, miktarlarının fazla olduğunu, iştirak nafakası miktarının fazla olduğunu, ziynet alacağına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kabul edilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ile miktarları, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kabul edilen ziynet alacağı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile tazminat miktarları yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca kadının çalışmaya başladığını beyan ederek, asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kabul edilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ile miktarları, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kabul edilen ziynet alacağı yönünden temyiz yasa yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına yüklenen kusurlu davranışların af veya hoşgörü kapsamında kalıp kalmadığı, asıl davanın kabulünün yasal şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminat ve nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, birleşen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 199 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile kadın yararına maddî tazminat miktarı yönünden KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile maddî tazminat miktarı yönlerinden ... kadın yararına BOZULMASINA,
4.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Eda'ya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Kasım'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.