"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/144 E., 2023/326 K.
DAVA TARİHİ : 06.12.2017-21.12.2017
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 17. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/880 E., 2019/358 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların Almanya'da çalışarak birikim yaptıklarını alınan tüm malların davalı erkeğin üzerine yapıldığını, davalı erkeğin harcamaları konusunda davacı kadına bilgi vermediğini, bu nedenle hakimin mallara müdahalesi talepli dava açtığını, davalı erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı hakaret ettiği davacı kadının bu nedenle psikolojisinin bozulduğu ve kızının yanına sığındığı davalının ise ortak kazançtan kendisine bir daire alarak orada yaşamaya başladığı, davalı erkeğin tüm çocukların eşit davranmadığı tek oğlunu kayırdığı, malları oğlunun üzerine devrettiği davacı kadının bu duruma ses çıkarması halinde kadına hakaret ettiği ve şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı-davalı kadının dava dilekçesindeki iddialarını kabul etmediklerini, evlilik birliği içerisinde alınan malların bazen kadın bazen de erkek üzerine alındığını, ortak hesaptan her iki tarafından para çekme hakkının olduğunu ve tarafların tasarrufta bulunduğunu, davalı erkeğin davacı kadını fiziksel şiddet uygulamadığını, hakaret etmediğini, davalı erkeğin Kasım 2016 da torunun evine geçtiğini, bu tarihe kadar aile bütçesinin ortak tutulduğunu sonrasında ortak hesaptaki paranın yarısını davalı erkeğin aldığını, sonrasındaki gelirleri davacı kadına bıraktığını, davalı erkeğin 2-3 gün sonra evine döndüğünde evin anahtarının değiştirilmiş olduğunu, erkeğin ortak çocuklara eşit davrandığı, ortak kızların mal paylaşımı taleplerini davalı-davacının kabul etmemesi üzerine davalı-davacıyı devre dışı bırakmak için bu boşanma davasının açıldığını, 22.05.2016 tarihinde yaşanan tartışmada erkeğin geçici felç geçirdiğini, sonrasında köydeki evde istirahat ettiğini, evine döndüğünde olayların yatışmadığını, kadının, erkeği küçümser sözleri toplum içinde sürekli söylediğini, davacı-davalının ve kızlarının mal paylaşımı amacıyla yaptıkları davranışlar nedeniyle her gün tartışma çıktığını, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların fiilen üç yıldır ayrı yaşadıkları, evlilik birliğini temelinden sarsan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin eşine yönelik küçük düşürücü söz söylemesi ve fiziki şiddet uygulaması nedeni ile ağır kusurlu olduğu, davacı -karşı davalı kadının küçük düşürücü söz söylemek ve aile konutunun kapısının kilidini değiştirmek sureti ile az kusurlu olduğu, kadın tarafından açılan boşanma davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, erkek tarafından açılan boşanma davasının4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince kabulü ile, tarafların boşanmalarına, mevcut ve beklenen menfaatlerin boşanma yüzünden zedelenen, az kusurlu olan ve boşanmaya sebebiyet veren olaylar yüzünden kişilik hakları zedelenen davacı-karşı davalı kadın lehine 60.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, davacı-davalı kadının boşanma ile yoksulluğa düşmeyecek olması nedeni ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu kusur durumuna ve boşanmaya diyeceklerinin olmadığını ancak İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu manevî ve maddî tazminat miktarının artırılmasını talep ettiklerini, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle davacı-davalı kadına yoksulluk nafakası bağlanması gerektiği yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olmadığını, tanıkların görgüye dayalı beyanlarının olmadığını, tüm ve ağır kusurun davacı-davalı kadında olduğunu, maddî ve manevî tazminat miktarının fahiş olduğu gerekçeleri ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının istinaf başvurusundan sonra vefat ettiği, boşanmanın kesinleştiği belirtilerek istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı-davalı kadının istinaf aşamasında yargılama devam ederken vefat ettiğini, kadının üç mirasçısının davaya devam ettiğini, boşanma davasının konusuz kaldığını, yargılamanın sadece sağ kalan eşin kusur durumunun değerlendirmesi yönünden devam edeceğini, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususta karar verilmediğini, davalı-davacı erkeğin mirasçılık hakkının kaldırılmasının mümkün olmadığını, davalı-davacı erkeğin ağır kusurunun mevcut olmadığını, tüm ve ağır kusurun davacı-davalı kadında olduğunu, maddî ve manevî tazminat miktarının fahiş olduğu gerekçeleri ile, davacı-davalı kadının vefat etmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığının tespitine, maddî ve manevî tazminat yönünden kaldırılmasına, Mahkeme aksi kanaatte ise evlilik birliğinin sarsılmasında davalı-davacı erkeğin kusuru olmadığının tespiti ile hükmedilen maddî ve manevî tazminatın kaldırılması istemiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının ölümü ile davanın konusuz kalıp kalmadığı, kusur durumu ve kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanunun 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.