"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/404 E., 2023/423 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/857 E., 2020/719 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, erkeğin 161 inci maddesine dayalı davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin ailesinin yıllardır devam eden baskıları olduğunu, erkeğin ailesini kadından ön planda tuttuğunu, erkeğin maddî olarak birlik görevlerinden kaçındığını, düzenli bir işi olmadığını, zaman zaman fiziksel şiddet uyguladığını, en son yaşanan tartışmadan sonra da evin tapusunu ve arabanın yedek anahtarını alarak evden ayrıldığını ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili cevaba cevap ve birleşen davaya verdiği cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, iftira olduğunu, sürekli hakaret, tehdit ve iftira ettiğini, yakınlarını arayarak iftiralara devam ettiğini, erkeğin dava tarihinden sonra da mesaj yoluyla ve notlar bırakarak tehdit ettiğini, hakaret ettiğini ileri sürerek erkeğin davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, kadının ... adlı eski amirinin yardımı ile gümrük memuru olduğunu, sık sık Ankara'ya giderek kendisine yardım ettiğini söylediğini, erkeğin itiraz etmesine rağmen sen karışma dediğini, kavga ve bağrışmalarla kendinden uzaklaştırdığını, şüphelenen erkeğin kadının kullandığı araca dinleyici taktırdığını, ses kayıtları ile kadının erkeği aldattığını öğrendiğini, kadına sorunca kadının erkeğin evden gitmesini istediğini ve ses kayıtları ile kadının kendisini aldattığının açık olduğunu, ... ile cinsel birliktelik yaşandığının konuşmalarla anlaşıldığını ileri sürerek birleşen zina nedeniyle boşanma davasının kabulüne, aksi halde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 200.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanları, telefon kayıtları ve tüm deliller ve olayların akışı birlikte değerlendirildiğinde, erkeğin evin maddî ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı, evin geçimi konusunda üzerine düşen yükümlülüğü tam olarak yerine getirmediği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşi ve kardeşine "orospu diye sizi yayacağım" şeklinde sözler söylediği, kadının ise başka bir erkek ile mutad olmayan saatlerde, çok fazla sayıda ve uzun süreli olarak telefonda görüştüğünün telefon kayıtları ile tespit edildiği, bu kişi ile sık sık şehir dışı seyahatlere gittiği, görüştüğü kişiye "kocam" diye hitap ettiği, bu erkek şahsın başka kadınlar ile görüşmesi üzerine "sen bunu bana nasıl yaparsın, kendimi öldüreceğim, aşkım seni çok özledim, sevgillim senden çocuk bekliyorum" şeklinde sözler sarf ettiği, bunların sadakat yükümlülüğünün ihlali mahiyetinde davranışlar olarak değerlendirildiği, ayrıca müşterek hane ve çocuk ile yeterince ilgilenmediği, evlillik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları tam olarak yerine getirmediği, tarafların belirlenen bu kusurlu davranışları nedeniyle boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu, erkeğin ise az kusurlu olduğu, erkek zina sebebine dayalı boşanma davası açmış ise de dosya kapsamına göre kadının zina fiilini ifa ettiğinin Kanunun öngördüğü şekilde kanıtlanamadığı, ortak çocuğun yaşı, yararı, tercihi dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, kadının belirli bir işte çalıştığı, sabit gelirinin bulunduğu gerekçesiyle her iki davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkeğin zinaya dayalı davasının reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine koşullar oluşmadığından tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; boşanma ve velâyete ilişkin karara itirazlarının bulunmadığını, nafaka, maddî ve manevî tazminat yönünden Mahkeme kararını kabul etmediklerini, müvekkilinin ağır kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespitinin doğru olmadığını, ...'ın müvekkilinin amiri olması nedeniyle yapılan telefon görüşmelerinin iş görüşmeleri olduğunu, Mahkemenin ses kaydını hukuka aykırı delil olarak tespit ettiğini buna rağmen müvekkilinin görüştüğü kişiye "kocam" diye hitap etmesi, "sen bunu nasıl yaparsın kendimi öldüreceğim, seni çok özledim" şeklinde sözler sarf etmesini kusur olarak yüklemesinin doğru olmadığını, tanıkların bunları ses kaydından dinlediklerini beyan ettiğini, asgari ücret düzeyinde gelire sahip olunmasının kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağını, müvekkili lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiğini, iştirak nafakası miktarının da çok düşük olduğunu, kusurlu olan tarafın erkek olduğunu, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini, erkek lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kusur tespiti, iştirak nafakası miktarı, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası hükmedilmesine yer olmadığı kararı ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, erkek lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme kararının eksik inceleme ile verildiğini, ses kaydının müşterek olarak kullanılan arabadan alınan ses kaydı olduğunu, hukuka aykırı delil olmadığını, kadının ses kaydının içeriğini yalanlamadığını, ses kaydı, telefon kayıtları ve dinlenen tanık beyanları ile kadının zina eyleminin ispatlandığını, velâyet hakkının müvekkiline verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın ortadan kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı davasının ise tüm talepleri birlikte kabulüne karar verilmesi talebi ile kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, zina nedeniyle boşanma taleplerinin reddi, velâyet, iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarları, tedbir nafakası talebinin reddine, yoksulluk nafakası talebi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zina sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için kadının, başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gerektiği, erkek tarafından sunulan ses kaydının hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu, erkeğin zina eylemi kanıtlayamadığından, zina sebebiyle boşanma talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, erkeğin evin geçimi konusunda üzerine düşen yükümlülüğü tam olarak yerine getirmediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, "orospu diye sizi yayacağım" şeklinde sözler söylediği, tehdit ettiği, kadının ise, amiri ... isimli şahısla mutad olmayan saatlerde çok fazla sayıda ve uzun süreli telefon görüşmelerinin olduğu, amirinin kendisine ihtiyacının olduğunu, imza atması gerektiğini söyleyerek sık sık şehir dışına giderek kaldığı, böylelikle sadakat yükümlülüğü bakımından güven sarsıcı davranışta bulunduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının az kusurlu, erkeğin ağır kusurlu olduğu, tarafların çalıştığı, sabit gelirlerinin bulunduğu, taraflar lehine tedbir nafakasına karar verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, tarafların ortak çocuğu 2004 doğumlu ...'in annesinin yanında kalması nedeniyle alıştığı ortam ve uzman raporu ve küçüğün anne ile kalmak istediğine ilişkin beyanı değerlendirildiğinde çocuğun üstün yararı gereği velâyetinin anneye verilmesi usul ve kanuna uygun olduğu gibi, ortak çocuk istinaf inceleme tarihinde ergin olduğundan ergin olduğu tarih itibariyle velâyet hakkı kendiliğinden kalkacağı, kadının çalışması, sabit gelirinin olması nedeniyle kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmemesinin doğru olduğu, birleşen davanın kabulü kararı istinaf konusu yapılmadığından karar boşanma hükmü yönünden kesinleştiği, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesi yerinde ise de tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyet gereğince az olduğu, ayrıca koşulları oluşmasına rağmen kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, erkeğin yoksulluk nafakası talebinde bulunmasına rağmen Mahkemece bu yönde olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle erkeğin istinaf başvurusunun yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmaması yönünden; kadının istinaf başvurusunun ise kusur belirlemesi, ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk için tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihinden geçerli olmak üzere boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleştiği tarihten geçerli olmak ve ergin olduğu 20.02.2022 tarihine kadar devam etmek üzere aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ağır kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; reddedilen zina hukuki sebebine dayalı davası ile birlikte kendi davasının tümden, kusur belirlemesi, ortak çocuğun velâyeti, reddedilen tazminat talebi, kadının kabul edilen davası, kadın için hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin ve derecesinin yerinde olup olmadığı, tarafların davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, zina eyleminin ispatlanıp ispatlanmadığı, ses kaydının hukuka uygun delil kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, nafakalar ve tazminatlar ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2.Karşılıklı açılan boşanma davalarında İlk Derece Mahkemesi, kadının ağır, erkeğin az kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir. Verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise erkeğin evin geçimi konusunda üzerine düşen yükümlülüğü tam olarak yerine getirmediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, "orospu diye sizi yayacağım" şeklinde sözler söylediği, tehdit ettiği, kadının ise, amiri ile mutad olmayan saatlerde çok fazla sayıda ve uzun süreli telefon görüşmelerinin olduğu, amirinin kendisine ihtiyacının olduğunu, imza atması gerektiğini söyleyerek sık sık şehir dışına giderek kaldığı, böylelikle sadakat yükümlülüğü bakımından güven sarsıcı davranışta bulunduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının az kusurlu, erkeğin ağır kusurlu olduğuna karar verilmiş, karara karşı erkek vekilince temyiz talebinde bulunmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Hal böyle iken hatalı değerlendirme yapılarak erkeğin ağır kusurlu olduğuna karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşmamıştır. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesine hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıdaki (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönlerinden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.