"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/472 E., 2023/75 K.
DAVA TARİHİ : 05.01.2021
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1157 E., 2021/1470 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirtilmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacının evlenmeden önce bir cinsel ilişki yaşadığını ve bunu eşine yine evlenmeden önce anlattığını, davalının bu hususu bilerek evlendiğini, tarafların ... adında 23.09.2017 doğumlu bir tane ortak çocuklarının bulunduğunu, tarafların yaklaşık bir yıldır ayrı yaşadıklarını, davacının babasının evinde anne, babası ve oğluyla birlikte yaşadığını, davalının düğünden sonra davacıya ait düğünde takılan altınları ev alma bahanesiyle alıp harcadığını, bu süreçte davacıyı sürekli yeni aldığım eve taşınacağız diyerek oyaladığını ve kandırdığını, davacının doğum yapmasına yakın yeni bir eve taşındıklarını ve bu evin kendilerine ait olduğunu söylediğini, davacı henüz lohusayken bir takım adamların silah ile eve gelip davalının kendilerini dolandırdığını söyleyerek olay çıkardıklarını, bu olayların akabinde komşularının da eşi tarafından dolandırıldığını davacıya beyan ettiklerini ve bu olaylar neticesinde davacının kendi evi sandığı evin aslında başkasına ait olduğunu ve davalının ev sahibini de dolandırdığını, kirayı ödemediğini öğrendiğini, tarafların başka bir eve taşınırken davalının bu sefer de evin yatak odası hariç her türlü mobilyasını, beyaz eşyaları sattığını aralarında çıkan tartışma neticesinde eve yeni eşyalar aldıklarını ancak 2-3 ay sonra evin eşyaları yine tümden satıldığını ve yine kira ödenmediği için evden çıkarıldıklarını, bunun yanı sıra ortak çocuk doğduğunda davacının babası tarafından hediye edilen cep telefonunun, bebeğe gelen künye, çeyrek altın, gram altın ve 1500 tl civarındaki paranın da davalı tarafından yatırım yapacağım denilerek alınıp harcandığını, davacının ne zaman paraların nereye gittiğini eşinin ne işler yaptığını sormaya kalksa da davalının davacının önceki ilişkisini bahane ederek kavga çıkardığını ve bu ilişkiyi davacının ailesine anlatmakla tehdit ettiğini, bu süregelen psikolojik şiddetin bir gün fiziksel şiddete de dönüştüğünü ve davacıya tekme, tokat atılmak suretiyle davalı tarafından şiddet gördüğünü, ayrıca davalının sürekli kıskançlık krizlerine girerek davacıya, ailesinin yanına giderken bile sorun çıkardığını telefona bakmasına, istediğini giymesine aşırı derecede müdahalede bulunduğunu, davacıya son olarak taşındığı evde davalının anne babasıyla kapı komşusu olduklarını, bu süreçte davalının uzman asker olmak için sınava girdiğini sınavı kazandığı ve şehir dışına gideceğini söyleyerek evden ayrıldığını, 1 hafta sonra kolu kırıldığı için izinde olduğunu söyleyerek geldiğini davacının yaşanan durumlardan şüphelenip Diyarbakırdaki askerlik şubesine giderek sorgu yaptırdığını ve eşinin asker olmadığını öğrendiğini davacının durumu öğrenmeden önce eşinin Sivas'a 3 aylık eğitime gidecek diye eşyalarını hazırladığını ve bu süreçte çocuğu ile birlikte babasının evinde kalacağını, abisinin bu sebepleri davacıya almaya geldiği gün davacının gerçekleri öğrendiğini ve ayrılacağını söylemesi üzerine evde büyük bir tartışma çıkardığını, davalının, davacıya benden ayrılacaksın da önceki sevgilinle mi evleneceksin, çocuğuma o mu babalık edecek amacın bu mu diyerek hakaret ettiğini, davacının abisinin çıkan tartışmaya şahit olduğunu kardeşinin isteğiyle, kardeşi ile yeğenini alarak oradan ayrılmak istediğini, bunun üzerine davalının henüz iki yaşında olan çocuklarını alıp 6. Katta olan evlerinin balkonuna koştuğunu ve çocuğu aşağı atmakla tehdit ettiğini, bir süre sonra davalının annesinin çocuğu ve oğlunu ikna ederek kendi evlerine götürdüğünü kapıyı da kitlediğini, giderse çocuğu götüremeyeceği söylenen davacıya psikolojik şiddete maruz bırakıldığını, 2019 yılının kasım ayında gerçekleşen bu olayda davacının babasının kızını ve torununu alarak evden ayrıldığını, davacının bu olay sonrası çocuğunun tehlikeye atılmasını ve yalanları affedemeyerek temelli babasının evine taşındığını, bu ve dilekçe de yazılı bulunan diğer nedenlerle davacının adli yardımdan yararlanılmasına, davacının evlilik birliğini devam ettirme yönünden herhangi bir ihtimalin kalmaması ve evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesini, ortak çocuk için dava devam ettiği sürece her ay 750,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesinin ardından ise iştirak nafakası olarak devam etmesini, davacı için dava devam ettiği sürece her ay 750,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesinin ardından ise yoksulluk nafakası olarak devam etmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesi vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Davacı kadın davalı erkeğin ev sahibini ve komşuları dolandırdığını, kirayı ödemediğini, ev eşyalarını sattığını, paraları nereye harcandığı sorulduğunda davacının eski ilişkisini ailesine anlatmakla tehdit ettiğini, şiddet uyguladığını, kıskançlık krizine girerek telefon kullanmasına ve giyimine müdahale ettiğini, hakaret ettiğini, çocukları balkondan aşağı atmakla tehdit ettiğini, yalan söylediğini iddia etmiştir. Dosya kapsamındaki davacının iddiaları ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde tarafların son olarak ayrı eve çıktıkları tarihten önceki yaşanan ev sahibini ve komşuları dolandırma ve eve silahlı adamların gelmesine sebebiyet verme eylemine ilişkin hadiseler davacı kadın tarafından affedildiğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenmemiştir. Ancak tanık anlatımlarından tarafların ayrı eve çıkmalarından sonra da davalı kocanın evin geçimine katkı sağlamadığı, kıskançlık yaptığı, davacının telefonla görüşmesine izin vermediği, çok fazla yalan söylediği, çocukları balkondan atmakla tehdit ettiğini anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin bu eylemleri boşanma konusu davranışlardır. Davalıya yüklenen diğer kusurlar ise ispat edilememiştir. Evlilik birliğinin sarsılmasında davacı kadına yüklenecek bir kusurun varlığı davalı tarafından ispat edilememiştir. Evlilik birliğinin sarsılmasında davalı koca tam kusurlu olup, davalı erkeğin ispat olunan bu eylemleri sebebiyle evlilik birliğinin sarsıldığı ve davacı kadın yönünden çekilmez hal aldığı..." gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadının birliğin sarsılmasında kusurunun bulunmadığı ne var ki bebek bakıcılığı yaptığı, aylık 1.600,00 TL gelirinin bulunduğu ve kira ödemediği, davalının ise asgari ücret ile çalıştığı dikkate alınarak yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kabul edilen dava ve ferilerin tamamı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalı erkeğin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacı ile halen görüştüğünü, davacının kendisini affettiğini, deprem nedeniyle çalıştığı iş yerinin kapandığını, kusurunun bulunmadığını, iddiaların ispat edilemediğini beyanla kararın tamamı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında yapılan kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, velayet, tedbir ve iştirak nafakası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 335 inci vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.