"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1635 E., 2023/423 K.
KARAR : Başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/162 E., 2022/369 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı davacı kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının müvekkiline sözel, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, hakaret ettiğini, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığını, kadının ailesinin sürekli ortak hanede zaman geçirdiğini, kadının aşırı lüks tutkusu olduğunu, sürekli maddî talep ve istekleri olduğunu, müvekkilinin ilk evliliğinden olma çocuğuna kötü davrandığını, müvekkilinin ailesine saygı göstermediğini, eve gelmelerini istemediğini, kadının düğünlere dahi katılmadığını, kadının annesinin müvekkilini tehdit ettiğini, kadının müvekkiline bıçakla saldırdığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava istemiştir.
2.Davacı davalı erkek birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava istemiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, tarafların evliliğinde başında sorun bulunmadığını, evliliğin ikinci ayında hamile olduğunu, erkekle paylaştığı andan itibaren erkeğin tavırlarının değiştiğini, müvekkilinin gittikçe dozu artan fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, sürekli müvekkiline mal rejimine ilişkin evlilik sözleşmesi imzalatmaya çalıştığını, 6 aylık hamileyken hatta doğuma 15 gün kala dahi evlilik sözleşmesi imzalaması ya da anlaşmalı boşanma yapması, aksi halde müvekkili ve kızını beş parasız sokakta bırakacağını söyleyerek tehdit ettiğini, sürekli psikolojik baskı uyguladığını, çocuk doğduktan sonra müvekkili ile uyumadığını, ilgisiz olduğunu, aşırı öfke, aşağılanma, haber vermeden evi terk etme, arayıp sormama ve günlerce eve gelmeme şeklinde davranışları olduğunu, müvekkilinin aile fertlerinin eve gelmesine yasak koyduğunu, ortak çocuğa ilgi ve şefkat göstermediğini, erkeğin ailesinin de aynı tavrı sergilediğini, ortak çocuk ...'yı oğlu ... için rakip ve tehdit olarak görme davranışı sergilediğini, müvekkiline tehditlerde bulunduğunu, evlilik birliği sırasında alınan gayri menkulü mal kaçırmak için muhasebecisine devrettiğini, bir arada yaşarken bazen 10 gün, bazen 1 ay eve gelememesi nedeniyle müvekkilinin çocuğa ait çeyrek altınları bozdurup ailesinden de destek alarak geçimini sağlamak zorunda kaldığını, bir tartışma sırasında müvekkilinin gırtlağını sıktığını, yine bir gün araçta giderken çıkan tartışmada otobanda oldukları halde müvekkilini ve kızını bırakıp gittiğini, bir tartışmada gözüne yumruk attığını, en son çocuğun yanında kadına fiziksel şiddet uyguladığını, bıçakla saldırıp kadını bacağından yaraladığını, sonrasında da uzaklaştırma kararı çıktığını, uzaklaştırma kararının bitmesine kısa bir süre kala kira kontratını feshettiğini, kira ve aidatı ödemeyeceğine dair ihtarname gönderdiğini, elektrik, su, doğalgaz ve internet aboneliklerini iptal ettirdiğini, 9 Ocak 2017 tarihinde, erkeğin ortak çocuk ... baba ile ilgilenmeye çalıştığı halde çocukla ilgilenmek yerine telefonla oynadığını, müvekkil sorduğunda kuzeni ile mesajlaştığını söylediğini, kadının " sevmediğini söylediğin görüşmekten dahi kaçındığın ve senden 500,00 TL borç istemesine rağmen vermediğin kuzenin" diye sorduğunda erkeğin bağırarak tepki verdiğini, bunun üzerine kadının çocuğun önünde tartışma büyümesin diye mutfağa gittiğini, erkeğin mutfağa gelerek kadının saçını çekip hırpalamaya başladığını, mutfaktaki eşyaları kırıp döktüğünü, tokat attığını, tezgah üzerindeki bıçağı alıp kadının üzerine yürüdüğünü, kadın eliyle tutmaya çalışırken yere düştüğünü ve davalı erkeğin elindeki bıçakla ayağından yaralandığını, bu arada erkeğin boşluğundan istifade eden kadının çocuğu alarak kendisini yatak odasına kilitlediğini ve arkasından ailesini aradığını, muhtemelen bu durumdan korkan erkeğin de polisi aradığını, olayın emniyete intikal ettiğini, erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin sürdürülemez hale geldiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddsinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, kadın için aylık 30.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının eşine karşı "boynuzlanacak adamsın.." gibi sözlerle hakaret ve aşağılamalarda bulunduğu, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğu ...'a evlendikten sonra kötü davrandığı, kök aile büyüklerine karşı saygıyla bağdaşmayan tavır ve davranışlarda bulunduğu, annesi ve kızkardeşi ile birlikte taraflar evlendikten sonra ortak konuta, aile konutunun bağımsızlığını ortadan kaldıracak şekilde çok sık ve uzun süre kaldıkları, tarafların birbirlerine karşı karşılıklı olarak fiziksel şiddet uyguladığı, buna karşılık erkeğin, kadına karşı aile konutunun elektrik, su, doğalgaz ve internet abonmanlığını iptal ettirerek zor durumda bıraktığı, bu hali ile ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenemeyecek düzeyde taraflar arasındaki evlilik birliği temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha fazla kusurlu olduğu, ortak çocuk ... 'ün velâyetinin, çocuğun yaşı, hep sürekli anne yanında kalmış olması ve uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme sonucundaki rapor içeriği birlikte değerlendirildiğinde anneye verildiği, tarafların belirlenen sosyal ve ekonomik durumları çocuğun yaşı ve ihtiyacı bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, kadın daha fazla kusurlu olduğundan yoksulluk nafakası talebinin reddedildiği, erkeğin mevcut ve beklenen menfaatleri zedelendiği, kadının eylemlerinin erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkeleri gözetilerek erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın 2. ve 4. pazar günleri saat 10.00-19.00 arasında, babalar günü 10.00-19.00 saatleri arasında, dini bayramların ikinci günleri 10.00-19.00 saatleri arasında, çocuğun doğum günü olan 18 Eylül günlerinde 16.00-19.00 saatleri arasında, her yıl 1-7 Ağustos tarihleri arasında 1 Ağustos günü saat 10.00 dan 7 Ağustos günü saat 18.00 e kadar ve yarıyıl tatilinin ilk cuma günü saat 17.00 den takip eden perşembe günü saat 18.00 e kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve 5.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulması, nafakaların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurlu davranışların sabit olduğu, ayrıca erkeğin, kadının ailesinin eve gelmesine yasak koyduğu, kadına kusur olarak yüklenen "erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğu ...'a evlendikten sonra kötü davranması, erkeğin kök aile büyüklerine karşı saygıyla bağdaşmayan tavır ve davranışlarda bulunması" eylemleri somut, görgüye dayalı delilerle ispatlanamadığı, ancak diğer kusurlu eylemlerinin sabit olduğu, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu, kadının asıl davada cevap dilekçesinde ve layihalar teatisi aşamasında yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığı, birleşen davada dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde de tedbir nafakası talep ettiği, açıkça yoksulluk nafakası talep etmediği, 16.10.2018 tarihli birleşen dosya yönünden yapılan ön inceleme duruşmasında yoksulluk nafakası talep ettiği, erkeğin bu talebe yönelik açık muvafakati ve kadının da ıslah talebi olmadığı, bu haliyle kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu dikkate alındığında erkeğin tazminat taleplerinin reddi gerektiği gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, gerekçenin değiştirilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, çocuk için hükmedilen iştirak nafakası, reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar için maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.