Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5020 E. 2024/1779 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumu, boşanma ile birlikte hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile maddi ve manevi tazminat miktarlarının yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları ve davacı kadına atfedilebilir bir kusurun ispatlanamaması, davacı kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/427 E., 2023/519 K.

DAVA TARİHİ : 03.10.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1273 E., 2021/1458 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve fer'îleri davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde davalı ve müşterek çocuklarına ait düzenli ve yüksek gelirli bir reklam şirketi olduğunu ve gelirleri ile sayısız ev ve mülk edindiklerini, davalının davacıyı Sultan K. adında bir kadınla yedi yıldır aldattığını, davalının müşterek evi terk ederek Sultan K. ile birlikte yaşadığını ve bu birlikteliklerin çocuklarının olduğunu, davacının yaşadığı problemler nedeniyle iki kez ameliyat geçirdiğini, davalının birlikte olduğu Sultan K. adına İstanbul'da ev aldığını ve içini eşyalar ile döşediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, aylık 6000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesini, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakasına dönüştürülmesini, 200.000,00 TL maddî tazminat ile 200.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde davalının evlilik birliği içerisinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacı kadının davalıya karşı ilgisiz ve sevgisiz olduğunu, davacı kadının oturmakta olduğu evin giderlerinin davalı tarafından karşılandığını yine davacının davalıya ait kredi kartını dilediği gibi kullandığını, davalının ortak çocuklardan başka çocuğu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davacı kadına atfı kabil bir kusurun ise tespit edilemediği, gerçekleşen bu duruma göre tarafların evlilik birliğinin, davalı erkeğin tam kusuru nedeniyle temelinden sarsıldığı, tarafları bu aşamadan sonra bir arada yaşamaya zorlamanın artık kanunen de mümkün görülmemesine ,boşanmaya neden olan olaylarda kusuru bulunmayan davacı kadının, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmiş bulunduğu ve boşanmaya neden olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının ev hanımı olup gelirinin bulunmaması nazara alınarak yararına TMK'nun 169. maddesi uyarınca dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasına ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerekçesi tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.500,00 TL yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 150.000,00 TL maddî tazminat ile 150.000 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili delillerin eksik ve yanlış değerlendirildiğini, tarafların halen bir arada yaşadıklarını, affın söz konusu olduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacının müşterek konutu dava açıldıktan sonra terk ettiğini, ancak ara ara ortak konuta geldiğini, kadının adına kayıtlı 2 daire ve 1 arsanın olduğunu, evlerin birinde oturduğunu, diğerinin kirada olduğunu, yine davalının ait üç kredi kartını da kullandığını, tüm giderlerin otomatik ödeme talimatı ile ödendiğini, bu nedenlerle yapılan ödemelerin tedbir nafakasından mahsup edilmesi ve yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde fahiş miktardaki nafaka ve tazminatların indirilmesini, davalının çok fazla borcu olduğunu belirterek, boşanma, kusur belirlemesi, maddî tazminat, manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve tedbir nafakası ile miktarları bakımından kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların son celse toplanacak delillerinin kalmadığı yönünde beyanda bulundukları, İlk Derece Mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışının süreklilik arz ettiği, tarafların bir arada yaşamadıkları gibi affın da söz konusu olmadığı, davacı kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemler kendiliğinden alınacağından tedbir nafakasının mahiyeti ve tarafların mali ve sosyal durumları da dikkate alındığında kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakanın miktarının uygun olduğu, kadının çalışmadığı, adına kayıtlı bir evde ikamet ettiği, diğer evin kirası kadını yoksulluktan kurtaracak meblağda olmadığı gibi kira ücretinin ortak çocuk tarafından alındığı, yine davacı kadın adına kayıtlı tarlanın hisseli ve boş arazi olduğu, davacının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kaldı ki davalının mali ve sosyal durumu da dikkate alındığında davacı lehine koşulları oluştuğundan kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının da uygun olduğu, boşanma sebebiyle mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olduğu gibi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evlilik süresi ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının da isabetli olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; delillerin eksik ve yanlış değerlendirildiğini, affın söz konusu olduğunu, istinaf kararının gerekçesiz olduğunu, sosyal ekonomik durum araştırmalarının yanlış yapıldığını ve yanlış değerlendirildiğini, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, kadının adına kayıtlı 2 daire ve 1 arsanın olduğunu, evlerin birinde oturduğunu, diğerinin kirada olduğunu, istinafın kira gelirinin ortak çocuk tarafından alındığı tespitinin dayanaksız olduğunu, kadının davalının ait üç kredi kartını da kullandığını, tüm giderlerin otomatik ödeme talimatı ile ödendiğini, bu nedenlerle yapılan ödemelerin tedbir nafakasından mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, kararın boşanma, kusur belirlemesi, maddî tazminat manevî tazminat, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve miktarı yönünden mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî tazminat, manevî tazminat ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.