Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5071 E. 2024/1837 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldıysa kusurun kimde olduğu ve davalı kadın yararına nafaka hakkı doğup doğmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadına kusur olarak yüklenen eylemlerin kanıtlanamadığı ve boşanmaya sebep olacak derecede kusurunun bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin boşanma kararını kaldıran ve erkeğin boşanma davasını reddeden istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/10 E., 2023/887 K.

DAVA TARİHİ : 03.12.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/827 E., 2021/350 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı ile 2011 tarihinde evlendiklerini, müşterek üç çocuklarının bulunduğunu, görücü usulü evlendiklerini, evliliklerin en başından itibaren taraflar arasında belli başlı sorunlar meydana geldiğni, ancak müvekkil evlilik birliğinin sarsılmaması ve ortak çocukların psikolojisinin bozulmaması için problemleri görmezden geldiğini, davalının hayatı adeta çekilmez hale getirdiğini, davalı eşin ortada hiç bir şey yokken kıskanç tavırlarının müvekkili son derece etkilediğini, davlı eşin çeşitli hurafeler ve söylentilere aldanıp evin her köşesine muskalarla doldurduğunu, davalı eş arasında karı koca ilişkisinin iki üç senedir tamamen sona erdiğini, evlilik birliğinin fiilen son bulduğunu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; 2011 tarihinde evlendiklerini, nikahlarını yaptıklarında üç aylık hamile olduğunu, bu sebeple davacının düğün günü yüzünü gördüğünün yalan olduğunu, kısa bir süre içinde üç tane çocukları olduğunu, davacı eşin sürekli olarak gecenin bir yarısı geldiğini, ne ailesiyle ne de çocuklarıyla ilgilendiğini, kendisini darp ettiğini, davacının kendisi muska yaptırdığı halde sanki kendisinin yaptırdığı gibi beyanda bulunduğunu, iki üç kez şiddet uyguladığını, 2017 yılında yaşanan olayların bardağı taşıran son damlası olduğunu, çocukların gözü önünde şiddet uyguladığını, darp raporu aldığını, davacının yalan beyanlarla davasını açtığını, boşanma davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller ve tanık beyanından davalının kıskanç olduğu, davacı için muskalar yaptırdığı anlaşılmakla, davalının bu kusurlu eylemleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından tarafların boşanmalarına, ortak çocukların yaşı da dikkate alınarak velâyetlerinin davalı anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişkini kurulmasına, çocuklar için dava tarihi itibaren aylık ayrı ayrı 200,00'er TL tedbir nafakalarının davacıdan alınarak davalı anneye verilmesine, nafakanın karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, davalı için dava tarihi itibaren aylık 350,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalı kadına verilmesine, davalı tarafça yoksulluk nafakası talep edilmiş ise de bu aşamada yoksulluk nafakası talep edilemeyeceğinden yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı tarafça maddî ve manevî tazminat talep edilmiş ise de davacı vekilinin iddia ve savunmaların muvafakat etmedikleri beyanı ve talep edildiği yargılama aşaması nedeniyle maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kabul edilen boşanma davasına, kusur belirlemesine, kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerine, iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Mahkemece kadına kusur olarak izafe edilen; kıskançlık eylemine ilişkin tanık ifadelerinin kabule elverişli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan soyut nitelikte ve inandırıcı olmaktan uzak kendi kanaatlerini belirten izahlardan ibaret olup söz konusu eylemin kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine davalı kadına mahkemece kusur olarak izafe edilen davacı erkek için muskalar yaptırdığı eylemine ilişkin tanık ifadelerinin ise davacı erkekten duyuma dayalı olarak aktarıldığı, görgüye dayanmadığı, dolayısıyla bu ifadelere itibar edilerek anılan eylemin kadına kusur olarak yüklenmesi mümkün bulunmadığı, davalı kadının evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kusuru kanıtlanamamıştır. O halde; davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalı kadın vekilinin; erkeğin kabul edilen boşanma davasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmek suretiyle hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) nci alt bendi uyarınca düzeltilmesine, davacı erkeğin davasının reddine, ortak çocuklarını aylık 200,00'er TL tedbir nafakasının dava tarihi olan 11.10.2019 tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar devamına, kararın kesinleşmesi tarihinde nafakanın sona ermesine, davalı kadın yararına İlk Derece Mahkemesince hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının dava tarihi olan 11.10.2019 tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar devamına, kararın kesinleşmesi tarihinde nafakanın sona ermesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur ve istinaf mahkemesinin kararının bozulması yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe ve kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına nafaka hakkı kazanıp kazanmayacağı, boşanma davasının reddinin yasal şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.