"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/348 E., 2022/1315 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen nafaka alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İzmir Bölge Adliye Mahkemesi kararının davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararınıın bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Üsküdar 3. Aile Mahkemesinin 2008/238 E- 2008/273 Karar sayılı dosyası ile anlaşmalı boşandıklarını, boşanma davasında konu protokolde davacıya verilmesi gereken aylık 2.500,00 TL nafakanın her yıl olmak üzere %15 artırılacağını öngürüldüğünü, davalının bugüne kadar nafakayı artışsız aylık 2.500,00 TL'den yatırdığını bu nedenle davacının zararı olduğunu, yaklaşık 255.000,00 TL nafaka alacağı kaldığını belirterek ıslah ile 240.043,79 TL alacağının boşanma protokolündeki nafaka artış zamlarından itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın alacak davası olması nedeni ile genel yetkili mahkemede görülmesi gerektiğini, davacı tarafından daha önce de aynı taleple dava açıldığını ancak takipsizlik nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, dava dayanağı protokol hükmünün geçersiz olduğuu alacak hakkı doğurmadığını, dosyaya sunulan protokol hükümleri mahkemece ayrıca onaylanmadıkça hüküm ifade etmediğini, hükmün tavzihinin talep edilmesi gerektiğini, davacının ayrıca icra takibi yaptığını ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, takibin iptaline karar verildiğini, bununla birlikte 2012 yılında erkek tarafından nafakanın azaltılması talepli dava açıldığını ve nafakanın 500,00TL 'ye indirilmesine karar verildiğini, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, davacının bakmakla yükümlü kimse olmadığını ve emekli maaşı aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2017 tarihli ve 2016/1193 Esas, 2017/404 Karar sayılı kararıyla; ".. Açılan davanın nafakanın arttırım davası olmayıp geçmişe yönelik aylık 2500 TL'ye her yıl %15 arttırım yapılarak tahsili isteminden ibaret olup davacı tarafın kesinleşen ve kararın eki sayılan protokole dayalı bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığı..." gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili davanın reddi yönünden, davalı vekili ise kesin hüküm bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 29.11.2017 tarihli ve 2017/3477 Esas, 2017/2304 Karar sayılı kararı ile davacının eldeki davayı açmadan önce fakat takibin iptali kararından sonra ilamı veren Mahkemeden 24.05.2016 tarihinde protokolde yer alan nafakanın %15 oranındaki artışa ilişkin bölümün hükümde açıkça yazılmamış olması nedeni ile hükmün icrasında tereddüt yaşandığı gerekçesi ile nafakanın her yıl %15 oranında arttırım yapılacağının tereddüte yer vermeyecek şekilde düzeltilmesi amacıyla tavzih talebinde bulunduğunun görülmesi üzerine Mahkemeye yazılan müzekkereye verilen cevapta; dosyanın başka bir dosya ile birlikte Yargıtay'da olması nedeni ile davacının tavzih istemi hakkında henüz bir karar verilmediği, tavzih talebinin sonucu beklenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma dosyasında tarafların 16.05.2008 tarihli duruşmadaki beyanlarında nafakaya artış yapılacağına dair herhangi bir beyan ve kabullerinin bulunmadığı, mahkemenin ilamında da nafaka artışına ilişkin verilen bir karar olmadığı, davacının tavzih talebinin reddedildiği, ret kararına karşı kanun yoluna başvurulmadığı, nafakanın her yıl %15 artış ile ödeneceğine dair kısmın Mahkemece onaylanmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/1146 Esas, 2021/1637 Karar sayılı kararıyla; "...her ne kadar taraflarca düzenlenen 16.05.2008 tarihli protokolde davacı kadına ödenmesi kararlaştırılan aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasının her yıl % 15 oranında arttırılacağına ilişkin hüküm bulunmakta ise de; nafakanın artışına ilişkin anlaşmanın duruşmada davacı ve davalı tarafından geçerli olduğuna ilişkin bir beyanda bulunulmadığı, Mahkemece verilen hükümde nafaka miktarı yazılı ise de; nafakanın artışına ilişkin bir karar verilmediği, protokolün de tarafların duruşmadaki beyanlarına göre onandığı, kararın bu hali ile kesinleştiği, TMK'nın 184/5. maddesi hükmü gereği Mahkemece protokolün onaylanmayan bölümlerinin hukuki sonuç doğurmayacağı göz önüne alındığında, Mahkemece aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği..." gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili protokolün taraflarca kararlaştırıldığı gibi aynen ifası önünde yasal bir engel bulunmadığı, bu nedenle davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 185 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre reddinin yasaya aykırı olduğu yönünde temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 24.01.2022 tarihli kararı ile protokolde nafakanın her yıl %15 oranında arttırılmasına kararlaştırıldığı, boşanma davasındaki duruşmada tarafların protokolün onaylanması yönünde talepte bulundukları ve hükümde de protokolün onaylanmasına karar verildiği, yoksulluk nafakasının ileriki yıllarda bu orana göre arttırılmasına, değiştirilmesine ve kaldırılmasına yönelik bir Mahkeme kararının bulunmadığı ve protokolün bu yönü ile geçerliliğini koruduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; boşanma kararında her ne kadar hüküm kısmında nafakanın %15 oranında artırılması hususu sehven unutulsa da protokolün aynen onaylandığı ve hüküm eki sayıldığı, buna göre nafakanın her yıl %15 oranında arttırılması gerektiği, buna ilişkin alınan bilirkişi raporunda yasal faizi ile birlikte 240.043,79TL eksik ödemenin hesaplandığı, rapor doğrultusunda ıslah dilekçesi sunulduğu gerekçeleri ile davanın kabulü ile 240.043,79TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının boşanma kararına ilişkin tavzih isteminin reddedildiğini ve itiraz edilmeyerek kesinleştiğini, ihtiyati haciz yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının uygulanmadığını, davalının malvarlığı üzerinde hala ihtiyati haczin mevcut olduğunu, boşanma ilamının 30.07.2008 yılında kesinleştiğini, ıslah dilekçesinin ise 18.04.2022 tarihinde verildiğini, nafaka alacakları için belirlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu buna ilişkin zamanaşımı itirazının reddedildiğini belirterek davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu nafaka alacağına ilişkin kesinleşen kararların bağlayıcı olup olmayacağı, nafaka alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, İlk Derece Mahkemesince uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 2 nci ve 4 üncü ve 6 ncı maddeleri 184 üncü maddesinin beşinci fıkrası, 365 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.