Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5206 E. 2024/2472 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı bankanın, davacının rızası olmadan aile konutu üzerine ipotek tesis ettirip ettirmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Aile konutu üzerine ipotek tesisinde davacının rızasının bulunmadığı ve davalı bankanın tapuda aile konutu şerhi bulunmamasına rağmen taşınmazın aile konutu olduğunu bilmesi veya araştırması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1573 E., 2022/2100 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/176 E., 2022/456 K.

Taraflar arasındaki aile konutu nedeniyle ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; 05.06.2014 tarihinde ... adresindeki taşınmazı davalı ... adına satın aldıklarını, bu taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davalılardan ... Eğitim Hizmetleri Gıda San ve Tic Ltd Şirketinin davalı ...'nin kardeşi ...'ın sahibi ve şirket yetkilisi olduğu kreşe ait şirket olduğunu, davalı ...'nin ... şirketinin diğer davalı ...'tan kullandığı kredi için habersiz olarak aile konutu olarak kullandıkları taşınmazı ipotek ettirdiğini, evde eşyaları karıştırırken ev üzerine 26.01.2015 tarihinde 350.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini tesadüfen öğrendiğini, davalı bankanın taşınmazın aile konutu olup olmadığını araştırıp diğer eşin açık rızasını alması gerekirken basiretli bir tacir gibi hareket etmeden ve açık rızasını almadan ipotek tesis ettirdiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı banka vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının ipoteği sonradan öğrendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, taşınmaza banka lehine ipotek tesis edilmesine davacının muvafakat ettiğini, ipotek tesisinin üzerinden üç yılı aşan bir süre geçmesine rağmen ipoteğin kaldırılması ile ilgili hiçbir talep ve itirazda bulunmadığını, tamamen kötü niyetli ve dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın alındığı tarihten itibaren aile konutu olarak kullanıldığı, davalı banka lehine 26.01.2015 tarihinde 350.000,00 TL bedelle ipotek verildiği, davalı bankanın bu taşınmazın aile konutu olduğunu, en azından yaptığı ekspertiz sebebi ile bildiği ve bilmesi gerektiği, davalı banka tarafından delil olarak dayanılan ve davacı eşin rızasını içerdiği bildirilen tarihsiz muvafakatname başlıklı yazı altındaki imzanın Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 22.03.2021 tarihli raporda davacı ...'ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, aile konutu şerhinin kurucu değil açıklayıcı şerh olduğunu, bu şekilde bankanın davacı eşin ipoteğin tesisine rızası olduğu hususunu ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı banka vekili; ipoteğin kurulduğu tarihte tapuda aile konutu şerhinin olmadığını, diğer davalı eş, eşin kardeşine ait şirket yetkilisinin beyanları ile tapu kaydına güvenerek işlem tesis edildiğini, aralarındaki akrabalık düşünüldüğünde davacının bilmemesinin mümkün olmadığını, alınmış muvafakatnamenin bulunduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, davacının muvafakatnamesinin aldığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, imza incelemesine ilişkin raporun kesin kanaat içermeyen uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bir rapor olmadığı gibi Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından yapılan imza incelemelerinin nihai merci olmadığını, kararın hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın aile konutu olup olmadığı, tapuya güven ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı, bilirkişi incelemesinin hükme esas alınabilecek yeterlilikte olup olmadığı, ipoteğe ilişkin rızanın var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 2 inci ve 194 üncü maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 279 uncu ve 280 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...