Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5286 E. 2024/2898 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin açtığı boşanma davasının reddine ilişkin istinaf başvurusunun reddinin temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadına yüklenen kusurun ispatlanamadığı, davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu ve yasal süresi dışında verilen cevap dilekçesi ve tanıklarının dahi değerlendirildiği halde davalıya kusur yüklenememesine rağmen davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1058 E., 2023/60K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16.Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/716 E.-2021/1325 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların ortak üç çocukları olduğunu, çocukların ikisinin engelli olduğunu, son iki yıldır davalı eşten dolayı sürekli tartışma yaşadıklarını, iki çocuklarının engelli olmaları nedeniyle sürekli bakıma muhtaç halde olduklarını, davalının evliliğin son yıllarında davalının baş gösteren psikolojik problemleri nedeniyle çocukların ve davacının ihtiyaçlarını karşılayamadığını, sorumluluklarını yerine getiremediğini, davalıyı hastaneye götürdüğünü, davalıya depresyon tanısı nedeniyle ilaç verildiğini, davalının ilaçlarını düzenli kullanmadığını ve tedavinin başarısız olmasına sebebiyet verdiğini, sürekli kendi kendine sesli konuşmalar yapmaya başladığını, davalının temizlik, ev ve çocuklarının bakımı ve yemek hususunda evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, aile konutunun içinde yaşanılmayacak hale geldiğini, davalının engelli çocuklarına kendisine verilen antidepresan ilaçlarını içirdiğini fark ettiğini, davalı ile tartıştıklarını, bu tartışma üzerine davalının ailesinin geldiğini, davalının ortak çocuk ...’ü de alarak evi terk ettiğini, kadının kısıtlı olmadığını, tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığını, cevap dilekçesinin süresinde olmadığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; kusurlu olan tarafın davacı olduğunu, kadının ev hanımı olduğu için çalışmadığını ve iki engelli çocuğuna bizzat kendisinin baktığını, kadının babasının evliliğin en başından bu yana bu birliğe maddî ve manevî katkı sağladığını, davalının çok uzun bir süredir, ikisi engelli üç çocuğu ile davacı çalıştığı için neredeyse tek başına ilgilendiğini, bu durumun davalıyı oldukça yıprattığını ve bir takım psikolojik sorunlar yaşayınca psikolojik destek almaya başladığını, davalının babasının maddî yardım desteğini çekmesi nedeniyle haksız davanın açıldığını, ortak konutta yaşanan tartışma nedeni ile davacının abisinin davalı kadının babasını Yalova'dan çağırdığını, davacı hakkında üç gün uzaklaştırma kararı verildiğini, davacının eve döndüğünde davalının babasına bağırarak "istemiyorum artık" dediğini, davalıyı kapı dışarı ettiğini, davalının evinden ayrılmak zorunda kaldığını ve baba evine döndüğünü, davacının iki tane özürlü çocuğu ilgilenmemek için yurda bıraktığını iddia ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava tarihinden davalının Yalova'da ailesi ile ikamet ettiği, davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, davalının duruşmada, çok önceden kendisine dava dilekçesi ve tensip zaptının geldiğini, onun dışında kendisine evrak ulaşmadığını imzalı şekilde beyan ettiği görülmüş ise de, davalının vekâletnamesinden okur yazar olmadığının anlaşıldığı, ayrıca fiil ehliyeti sınırlandırılmış ve kendisine yasal danışman atanmış olduğundan yargılama sırasında davalı tarafa cevap dilekçesini vermesi ve delillerini bildirmesi için süre verildiği, davacı erkeğin, davalının ortak çocuklara kendi ilaçlarını içirdiğini, davalının çocuklarla ilgilenmediğini, evi temizlemediğini, evi terk ettiğini iddia ettiği, davalının çocuklara kendi ilaçlarını içirdiğinin tanık beyanları ya da başka delillerle ispatlanamadığının anlaşıldığı, tanıkların beyanlarında davalının çocuklarla ilgilendiğini beyan ettikleri, tanık beyanında evin engelli çocuklar nedeniyle dağınık olduğunun beyan edildiği, tanık beyanlarında tarafların son tartışmasında evin dağınık olduğunu beyan ettikleri ancak dağınıklığın hangi tarafın davranışları nedeniyle meydana geldiğinin ispatlanamadığı, dinlenen tanıkların hiç birisinin tarafların arasında yaşanan son olaya bizzat tanık olmadığı, davacı tanığı ....'in davalının, davacının kılık kıyafetini, yemeğini hazırladığını beyan ettiği, davacı tanığı ....'nin son kavgadan sonra davalının evden gitmeyeceğini söylediğini, davacının evden gittiğini beyan ettiği, davacı tanığı ....'in son kavganın yaşandığı gün davacının kayınpederi ile telefonda kavga ettiğini, davalının babasını arayarak "bu kavgaları hiç iyi değil, gelin tarafların arasını bulalım uzlaştıralım, en azından ortalık sakinleyene kadar bir iki gün kızını yanına götür" dediğini,davalıyı ablasına gönderdiğini beyan ettiği, davalı tanıklarının davalının ortak konuttan ayrılmak istemediğini, davacının davalıyı istemediğini söylediğini beyan ettikleri dikkate alındığında davalının iddialarını ispatlayamadığına kanaat getirildiği, davalıya atfı kabil kusur bulunduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile açılan boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; iki taraf tanıklarının beyanları ile davalının sorumluluklarını yerine getirmediği, psikolojik problem yaşamasından dolayı evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği bu haliyle davacının boşanmada tam kusurlu olduğunun sabit olduğunu, delil olarak sundukları ilaç raporları, hastane kayıtları ve raporların değerlendirme dışı bırakıldığını, kadının kısıtlı olmadığını, kendisine yapılan tebligatı alabilecek durumda olduğunu, kadına yapılan tebligatın usulsüz sayılarak süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, akıl hastalığı yönünden rapor alınmasının ve masrafının davacıya yükletilmesinin hatalı olduğunu, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini belirterek, kusur belirlemesi ve boşanma davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı erkek vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca akıl hastalığı sebebine dayanılmadığını, akıl hastalığı olduğuna dair delil olmamakla birlikte akıl zayıflığı halinde de evliliğin devamına ve davalının yükümlülüklerine engel bir hal olup olmadığı hususunda da rapor alınması gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi ve boşanma davasının reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı ,davalı kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispat edilip edilmediği, davalı kadına dava dilekçesinin tebliğinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, buna bağlı olarak cevap dilekçesinin süresinde ibraz edilip edilmediği, boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 127 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 7201 sayılı Tebligat Kanunu(7210 sayılı Kanun)'un 10 uncu ve 16 ncı maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle yasal süresi içerisinde verilmeyen cevap dilekçesinin ve bu dilekçe ile bildirilen davalı tanıklarının beyanlarının taraflara kusur atfında dikkate alınamayacağının, yine de toplanan deliller uyarınca davalı kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanamadığının, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.