Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5290 E. 2024/4784 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur, velayet, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde yetersiz bulunması nedeniyle, karar bu yönlerden bozulmuş, diğer yönlerden ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1316 E., 2023/64 K.

KARAR : Kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/433 E., 2020/315 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden 1 kız çocuklarının olduğunu, taraflar arasında Erciş Asliye Hukuk Mahkemesi'nde retle sonuçlanan kararının 21.04.2014 tarihinde kesinleştiğini, Medeni Kanun'a göre ret kararından sonra 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilebileceğini, kararın kesinleştiği tarih olan 21.04.2014 tarihinden beri tarafların bir araya gelmediklerini beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; düğünde takılan takılara ...'ın el koyduğunu, kadının huzursuzluk olmasın diye bu duruma sessiz kaldığını, asıl davacının evlilik süresi boyunca maddi katkı sağlamadığını, evlendikten sonra ev tutmadığını her şeyi müvekkilinin ailesinin yaptığını, ...'ın evine bakmadığını, müvekkiline sürekli duygusal ve ekonomik şiddet uyguladığını, müvekkili hamileyken asıl davacının onu yalnız bıraktığını, asıl davacının kızını dahi görmeye gelmediğini, ret olan davadan sonra asıl davacının kusurlu davranışları sebebiyle eşlerin bir araya gelemediklerini beyanla asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, 30.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata ve ziynet alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/652 Esas, 2014/59 Karar sayılı kararı ile erkek tarafından açılan terk nedenine dayalı boşanma davasının reddedildiğini, kararın 21.04.2014 tarihinde kesinleştiğini, eldeki davanın 18.05.2017 tarihinde açıldığını, tarafların üç yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını ve bir araya gelmediklerini belirterek asıl davanın kabulü gerektiğini, erkeğin eşine ve çocuğuna aile birliği içerisinde oturacakları ortak bir konut tahsis etmediğini, onları arayıp sormamak suretiyle ilgilenmediğini, ekonomik yönden sorumluluklarını yerine getirmediğini belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, bu nedenle kadının davasının da kabulü gerektiğini belirterek her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın için 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur tespiti, kadının kabul edilen davası, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı yönünden; yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü ile nafaka ve tazminat miktarları yönünden yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile koşulları oluşmadığı, kadın yaranına hükmedilen maddî tazminatın az olduğu, nafakalara yönelik hükmün çelişkili olup artış hükmü ile ilgili olumlu-olumsuz hüküm kurulmadığı gerekçesi ile istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 500,00 TL yoksulluk, nafaka miktarlarına her yıl Ocak ayında DİE tarafından açıklanacak ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, manevî tazminatın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen nafakaların miktarları ve manevî tazminatın verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 331 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,

2. Davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.