Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5407 E. 2024/3974 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayetin kime verileceği ve erkeğin savunma hakkının ihlal edilip edilmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile hukuk kuralları değerlendirilerek, davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1928 E., 2023/456 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/469 E., 2019/826 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kusur gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkek ile fikren ve ruhen anlaşmazlıklarından dolayı aralarında geçimsizliğin başgösterdiğini, erkeğin çalışmadığını, ev ile ilgilenmediğini, sürekli borçlandığını, evlilik birliğinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, boçlarından dolayı hakkında icra takipleri olduğunu, sürekli kapıya alacaklıların geldiğini, kendisine ait olan banka hesaplarındaki tüm parasını çektiğini, bu konuda savcılığa şikayette bulunduğunu, erkek ile hiç bir konuda anlaşamadıklarını, erkeğin tehdit ve hakaret ettiğini, evlilik birliğinin fiilen bittiğini, kağıt üzerinde kalan evlilik birliğinin hukuken de sona erdirilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup, davalı tarafın sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; davacı taraf ile 19 yıldır evli olduklarını, davacının kendi annesi ve babasının tehditleri yüzünden kendisinden boşanmak istediğini, oturdukları evin kadının ailesine ait bina olduğunu, kadın tarafın ailesi ile karşılıklı dairelerde oturduklarını, kendisini parasız bir şekilde ameliyat olacağı sırada evden kovduklarını, kendisinin de boşanmak istemediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yasal süresi içerisinde her hangi bir delil bildirmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların geçimlerine kadının babasının yardım ettiği, erkeğin düzenli bir işinin olmadığı, evin ve çocukların geçimi ile ilgilenmediği, kadına tehdit ve hakaretlerde bulunduğu, kadının internet bankacılığı şifresini ele geçirerek rızası olmadan banka hesaplarındaki parayı kendi hesabına geçirdiği, bu olay üzerine tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, müşterek haneye erkeğin borçları nedeniyle haciz kağıtlarının gittiği, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının kendisi için tedbir nafakası talebinin reddine, kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talep etmediğinden ve 26.06.2018 tarihli ek beyan dilekçesinin de dava ve cevaba cevap dilekçesi olarak kabulü mümkün olmadığından, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinin tebliğ edildiği müşterek konuttan davacının ailesi tarafından kovulduğunu, dava ile ilgili bilgisi olmadığını, kendisini savunamadığını, çocukların pedagog nezdinde dinlenmediğini, İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davacı ve babasının ruhsal durumlarının araştırılmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, boşanma ve velâyet yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar erkek dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müşterek konuttan kovulduğu için kendisini davada savunamadığını belirtmişse de, erkeğin dosyaya süresinde verdiği bir cevap dilekçesinin mevcut olduğunu, yine erkeğin ön inceleme duruşmasında da "dilekçedeki iddialar yalandır" beyanı ile de dilekçe içeriğinden haberdar olduğunun anlaşıldığı, erkek, ön inceleme duruşmasında tebliğ edilen cevaba cevap dilekçesine karşılık olarak da ayrıca süre istemediği yönünde beyanda bulunduğu, bundan başka erkeğin 24.10.2018 tarihinde de dosyadan fotokopi alma talebinde bulunduğu ve tüm oturumlara katıldığı nazara alındığında, davadan haberdar olmadığını ve hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğini söylemenin mümkün olmadığını, erkeğe kusur olarak yüklenen diğer kusurlar sabit ise de, kadın eşe yönelik tehdit ve hakarette bulunduğu eylemi dosya kapsamında ispatlanamadığını, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesi gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden farklılık arz etmekle birlikte kusur oranı yönünden maddî gerçeğe uygun olduğunu, diğer yandan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğunu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocukların anne ile birlikte yaşadıklarından ve alıştıkları sosyal çevrenin değiştirilmesinin çocukların kişisel gelişimi üzerinde olumsuz etki yaratacağı gerekçesiyle velâyetlerinin anneye verilmesine karar verildiğini, bu hususta sosyal inceleme raporu alınmadığı gibi idrak yaşındaki çocuklar Mahkemece de dinlenmediğini, ortak çocukların velâyetine yönelik rapor aldırılmamış olmasının hatalı görüldüğünü, Dairece 20.10.2022 tarihli talimatı ile İstanbul Anadolu 23. Aile Mahkemesinin 2022/304 talimat sayılı dosyada çocuklar ve anne yönünden yaşadıkları yerde inceleme yapılmak suretiyle sosyal inceleme raporu tanzim edildiğini, ortak çocuklar anne yanında mutlu olduklarını ve anneleri ile kalmak istediklerini açıkça beyan ettiklerini, raporda sonuç olarak, idrak yaşındaki çocukların beyanlarına göre karar vermenin çocukların üstün yararına uygun olacağı değerlendirildiğini, sosyal inceleme raporu içeriği, çocukların alıştıkları düzen ve velâyet hususundaki görüşleri nazara alınarak velâyetlerinin anneye verilmesi çocukların üstün menfaatine uygun ve yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kusur belirlemesi yönünden kısmen kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden gerekçenin düzeltilmesine karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlar kusur belirlemesi, boşanma ve velâyet yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün yerinde olup olmadığı, velâyetler ile erkeğin savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 330 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.