Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5411 E. 2024/4066 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylar ve kusur durumu ile tedbir nafakasının miktarı uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların boşanmaya sebep olan olayları karşılıklı olarak affettikleri ve evlilik birliğinin devamı için çaba gösterdikleri, bu nedenle boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/434 E., 2023/501 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 27. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/59 E., 2021/118 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü tümüyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, müvekkilini evlilik süresince sürekli ekonomik olarak sömürdüğünü, kadının ergin olan çocuklarının borçlarını ve ihtiyaçlarını karşıladığı için maddî olarak sömürüldüğünü, kadının önceki evliliğinden altı çocuğunun olduğunu, gelin ve torunlarının taraflar ile birlikte yaşadığını, kadının müvekkiline hakaret ettiğini, hor gördüğünü, aşağıladığını, küçümsediğini, sosyal programlardaki insanlarla kıyasladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının iki çocuğunun evli olduğunu, 13 yaşındaki küçük çocuk dışında diğer çocukların inşaat işlerinde çalışarak evin geçimine katkı sağladığını, erkeğin müvekkilinin çocukları olduğunu ve yanlarında kalacaklarını bilerek ve isteyerek müvekkili ile evlendiğini, müvekkilinin gelini ...'yı taciz etmeye sarkıntılık yapmaya başladığını, müvekkilinin oğlu ve gelinin ayrı eve çıktığını, erkeğin müvekkiline "... evimize taşınırsa boşanmadan vazgeçerim" dediğini, kıskanç olduğunu, bu sebeple müvekkiline hapis hayatı yaşattığını, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaret ettiğini, eve kamera yerleştirdiğini, müvekkilinin tek başına herhangi bir yere gitmesine müsaade etmediğini, aşağıladığını, silahla tehdit ederek ters ilişkiye zorladığını, aşağılamak için idrarını müvekkilinin ve yatağın üzerine yaptığını, sudan sebeplerle tartışma çıkardığını, apartmanda oturan kadınlara ve kız çocuklarına cinsel tacizde bulunduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 80.000,00 TL manevî tazminata, oturulan taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.09.2020 tarihli karşı davaya karşı cevaba cevap dilekçesi ile 50.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "...tarafların bir süredir geçimsiz oldukları, dinlenen bir kısım tanık beyanlarından sabit olduğu üzere, asıl dava dosyası açıldıktan ancak karşı dava dilekçesi verilmeden önce, tarafların aynı evde 2 ay gibi bir süre birlikte yaşayarak karı koca ilişkilerinin devam ettirdikleri, birbirlerini affettikleri, barışmadan önceki olaylar için en azından taraflarca birbirlerini hoşgörü ile karşıladıkları nazara alındığında, barışmadan önceki dava dilekçesinde kusur olarak dayanılan hususlar kusur incelemesinde dikkate alınmamış, ancak barıştıktan sonra, davacı kocanın davalı kadına sözlü şiddette bulunarak davalıyı bıraktığı, ayrı kalınan dönemde maddî destekte bulunmadığı, davacı kocanın karşı davaya kadar sadece davalı kadının kendisine tacizkar mesaj attığına dayandığı, dosyaya sunulan mesajların incelemesinde, mesaj içeriklerinin kadın tarafından tek yanlı barışmaya yönelik olduğu, hakaret ve tehdit unsuru içermediği, tacizkar olmadığı, davacı tanığı ...'ın, davalının davacıya mesaj çekerek tehdit ve hakaret ettiğine dair somut bir görgüsünün bulunmadığı gibi, karşı davaya cevap dilekçelerinde böyle bir iddialarının da bulunmadığı, bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı kadına atfedilecek bir kusurun bulunmadığı anlaşıldığından asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Yukarıdaki anlatımdan, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-karşı davalının tam kusurlu olduğu, davacı-karşı davalının kusurlu davranışları sonucunda evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmelerini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı..." gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın için takdir edilen tedbir nafakasının, diğer tarafın aldığı emekli maaş tutarı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak karar tarihi olan 14.10.2021 tarihi itibarıyla aylık 650,00 TL'ye indirilmesine, karar kesinleşmesine kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktar aylık 650,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, aile konutu şerhi konulması talebi yönünden hukuki yarar yokluğundan reddine, 06.08.2020 tarihli ara karar ile kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda müvekkilinin kusurunun olmadığını, kadının kusurlu olduğunu, kadının süresinde vermediği cevap dilekçesinin karşı dava dilekçesi olarak kabulünün mümkün olmadığını, Mahkemece cevap dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de karşı dava dilekçesi olarak değerlendirilmesinin kanuna aykırı olduğunu, kadının iddialarının asılsız olduğunu, boşanma davası devam ederken müvekkili ile barışmak için ısrarla mesajlar attığını, eve dönmesi için yalvardığını, önce müvekkilini evden kovduğunu, sonra eve dönmesi için mesajlar attığını, nafaka ve tazminat miktarlarının fazla olduğunu, müvekkilinin emekli maaşı dışında gelirinin olmadığını, eski eşine nafaka ödediğini, aylık 1.200,00 TL ev kredisi ödediğini ileri sürerek; her iki dava yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin gelirinin olmadığını, yaş itibari ile sürekli ve düzenli bir iş bulma olanağının olmadığını, erkeğin sigortasız olarak başka işler yaptığını, biri oğlunun üzerine kayıtlı iki adet evinin olduğunu, oğlunun üzerine tescilli hafif ticari aracı olduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığını, asılsız ithamlarda bulunarak müvekkilini küçük düşürdüğünü, aile konutu şerhi konulması taleplerinin reddinin yerinde olmadığını, müvekkilinin tapuya başvurduğunu, mahkeme kararı istediklerini, bu sebeple mahkemeden talepte bulunulduğunu, davanın reddinin hatalı olduğunu bu talep için öncelikle tapu dairesine başvurmanın dava şartı olmadığını ileri sürerek; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatın miktarları ile aile konutu şerhi konulması davasının reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek vekili istinaf dilekçesi ile kadının süresinde vermediği cevap dilekçesinin karşı dava dilekçesi olarak kabulünün mümkün olmadığını, İlk Derece Mahkemesince cevap dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de karşı dava dilekçesi olarak değerlendirilmesinin HMK 133 üncü maddesine aykırı olduğunu belirtmiş ise de; kadın tarafından verilen cevap ve karşı dava dilekçesi süresinde değil ise de, karşı davanın, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılabileceği, süresinden sonra karşı dava açılması halinde, mahkemece davaların ayrılmasına karar verilmesi gerektiği, kadının, karşı boşanma davasını da ihtiva eden cevap dilekçesinin süresi içinde verilmediği, bu halde; yasal olarak karşı davanın tefriki gerekiyor ise de, karşı dava da boşanmaya ilişkin olduğuna göre, HMK'nın166/1 inci maddesi uyarınca tekrar birleştirilmesine karar verilmesi gerekeceğinden, davanın ayrılmasında da “usul ekonomisi” ilkesi gereğince bir yarar bulunmadığı, bu sebeple süresinde açılmamış olsa bile, ayırma kararı verilmeyip, asıl dava ile birlikte görülmüş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların, asıl dava tarihi olan 30.12.2019 tarihinden sonra bir araya geldikleri, yaklaşık iki ay birlikte yaşadıkları, buna göre tarafların birbirlerinin tekrar bir araya geldikleri 30.12.2019 tarihinden önce gerçekleşen taraflara yüklenebilecek kusurlu davranışları affettikleri gibi tarafların bir araya geldiklerinden sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla yeniden bir araya gelmeleri ve bir süre daha fiilen de evlilik birliğinin sürdüğünün anlaşılması karşısında tarafların bu tarihten önce gerçekleşen ve kendilerine yüklenebilecek kusurlu davranışları da karşılıklı olarak affettiklerinin en azından hoşgörü ile karşıladıklarının kabulü gerektiği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, erkek tarafından bir araya geldikleri 30.12.2019 tarihinden sonrasına ilişkin kadının boşanmaya sebep olabilecek nitelikte kusurlu bir davranışının da ispatlanamadığı, ancak erkeğin kadına "sözlü şiddette bulunarak kadını bıraktığı, ayrı kalınan dönemde maddî destekte bulunmadığı" sabit ve Mahkemece de kabul edilmiş ise de, kadının ayrı yaşanılan süreçte erkeğe 21.05.2020-30.06.2020 tarihleri arasında "...iyi geceler aşkım, seni hep seveceğim, sen ne dersen de önemli değil aşkım, hayalin bile bana yeter, resmine bakıyorum, seni çok seviyorum, günaydın aşkım sesini duydum ya çok mutlu oldum, birde yüzünü görsem Allah canımı oracıkta alsın, çok özledim, bana bağırmanı bile özledim, ayağına kurban olurdum, bir fotoğraf göndersene, çok özledim yüzünü, seni özledik gel artık, bu kadın ne kadar gurursuz diyordun ya haklısın, beni istemeyeni niye inatla istiyorum ki, sana söz verdim ama elimde değil, seni unutamıyorum, Allah beni affetsin..." şeklinde mesajlar gönderdiği, bu hali ile kadının erkeğe yüklenen bu kusurları affettiğinin kabulü gerektiği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemeyeceğinden, erkeğe bu vakıaların kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, yüklenen bu kusurların gerekçeden çıkartılması gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında her iki davanın da reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddi isabetli ise de, kadının karşı davasının da reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, gerekçesiyle erkeğin, kadının kabul edilen boşanma davası ve tedbir nafakası dışındaki ferileri ile kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne, kusurun yukarıda gösterilen şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştiğinden karşılıklı boşanma davaları ve ferilerine ilişkin bentlerinin hükümden kaldırılmasına, yeniden hüküm kurmak suretiyle ispatlanamayan asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine, kadın yararına dava tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihine kadar aylık 800,00 TL, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden hükmün kesinleşmesi tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, karşı boşanma davası reddedildiğinden kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin sair, kadının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının reddi, tedbir nafakasının miktarı ve harçlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; asıl ve karşı boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, tedbir nafakasının miktarı ve harçlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...e'ye yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.