Logo

2. Hukuk Dairesi2023/541 E. 2023/2008 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusur oranı, velayet, nafaka ve tazminat konularında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına göre daha kusurlu olduğunun, kadının da boşanma davası açmasıyla erkeğin boşanma itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun, çocuğun yüksek yararı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile deliller gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle ve taraf vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.12.2022 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf duruşma talep eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşmaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ikinci evlilikleri olduğunu, evlilik öncesi yıllarca beraber yaşadıklarını, davalı-karşı davacı kadının iş yerine ait kasadan izinsiz para aldığını, eşyalara zarar verdiğini, hakaret ve tehdit ettiğini, agresif olduğunu, sürekli para istediğini, müvekkiline ait şirkette tüm yetkilere sahip olan davalı-karşı davacının müvekkilinin onayını almadan hareket ettiğini, müvekkilini borçlandırdığını, müvekkili borçlanınca sorun çıkarmaya başladığını, bir çok kez boşanmak istediğini söylediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-karşı davalı erkek vekili karşı davaya ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrarla, kadının iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin alkolik olmadığını, kadının müvekkilinin ilk evliliğinden olma çocuklarına kötü davrandığını, kadının öfke kontrol sorunu olduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini, müvekkilinin bir kaç milyon borcu olduğunu, kadının eylemleri nedeni ile şirketin zarar ettiğini, evi keyfi olarak terk ettiğini, müvekkilinin eşine cinsel şiddet uygulamadığını, kadının müvekkilinin babasının cenazesine gelmediğini, müvekkilinin ağır borç yükü olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı erkeğin sürekli alkol aldığını, müvekkilinin önceki eşinden olan çocuğunu istemediğini ve kovduğunu, 2008 yılında başka şirketlere verdiği hatır çekleri sebebiyle hakkında icra takipleri başlatıldığını, müvekkiline hiçbir zaman çalışmasının karşılığında para vermediğini, müvekkilini de kefil edip senetler imzalattığını, bu nedenle müvekkiline miras kalan tarlaların satıldığını, şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, sürekli ters ilişki için müvekkilini zorladığını, müvekkilinin ve oğlunun hobi olarak çalıştığı atölyede yaşam mücadelesi verdiğini, bu süreçte birlik görevlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin kayın pederinin cenazesine katıldığını, müvekkilinin çalışmaması için fizyon fırınına el koyduğunu iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalar TEFE-TÜFE oranında artış yapılmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; karşı dava dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrarla, erkeğin alkolik olduğunu, her gün alkol aldığını, bu durumu gizlemek için müvekkilinin oğlunu bahane ettiğini, şirketin zarara uğramasında müvekkilinin dahli olmadığını, erkeğin müvekkilini evden kovduğunu, elinden araba anahtarlarını alıp kapı dışarı ettiğini, erkek tarafından fizyon fırınının satılığa çıkarıldığını, fizyon fırını elinden alınan müvekkilinin çalışamadığını, ayrılık sürecide hiçbir maddî katkı sağlamadığını, müvekkilini de kefil yaparak borç yükü altına soktuğunu, alkol yüzünden çıkan tartışmalar neticesinde müvekkilinin birçok kez fiziksel şiddet gördüğünü iddia etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki tartışmaların erkeğin faaliyetlerinin yürütüğü iş yerini ticari faaliyetlerinin bozulması sonucu çıkan maddî sorunlardan kaynaklandığı evin ve aile bireylerinin ihtiyaçlarının karşılanmasında işyerinden kaynaklanan ve beyana göre hatır çeklerinden de kaynaklanan borçlanmaların ödeme gücünü aşması icra takiplerine maruz kalmalarında erkeğin ödeme gücü üzerinde borçlanmasında kusurlu olduğu bu şekilde geçimsizliğe sebebiyet verirken erkeğin sürekli alkol aldığı tanıkları tarafından gözlemlendiği, bu nedenle taraflar arasında tartışma çıkmasına sebebiyet vermesi nedeniyle erkeğin kusurlu olduğu, kadının ise söz konusu iş yerinde erkekten habersiz para alması, hesap hareketlerinde hesapların tutmaması nedeniyle işyeri faaliyetlerine kadının katılmasının engellenmesinden sonra kadın ve yakınlarının, kadının oğlu Yasin'in maddî taleplerinin erkek tarafından ekonomik gücü aştığından dolayı kabul edilememesinden dolayı tartışmanın çıkarılmasında, sonrasında sürekli boşanma konusunda beyanda bulunması, erkeğe yönelik ayrılık döneminde günlük ihtiyaçlarının giderilmesi için para vermediğini söylemesine karşın, ayrılık döneminde erkeğin yönlendirmesi ile kadına para birkaç kez para verdiğini beyan eden tanıkların beyanı karşısında erkeğe yönelik bu suçlamaları nedeniyle kusurlu olduğu, kadının eşinden şiddet gördüğü, kadında berelenmeler gözlemleyen tanıklar bu olaya rağmen tarafların fiili beraberliklerinin devam ettiğini de beyan etmeleri karşısında tarafların barışmaları ile sonuçlanan bu olay kusur değerlendirilmesinde hükümde ele alınmamış olduğu..." gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak kadın yararına tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, taraflar eşit kusurlu olduğundan tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığının, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğunu belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve velâyet düzenlemesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbir ve yoksulluk nafakası talebi hususunda hükmün gerekçesi olmadığını, ortak çocuğa çok düşük miktarda nafakaya hükmedildiğini, Mahkemece dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmediğini, tarafların ekonomik durumlarının araştırılmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin asli kusurlu olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, ortak çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, nafakaya artış talebi hususunda karar verilmemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller, tanık beyanları, mesajlar, kesinleşen ... 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/544 Esas ve 2020/319 Kararı da değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında erkeğin, ayrıca evlilik birliği devam etse de kadına zaman zaman şiddet uyguladığı, ortak ikametin kilidini değiştirdiği, kadına hakaret ve tehdit ettiği, kadının da ayrıca erkeğe tehdit ve hakaret ettiği, tarafların tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler soyut olduğu gibi ifadelerde net bir tarihin de belirtilmediği, ayrıca bazı vakıalardan sonra evlilik birliği devam ettiği için tarafların bu vakıalar yönünden birbirlerini affettikleri, en azından yaşanılanları hoş görü ile karşıladıkları, son celse taraf vekillerinin toplanılan delillere göre talep gibi karar verilmesi yönünde beyanda bulundukları, gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı erkek boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla kusurlu ise de, kadın da kusurlu olup, kendisi de boşanma davası açtığına göre, davalı-karşı davacı kadının, erkeğin boşanma davasına itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, tarafların kusur belirlemesi ve kadının asıl davada gerekçeye yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, dosya kapsamından; ortak çocuk ...'in 2009 doğumlu olduğu, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi bir delilin bulunmadığı, uzman raporunda da velâyetin anneye verilmesinin uygun olacağı belirtildiği gibi ortak çocuğun da beyanında annesi ile kalmak istediğini ifade ettiği, açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, yine velâyet kendisine verilmeyen baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin de tüm dosya kapsamı dikkate alındığında uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru ise de hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu, ayrıca davalı-karşı davacı kadın lehine yasal şartları oluştuğu halde tedbir nafakasına hükmedilmemesi de doğru görülmediği, bu nedenle davalı-karşı davacının ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarına ve kendisi için talep ettiği tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, velâyet kendisine verilmeyen babanın ortak çocuğun bakım, korunması ve eğitimine ilişkin giderlere katılması gerektiğinden ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru ise de hükmedilen iştirak nafakasının miktarı tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu da nazara alındığında az olduğu, İlk Derece Mahkemesince davalı-karşı davacının iştirak nafakasına yönelik artış talebi hakkında da olumlu olumsuz bir karar verilmediği, bu nedenle kadının ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarına ve iştirak nafakasına artış talebine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı, toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının az kusurlu olduğu, kadının SGK kaydının bulunmadığı, gelir getiren düzenli bir çalışmasının bulunmadığı, hobi olarak yaptığı cam eşyalarını zaman zaman satarak para kazandığı, kira ödediği, Odunpazarı/...'de az hisseli kerpiç ahır, samanlık, avlu niteliğinde taşınmazının olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin mali ve sosyal durumu, geliri, adına kayıtlı taşınmazlar da dikkate alındığında kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, bu nedenle kadının yoksulluk nafakasının reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi birinci fıkrası uyarınca, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceğini öngördüğü, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının az kusurlu olduğu, boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerektiği, bu nedenle davalı-karşı davacının maddî tazminatın reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi ikinci fıkrası uyarınca, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının az kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerektiği, bu nedenle davalı-karşı davacının manevî tazminatın reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, davalı-karşı davacı kadının tazminatlara faiz talebi bulunmadığından bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu eş lehine manevî tazminata hükmedilemeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru bulunduğu, ne var ki davacı-karşı davalı erkeğin tahkikat aşamasında sunduğu 06.02.2020 tarihli dilekçesi ile talep ettiği maddî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken bu talebin esası hakkında kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesi doğru bulunmadığı, bu kapsamda davacı-karşı davalının maddî tazminatın reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davacı-karşı davalı erkeğin kusur belirlemesi ve maddî tazminat talebinin reddine; davalı-karşı davacı kadının asıl davada gerekçe, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarları, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddi, nafakaya artış oranı hakkında karar verilmemesine ilişkin istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulüne, gerekçe değiştiğinden esas hakkında hüküm kurulması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, tarafların boşanma davalarının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk lehine takdir edilen ve 11.02.2020 tarihi itibariyle aylık 750,00 TL'ye artırılmasına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 1.200,00 TL'ye artırılmasına, nafakanın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarihi takip eden yıldan itibaren ÜFE oranında artırılmasına, asıl dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı-karşı davacı kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, yoksulluk nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarihi takip eden yıldan itibaren ÜFE oranında artırılmasına, davalı - karşı davacı kadın lehine 80.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata, davacı-karşı davalı erkeğin yasal şartları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine, maddî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kadın tarafından yapılan haksız şikayetler neticesinde yargılandığını ancak beraat ettiğini, buna karşın kadının bir çok kez müvekkilini tehdit ettiğini, hakaret ettiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bunun yanında nafaka ve tazminatların da oldukça fahiş olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ve velâyet düzenlemesi yönünden bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun kimden kaynaklandığı, velâyet düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, davalı-karşı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminatın koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı, davacı karşı davalı kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Bilhan'dan alınıp Yasemin'e verilmesine

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.