"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1035 E., 2022/2255 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/892 E., 2019/829 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 2001 yılında evlendiklerini, evliliklerinden 2002 doğumlu Hilal, 2005 doğumlu Hacer, 2009 doğumlu Şeval isimli üç kız çocuklarının olduğunu, taraflar arasındaki geçimsizliğin %50 özürlü olan Hacer'in doğumundan sonra başladığını, davalının, çocukların tüm sorumluluğunu müvekkiline bıraktığını, işsiz olduğunu bahane ederek evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, Hacer'in sağlıklı bir bebek olarak doğduğunu, 5 aylıkken soğuk havale geçirdiğini, havale geçirdiği sırada müvekkilinin davalı erkeğe ve anne-babasına çocuğun rahatsızlığını ve acil hastaneye götürülmesi gerektiğini söylemesine rağmen erkek ve ailesinin müvekkilini ciddiye almadıklarını, ortanca kızın bu rahatsızlığı sebebiyle beyin hasarına uğradığını ve %50 özürlü kaldığını, erkeğin 2008 yılında iş bularak çalışmaya başladığını ancak 2009 senesinde %94 özürlü kızları Şeval'in dünyaya geldiğini, müvekkilinin yükü üçüncü çocuğunun doğumuyla daha da arttığını, özürlü olan Hacer ve Şeval'in tüm sağlık sorunlarıyla tek başına mücadele etmek zorunda kaldığını, erkeğin ve ailesinin hiçbir destekleri olmadığı gibi babasının %50 özürlü olan Hacer'i dövdüğünü, müvekkilinin Jandarmaya şikayette bulunduğunu, davalı erkeğin ısrarları nedeniyle şikayetinden vazgeçtiğini, en son 2016 yılı Temmuz ayında müvekkili ile erkek arasında tartışma yaşandığını, erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, merdivenlerden iterek yaralanmasına sebep olduğunu, müvekkilini ve çocuklarını evden kovduğunu, müvekkilinin halası ...'nun evinde üç çocuğu ile beraber kiracı olarak yaşamaya başladığını, tek başına yaşam mücadelesi verdiğini beyan ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî ve 50.000,00 TL maddî tazminata, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, tamamının sonuç almak adına sıralanan kurgulardan ibaret olduğunu, müvekkilinin davacı ile evliliklerinin başından beri, bilerek ve isteyerek müvekkilinin ailesinin kendilerine tahsis ettiği ayrı bir daireye taşınmış ve orada yaşamlarını sürdürdüklerini, tüm bu zamanlarda ise müvekkilinin özel şahısların yanında ve belediyenin taşeron şirketlerinde sigortalı işçi olarak çalıştığını bunun yanında ailesinin kendisine kullanması için verdiği tarım arazilerinde çalıştığını ve bunları ekip biçerek evinin geçimini sağladığını ve son olarak halen çalıştığı ... Ünv.Hastanesinde yine taşeron işçi kadrosunda çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin de her baba gibi çocukları için elinden geleni yaptığını üstelik ilk çocukları özürlü olduğu için ikincisinde daha da dikkatli davrandığını, çocuğun sağlığı ile ilgili tüm yapılması gerekenleri yaptığını tüm müracaat edilmesi gereken sağlık kuruluşlarına baş vurduğunu, bu aşamada müvekkilinin ailesininde maddî ve manevî her anlamda yanlarında olduğunu, bu bakımdan müvekkilinin ikinci çocuklarının sağlığı ile ilgilenmediği söyleminin gerçek dışı olduğunu, davacının söleminin aksine tüm bu süreçlerde eşinin yanında olan manevî desteğini hiçbir zaman esirgemeyen müvekkilinin ve müvekkilinin ailesinin çocuklarının sağlık sorunları ile ilgili tüm giderleri de üstlendiklerini, müvekkilinin babasının torunu olan Hacer'i dövdüğü söylemi yine tamamen sonuç almaya yönelik ve asılsız olduğunu, davacı kadının ablasının yanına gideceğini söyleyerek evden gittiğini ve bir daha eve dönmediğini, 2016 yılının Temmuz ayında yaşandığını iddia ettiği olayın aslında davacı kadının internet ve facebook bağımlılığı yüzünden çocuklarını ihmal ettiğini ve bu bağımlılığından kurtulması gerektiğini söylemesi üzerine gelişen bir olay olup, esasen ve müvekkilinin de kabul ettiği üzere, çocuklarla bunalan kadının kendisine kaçış yolu olarak bulduğu sanal dünyada kendisini kaybetmesi ve bunalıma girmesinden kaynaklandığını, yine böyle bir bunalımlı zamanında yine evi terk ettiğini ve bir süre sonra tarafların yine bir araya geldiklerini, müvekkilinin, eşinin aşırı internet ve sosyal medya bağımlılığı nedeniyle aile huzurlarının bozulduğunu ancak bunun sebebinde kadının bunalımlı bir dönemden geçmekte olduğuna ve sağlıklı düşünme imkanı bulduğunda iş bu davasından vazgeçeceğini, zira üç özürlü çocuğun anne ve babaya birlikte ihtiyacı olacağını anlayacağını düşündüklerini, boşanma davasının, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların evlilik birliğinin davacı kadın yönünden çekilmez hale geldiği, davalı erkeğin engelli çocukların bakım ve gözetim sorumluluğunu yerine getirmediği, çocukları ile ilgilenmediği, davacı kadını ittirerek yaralanmasına sebep olduğu bu nedenle tam kusurlu olduğu, davacı kadının kusursuz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesine, davacı kadının boşanma yüzünden mevcut vaya beklenen menfaatlerinin zedelendiği, kadının en azından eşinin desteğini yitireceğinden 20.000,00 TL maddî tazminata, davalı erkeğin çocukları ile ilgilenmediği, çocukların tüm bakım ve sorumluluğunu davacı kadına yüklediği, davacı kadını ittirerek yaralanmasına sebep olduğu, davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylar nedeni ile kişilik hakkının saldırıya uğradığından, davacı kadın yararına15.000,00 TL manevî tazminata , davacı kadının çalışmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceğinden kadın yararına aylık 200,00 tedbir 350,00 yoksulluk nafakasına, ortak çocukların anne yanında yaşıyor olması, çocukların anne ile kalmak istediğini beyan etmesi ve sosyal inceleme raporu gereğince velâyetlerinin davacı anneye verilmesine , 2002 doğumlu Hilal yararına 100,00 TL tedbir, 200,00 TL iştirak nafakasına, 2005 doğumlu Hacer ve 2009 doğumlu Şevval yararına ayrı ayrı aylık 100,00 TL tedbir, 150.00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunmadığını, hükmedilen nafakaların miktarının çok yüksek olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kusur, tazminatların kabulü, nafakaların miktarı yönünden kaldırılmasına karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvurusundaki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek; davacı kadının kusurlarının tanık beyanları ile ispatlanmasına rağmen mahkemenin duygusal refleksle hareket ederek tüm kusuru yanlış değerlendirme ile müvekkile atfettiğini, davacı kadının kusurlu olmasına rağmen yanlış değerlendirme ile tazminatların kabulüne karar verildiğini, SGK ve ilgili kuruluşlardan gelen yazılarda , davacı tarafın her iki çocuğu ve ayrıca kendisi için ayrı ayrı ödemeler aldığı bu ödemelerin tamamının müvekkilin aldığı asgari ücretin çok üzerinde olduğunu, bu durumun göz ardı edilerek yüksek oranda nafakaya hükmedilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kusur tespiti, tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu , kadının kusursuz olduğu yönündeki tespitin doğru olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatların kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafakaların yasal koşullarının oluşup oluşmadığı miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu ve 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.