"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1611 E., 2023/498 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/117 E., 2020/387 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; 20.01.2018'de evlenen tarafların cinsel birliktelik yaşamadıklarını, erkeğin müvekkiline zorlayıcı, anlayışsız davrandığını, tecavüz tehdidi, aşağılayıcı sözler söylediğini, psikolojik travmaya sebebiyet verdiğini, olanları çevresine anlattığını, "hastasın" diyerek eziyet ettiğini, gönderdiği mesajlarla yaptıklarını ikrar ettiğini, evliliği sadece cinsellikten ibaret gördüğünü, kadına basit davrandığını, sevgi veremediğini, zorbalık yaptığını, aşağıladığını, nişan ve düğün takılarının müvekkilinin rızası dışında alınıp üzerine kredi çekilerek alınan evin kiraya verildiğini, kira bedelini halen erkeğin aldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL manevî tazminata, müvekkiline ait ev ve ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde şimdilik 1.000,00 TL'sinin yasal faiziyle erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının cinsel birleşmeden kaçındığını, verilen ilaçları kullanmadığını, eşine saygı ve sevgi göstermediğini, hakaretamiz ifadeler kullandığını, istemediğini beyan ettiği, evliliğe ve yaşanılan şehre uyum sağlayamadığını, kadından kaynaklanan sebeplerle birlikteliğin gerçekleşmediğini, eş olarak sorumluluklarını yerine getirmediğini, ev eşyalarını iadeye hazır olduklarını, ziynetleri kadının evden ayrılırken götürdüğünü belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine yasal faiziyle 100.000,00TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 21.12.2017 tarihinde evlendikleri, ortak çocuklarının bulunmadığı, tarafların evlenmelerinden sonra cinsel ilişkiye girme konusunda sıkıntı yaşadıkları, dosyaya celbedilen hasta dosyalarının içeriğinden 12.02.2018 tarihinde davacının Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kadın hastalıkları kliniğinde yapılan muayenesinde, "cinsel ilişkiye girememe"nin hastanın şikayeti olarak kayıtlara geçtiğinin, Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin 17.12.2018 tarihli epikriz raporunda "vajinismus" teşhisinin konulduğunun anlaşıldığı, 09.05.2019 tarihi sonrasında da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde kadının muayene ve tedavilerinin olduğu, muayene kayıtlarındaki bilgi, taraflarla doktorun yaptığı görüşmeler sonrası yazdığı görüş ve tespitlerinden tarafların evlilik birliği içerisinde cinsel ilişkiye giremediklerinin ve bunun taraflar üzerinde yoğun bir baskı ve stres oluşturduğunun anlaşıldığı, kadın erkeğin cinsel sorunlarına ilişkin özel hayatını başkalarına anlatması sebebiyle kusurlu olduğunu iddia ettiği ancak dinlenen tanıkların beyanlarından bu durumdan sadece erkeğin annesi tanık ...'ın, evlenmeden yaklaşık 2 ay kadar sonra tarafların birlikte bulunduğu ortamda yaptıkları konuşma sırasında haberdar olduğunun, tanığın da taraflara tıbbi destek almaları konusunda tavsiyede bulunduğunun, tanığın bu durumu kadının annesi dahil başka kişilere söylemediğinin, tanık olarak dinlenen tarafların annelerinin beyanlarından da anlaşıldığı, bu suretle erkeğin özel hayatlarını başkalarına ifşa ettiği ve sonrasında taraflar arasında geçimsizliğin oluştuğuna yönelik kadın iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varıldığından bu iddia kusur tespitinde dikkate alınmadığı, evliliğin sosyal amacı yanında cinsel arzuları tatmin etme gayesinin de bulunması, kadının vaginismus hastası olmasının tarafların birarada yaşadıkları süre de dikkate alındığında taraflar için evlilik birliğini çekilmez hale getireceği, ancak kadının hastalığı sebebiyle tedavi için gerekli yerlere başvurması da gözönüne alındığında vaginismus hastası olmasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, dosyadaki tarafların kusur durumlarının tespitinde ise, dinlenen taraf tanıkların beyanlarından kadının erkeği istemediğini, hem erkeğe ve hem de erkeğin işi sebebiyle yaşadıkları Bingöl iline uyum sağlayamadığını ifade ettiği, erkeğin de kadının kızkardeşi olan tanık ...'ya "... gelsin, evde temizlik yapsın, evin işini yapsın, ben cinsel ihtiyaçlarımı dışarda karşılarım" ve "ben zaten 3 aylıkken bitirmiştim" şeklindeki sözlerinin evlilik birliğini temelinden sarstığı, tarafların bu konuşmaları sebebiyle eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle davaların kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadının tedbir-yoksulluk nafakası ile tarafların tazminat taleplerinin ve ispatlanamayan ziynet eşyası davasının reddine, davacı tarafın ev eşyalarına ilişkin isteminin konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; sms kayıtları kusur oranları tespit edilirken dikkate alınmadığını, sundukları delillerinin gerekçeli kararda incelenmeden karar verildiğini, davanın ilk açıldığı sırada kadının çalışmadığını, buna rağmen Mahkemece nafaka taleplerinin dikkate alınmadığını ileri sürek kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, reddedilen manevî tazminat ve tedbir-yoksulluk nafakası, reddedilen ziynet eşyası alacağı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; tek kusurlu olanın kadın olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, reddedilen maddî-manevî tazminat talepleri yönünden katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları, toplanan deliler, taraflarca kabul edilen mesaj içerikleri, olayların gelişimi ile tüm dosya kapsamına göre, taraflara yüklenen kusurlar yerinde olmakla birlikte, erkeğin ayrıca sabit olan kadına tedavi sürecinde destek olmak yerine baskıcı ve korkutucu, cinsel şiddete yönelik teşebbüs şeklindeki söz ve davranışlarda bulunduğu, kadında psikolojik travmaya sebebiyet verdiği, kararın kusur gerekçesi ve derecesi boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu, erkeğin davası TMK 162 ve 166/1 maddelerine gereğince açıldığı halde TMK m. 162'e göre erkeğin karşı boşanma davası hakkında olumlu-olumsuz hüküm kurulmaması hatalı ise de, açıkça istinafa konu edilmediğinden sadece yanılgıya değinilmekle yetinildiği, dava açılmakla ayrı yaşama hakkına sahip lehine (TMK m. 169), tarafların ekonomik sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesine göre bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, bu talebin reddinin hatalı olduğu, kadının çalıştığı, düzenli geliri olduğundan koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin yerinde görüldüğü, belirlenen kusur durumuna göre, kadının sadece manevî tazminat talep ettiği, erkeğin davranışlarının kadının kişilik haklarını zedelediği, erkeğin yasal koşulları bulunmayan maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde görüldüğü, ziynet alacağı davası yönünden ise; tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden, kadına usulüne uygun dayandığı yemin delili hatırlatılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, dosya içeriğine, usul ve yasaya aykırı görüldüğü gerekçeleriyle kadının kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi ve hükmedilmeyen tedbir nafakası ile ziynet alacağı davası yönlerinden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin ağır kusurlu kadının az kusurlu olduğunun tespitine, kadın için asıl dava tarihinden geçerli olmak üzere boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadın için 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyası alacağına ilişkin istinaf talebinin esası incelenilmeksizin kabulü ile kararın bu taleple ilgili tüm hüküm fıkralarının tümden kaldırılmasına, açıklanan şekilde eksiklikler giderilerek yeniden hüküm tesisi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekli temyiz dilekçesinde; tek kusurlu olanın kadın olduğunu, erkeğin kadının tedavi sürecine dahil olduğunu, elinden geleni yaptığını ve tedaviye katıldığını, ancak kadının cinsel terapi süresince tedavi önerilerini, ilaçlarını ve egzersizlerini gerçekleştirmediğini,erkeğin destek olmadığı yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi değerlendirmesinin hatalı ve yetersiz bir gerekçe olduğunu, erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde söz konusu iddiaların hiçbir şekilde ispatlanamadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenini ilgilendiren boşanma davasında İlk Derece Mahkemesinin karşı dava yönünden değerlendirme yapmamış olması yönünden kararı kaldırması gerektiği, Aile hukuku kamu düzenini ilgilendirdiğinden ve her halükarda istinaf incelemesi kamu düzenini kapsar şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğinden kararın bu şekilde eksik bırakılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, kadın için hükmedilen tedbir nafakası ve manevî tazminat, reddedilen tazminat talepleri ile hüküm kurulmayan 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile manevî tazminat, erkeğin reddedilen tazminat talepleri ile erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı davası hakkında karar verilmemesinin kamu düzeni kapsamında değerlendirilerek re'sen incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 355 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.