"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/810 E., 2023/79 K.
KARAR : Asıl dava: Kısmen kabul kısmen ret -Birleşen dava: Kabul
Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. ... kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içerisinde davalı-davacı adına ...te bir adet dubleks mesken, ...’ta kooperatiften alınan bir ev, ...’de üzüm bağları ve bir adet aracın alındığını; müvekkilinin öğretmen, davalının ise jeoloji mühendisi olduğunu, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde edinilen bu mallara yaptığı katkısının kendisine ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili talep ve dava etmiş; ... kadın vekili 15.10.2012 tarihli celsede, ...'deki taşınmazlar yönünden davayı ... bırakmış; ... kadın vekili 26.10.2012 tarihli dilekçesinde, talep miktarının ...teki taşınmaz yönünden 6.000,00 TL, ...'taki taşınmaz yönünden 2.000,00 TL, ...'deki taşınmaz yönünden 1.000,00 TL, araç yönünden 1.000,00 TL olduğunu açıklamış; ... kadın vekili 01.12.2015 tarihli “eksik harcın ikmali” konulu dilekçesinde, dava dilekçesinde talep ettiği 10.000,00 TL dava değerini bilirkişilerce belirlenen değer doğrultusunda 117.250,66 TL'ye (araç yönünden 3.492,00 TL, Kazan'daki taşınmaz yönünden 35.045,15 TL, ...teki taşınmaz yönünden 78.713,51 TL) yükselttiğini belirtmiştir.
2. ... kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; ...’da bulunan evin müvekkilinin bekârlık tasarrufları ile alındığını, ...’de bulunan evin ise aslen babasına ait olduğunu, ancak babasının yaşlı ve sağlık sorunları olması nedeniyle evin alınmasına ilişkin işlemlerle kendisinin ilgilendiğini, bu nedenle tapu kaydının müvekkili adına yapıldığını belirterek birleşen davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, protokol nedeniyle davacı-davalının Batıkent ve ...’ta bulunan taşınmazlar ve araba nedeniyle mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı talep edemeyeceğini, ...’de mevcut bağların müvekkiline annesinden miras kaldığını, kaldı ki müvekkili adına kayıtlı olan malvarlıklarının edinilmesinde davacı-davalının hiçbir katkısının bulunmadığını, evlilik birliği içerisinde ... adına da ... ve ...’da birer adet daire alındığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; davacı-davalının evlilik birliği içerisinde ... ve ...’de iki adet daire edindiğini, bu taşınmazların alımında müvekkilinin yarı oranında katkısı bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 10.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.10.2008 tarih ve 2008/165 Esas, 2011/1196 Karar sayılı kararı ile, davanın zamananaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar veilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.05.2011 tarih ve 2010/18089 Esas, 2011/7708 Karar sayılı ilamı ile, zamanaşımı süresinin on yıl olduğu, dava açıldığı tarihte on yıllık sürenin dolmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 28.12.2015 tarih ve 2011/1687 Esas, 2015/2014 Karar sayılı kararı ile, davacı-davalının araçtan dolayı 3.492,00 TL, Kazan'daki taşınmazdan dolayı 35.045,50 TL ...teki taşınmazdan dolayı 78.713,51 TL katkı payı alacağının bulunduğu, ... bırakılan ...'deki taşınmazlar yönünden talep miktarının 1.000,00 TL olduğu, davacı-davalının toplam 116.250,66 TL katkı alacağı bulunduğu; birleşen dava yönünden ise davalı-davacının...daki taşınmaz yönünden 28.652,00 TL, ...'deki taşınmaz yönünden 37.101,00 TL katkı alacağının bulunduğu, birleşen davada talep miktarı gözetilerek taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 116.250,66 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan tahsiline, ...'deki taşınmazlarla ilgili talep ... bırakıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile, 10.000,00 TL'nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı, süresi içinde ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.2017 tarih, 2016/6712 Esas, 2017/1285 Karar sayılı kararı ile, asıl davanın açıldığı 11.02.2008 tarihi itibariyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu, belirsiz alacak davasının 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde yer almayan bir dava türü olduğu, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesiyle kabul edildiği, eldeki asıl davanın açıldığı tarihte 1086 sayılı Kanun yürürlükte olduğuna göre, 6100 sayılı Kanun döneminde açılan davalar açısından uygulanma imkanı bulunan belirsiz alacak davası ile ilgili hükümlerin asıl dava dosyası bakımından uygulanamayacağı; davacı-davalının 11.02.2008 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL talep ettiğini bildirdiği, 01.12.2015 tarihli sunduğu 117.250,66 TL talebe ilişkin dilekçenin ise ıslah niteliğinde olduğu, boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 28.06.2002 tarihinde kesinleştiği, davanın on yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu, ıslah yapıldığı tarih itibariyle on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, davalı-davacı vekilinin ıslaha karşı açıkça ve süresinde karşı koyduğuna göre, asıl dava yönünden ıslahla arttırılan miktarın reddi gerektiği belirtilerek davalı-davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görüldüğünden kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına; ... vekilinin tüm ve davalı-davacı vekilin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
C. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 22.05.2018 tarih ve 2018/201 Esas, 2018/514 Karar sayılı kararı ile, 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra eldeki davalara tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydı ile 6100 sayılı Kanun'un derhal uygulanacağı, 01.12.2015 tarihinde verilen dilekçenin ıslah niteliğinde olmadığı gerekçesiyle eski kararda direnilmesine, asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 116.250,66 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan tahsiline, ...'deki taşınmazlarla ilgili talep ... bırakıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile, 10.000,00 TL'nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
D. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2022 tarih ve 2019/8-238 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararı ile, ... vekilinin temyiz talebi yönünden, Mahkemenin 28.12.2015 tarihli kararını temyiz edip bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukuk yararının bulunmadığı; davalı-davacı vekilinin temyiz talebi yönünden, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasına ilişkin on yıllık zamanaşımı süresinin tarafların boşanmasına ilişkin hükmün kesinleştiği 28.06.2002 tarihinde işlemeye başlayacağı hususunda ihtilaf bulunmadığı, eldeki davanın 11.02.2008 tarihinde on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL katkı payı talep edildiği, açılan eldeki dava ile sadece talep edilen miktar yönünden zamanaşımı kesildiği, şimdilik denilerek istenmeyen katkı payı alacağı yönünden işleyen zamanaşımı süresinin ise kesintiye uğramadığı, bu durumda ıslah tarihi olan 01.12.2015 tarihi itibari ile ıslahla artırılan miktar için davalının usulüne uygun şekilde ileri sürdüğü zamanaşımı def'î karşısında on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerektiği, o hâlde, Mahkemece, ... tarafın ıslahla artırdığı miktar yönünden on yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle bu kısma ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; ... vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine; davalı-davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Hukuk Genel Kurulunun kararı doğrultusunda, asıl davanın kısmen kabulüyle taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan tahsiline, ...'deki taşınmazlarla ilgili talep ... bırakıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile, 10.000,00 TL'nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu, usul hükümlerinin derhal uygulanması gerektiğini, yasa hükümlerinin hak arama hürriyetini kısıtlamadan yorumlanması, adil yargılanma hakkının ve mahkemeye erişim hakkının, makul sürede yargılama hakkının ihlal, sonucu doğuracak tarzda yorumlanmaması gerektiğini, 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin gerekçesinde belirsiz alacak davasının hangi amaçla düzenlendiğinin açıklandığını, tamamlanmış usul işlemi bulunmadığını, 23.11.2015 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi niteliğinde olmadığını, davanın açılmasından yedi yıl dokuz ay sonra bilirkişi raporu alındığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, müvekkilin katkı payı alacağının eksik, davalı-davacının ise katkısı olmamasına rağmen alacak hesaplanmasının hatalı olduğunu, gerekçeli kararda sadece bozma sonrası yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kısa kararla gerekçeli kararda hükmedilen kararlar arasında farklılık bulunduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece, dava kısmen kabul edilmesine rağmen tam kabul gibi hüküm kurulduğunu, araca yönelik hüküm kurulmadığını, reddedilen miktar yönünden maktu vekâlet ücreti hükmedilmesi gerekirken eksik vekâlet ücreti hükmedildiğini belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olup olmadığı, davanın türü, usul hükümlerinin uygulanma zamanı, 23.11.2015 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi niteliğinde olup olmadığı, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'nun 26 ncı maddesi, 107 nci maddesi, 176 ncı maddesi ve devamı, 190 ıncı maddesi, 294 üncü maddesi, 297 ve 298 inci maddeleri, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi, 326 ncı maddesi, 448 inci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası;1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararında ''...1. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenini oluşturur./ 2. Yerel Mahkeme, bozmadan sonra önceki kararla bağlı olmaksızın, çelişkiyi kaldırmak kaydıyla, vicdani kanaatına göre karar verebilir. ...'' denilmiştir.
4. Somut olayda, Mahkemece, kısa kararda ''.../ Kabul edilen miktar üzerinden 7.941,03TL harç alınması gerektiğinden peşin ve ikmalen yatırılan 1.967.TL harcın mahsubu ile eksik 5.974,00.TL harcın davalı-birleşen davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,/ Davacı tarafından yapılan 1.981TL harç ile 3.161,45TL keşif, bilirkişi, tebligat vs. toplam TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,/.../Davalı - birleşen davacı tarafından yatırılan 169,05TL harç ile keşif müzekkere, bilirkişi gideri 1.621,25.TL ve yapılan yargılama giderleri toplamı TL yargılama giderinin davacı-birleşen davalıdan tahsili ile davalı - birleşen davacıya verilmesine,/...''; hüküm fıkrasında ise, ".../Kabul edilen miktar üzerinden 683,10 TL harç alınması gerektiğinden peşin ve ikmalen yatırılan harcın mahsubu ile fazla yatan 1.283,90TL harcın istek halinde yatırana iadesine, /Davacı tarafından yargıtaydan sonra yapılan 68 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,/.../Davalı - birleşen davacı tarafından yargıtaydan sonra yapılan bir gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,/...'' şeklinde karar verilmiştir. Görüldüğü üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında aykırılık oluşturulmuştur.
4. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar. Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli karar ile kısa kararın uyumlu olması gerekir. Hüküm, bu konuya ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararı ve 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak tesis edilmiştir.
5. Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş, 6100 sayılı Kanun'un 294 üncü maddesine, 297 ve 298 inci maddelerine uygun şekilde, yukarıda açıklanan uyumsuzluk ve çelişkiyi giderecek şekilde, davanın esası hakkında yeniden bir karar vermek olmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.