Logo

2. Hukuk Dairesi2023/556 E. 2024/609 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiyesi kapsamında açılan belirsiz alacak davasında, katılma alacağının miktarının belirlenmesi ve davacının talebini kesinleştirmesi için süre verilip verilmeyeceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Belirsiz alacak davasında, alacağın miktarının tam olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda hakimin davacıya talebini kesinleştirmesi için iki haftalık süre vermesi gerektiği ve davacıya bu süre verilmeden, taleple bağlı kalınarak hüküm kurulamayacağı, ayrıca tasfiye konusu malların değerinin karar tarihindeki rayiç değeri üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilerek, davacı kadın yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1481 E., 2022/2132 K.

DAVA TARİHİ : 29.12.2016

KARAR : Davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı kadın vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : Balıkesir 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/1035 E., 2019/870 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince dava konusu araç yönünden davanın kabulü ile 5.000,00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu taşınmaz yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, davalı erkek vekilinin ise istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2000 yılında evlendiğini ve davacı kadın tarafından davalı erkek aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde tarafların boşanmalarına karar verildiğini, boşanma kararının kesinleştiğini, dava konusu taşınmaz ve araç üzerinde davacı kadının mal rejiminden doğan haklarının olduğunu, taşınmazın alımı sırasında kadına ait ziynet eşyalarının bozdurulduğunu, evin tamamlanması ve aracın borcunun ödenmesi için davacı kadın tarafından birden fazla kez kredi çekildiğini, evlilik birliği içerisinde davacı kadının da çalıştığını ve tasfiye konusu malların edinilmesine katkıda bulunduğunu, cevap dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik araç için 5.000,00 TL, taşınmaz için ise 10.000,00 TL mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacağın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının kısmi dava ve belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığını, alacağın belirlenebilir olduğunu, dava konusu edilen taşınmazın 2000 yılında davalı erkeğin babası tarafından satın alınan ve 2005 yılında bu taşınmazın 34.000,00 TL'ye satılması neticesinde elde edilen para ile alınan mal olduğunu, taşınmaz satın alındıktan sonra davalının babasının 4.000,00 TL daha katkıda bulunduğunu, taşınmazın kooperatif hissesi olarak satın alındığını, borçlarının davalı erkeğin kazanımları, anne ve babasının yardımı ile ödendiğini, kadının herhangi bir katkısı olmadığını, dava konusu edilen aracın alımında da davalı erkeğin babasının 9.000,00 TL parasal yardımda bulunduğunu, kalan borcunun ise yine davalı erkeğin kazancı ve ailesinin yardımı ile ödendiğini, kadının herhangi bir katkısının olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu edilen taşınmaz üzerinde davacı kadının mal rejiminden kaynaklanan bir hakkı olmadığı, davacı kadının, dava konusu edilen taşınmazın alınmasından kişisel mal veya katkıda bulunduğunu ispatlayamadığı, dava konusu edilen araç yönünden ise aracın 30.09.2013 tarihinde, evlilik birliği içerisinde alındığı, aracın bir kısım bedelinin davalı erkeğin babası tarafından ödendiği, aracın satın alındığı tarihte 16.750,00 TL olduğu, aracın alımında davalı erkeğin babasının hediye ettiği paranın, aracın toplam değerine oranının 0,41 değerinde olduğu, aracın keşif tarihi itibariyle değerinin ise 31.500,00 TL olduğu, davalı erkeğin 0,41 değerindeki katkı payına denk gelen 12.915,00 TL miktarın çıkarılmasından sonra bakiye kalan 18.585,00 TL bedelin yarısı oranında davacı kadının katılma alacağı hakkının olduğu gerekçesiyle dava konusu edilen taşınmaz yönünden davanın reddine, dava konusu araç yönünden ise davanın kabulü ile davacının talebi ile bağlı kalınarak 5.000,00 TL katılma alacağının erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmaz alınmadan önceki evleri için kadının 10.000 Mark katkısı olduğu, dava konusu taşınmaz alınmadan önceki evlerinin taraflar adına yarı oranında tescil edildiği, davacı kadının taşınmaz üzerinde mal rejiminden doğan alacak hakkının olduğu, dava konusu aracın alımında ise davalı erkeğin babasının herhangi bir katkısının olduğunun ispatlanmadığı, araç yönünden ıslah dilekçesi sunmaları için süre verilmediği, davanın talepleri uyarınca kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararını taşınmaz yönünden istinaf etmediklerini, ancak araç yönünden verilen kararın hatalı olduğu, davacı kadının herhangi bir katkısı olmadığı ve bu talebin de reddine karar verilmesi gerektiği, taşınmaz ve araç yönünden verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiği belirtilerek; dava konusu araç ve taşınmaz hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 31.08.2000 tarihinde evlendikleri, 1587 adada kayıtlı Balıkesir İli Subay Mahallesinde bulunan taşınmazı 21.10.2001 tarihinde 1/2'şer hisse ile davacı ve davalı adına aldıkları, mal ayrılığı döneminde alınan bu taşınmazın, parası ne şekilde ödenmiş olursa olsun tarafların kişisel malı olduğu, bu nedenle tarafların 1/2 oranında hakları olduğu, parasının üçüncü kişi tarafından ödenmiş olması ihtimalinde de parayı ödeyen yönünden bağış yapılmış sayılacağı, bu taşınmazın taraflarca 34.000,00 TL'ye satılarak, her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere, satım parası ile yerine 32.000,00 TL bedelle dava konusu edilen Balıkesir İli, Karesi İlçesi, 5816 ada, 3 parselde kayıtlı A2 Blok, zemin kat 1 numaralı bağımsız bölümdeki taşınmazın kaba inşaat olarak 30.07.2005 tarihinde kooperatif hissesi olarak davalı adına alındığı, kooperatif tasfiyesi sonucu 2014 yılında davalı adına tapuya tescil edildiği, bu haliyle alındığı tarihte davalı ve davacının taşınmaz üzerinde mal rejiminden kaynaklanan 1/2 haklarının bulunduğu, kaba inşaat olarak alınan dava konusu taşınmazın bütün ince işçiliklerinin edinilmiş mallara katılma yasal mal rejimi döneminde, evlilik birliği içerisinde taraflarca birlikte yapıldığı, tanık beyanlarından ve diğer delillerden ince işcilik parasının davalının babası tarafından gönderildiğinin şüpheye yer ver vermeyecek şekilde ispatlanamadığı, bu nedenlerle dava konusu taşınmazda davacı ve davalının 1/2 oranında mal rejiminden kaynaklı alacak haklarının bulunduğu, alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın keşif tarihindeki güncel değerinin 180.000,00 TL olarak belirlendiği, davacı kadının taşınmazla ilgili olarak bu bedelin yarısı oranında 90.000,00 TL katılma alacağı hakkı bulunduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, İlk Derece Mahkemesince taşınmaz yönünden dava dilekçesindeki talep miktarıyla bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu 10 FD 788 plaka sayılı aracın 10.09.2013 tarihinde edinilmiş mallara katılma, yasal mal rejimi döneminde satın alınarak davalı adına tescil edildiği, bu aracın başka aracın satılması suretiyle satın alındığı iddiasının ispat edilemediği, bir kısım parasının da davalının babası tarafından gönderildiğinin ve var ise gönderilen paranın araç alımında kullanıldığının şüpheye yer ver vermeyecek şekilde ispatlanamadığı, bu nedenlerle dava konusu araçta davacı ve davalının 1/2 oranında edinilmiş mallara katılma mal rejiminden kaynaklı alacak haklarının bulunduğu, alınan bilirkişi raporunda dava konusu aracın keşif tarihindeki güncel değerinin 31.500,00 TL olarak belirlendiği, davacı kadının araç ile ilgili olarak bu bedelin yarısı oranında 15.750,00 TL katılma alacağı hakkı bulunduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, İlk Derece Mahkemesince araç yönünden dava dilekçesindeki talep miktarıyla bağlı kalınarak davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu edilen taşınmaz ve araç üzerine davanın devamı sürecince konulan ihtiyati tedbirin doğru olduğu belirtilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Balıkesir İli, Karesi İlçesi, 5816 ada, 3 parsel de kayıtlı A2 Blok, zemin kat 1 numaralı bağımsız bölümdeki taşınmaza yönelik talebin kabulüne, taşınmaz nedeniyle oluşan 90.000,00 TL katılma alacağının, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10 FD 788 plaka sayılı araca yönelik talebin kabulüne, araç nedeniyle oluşan 15.750,00 TL katılma alacağının, taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, istinaf başvurusunun kabulü ile dosyanın karar vermek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esası ile ilgili karar verilmesinin hatalı olduğu, dava konusu malların güncel değerlerinin hesaplanmadığı ve ıslah dilekçesi sunmak için süre verilmediği, tekrardan keşif yapılarak bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilerek; dava konusu mallarına güncel değeri ve ıslah yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın, davalı erkeğin babası tarafından alınan taşınmazın satım bedeli, davalı erkeğin kişisel kazancı ve ailesinin yardımı ile alındığı, kooperatif borcunun davalı erkek tarafından ödendiği, taşınmaz üzerinde davacı kadının mal rejiminden kaynaklanan bir alacak hakkı olmadığı, dava konusu taşınmaz alınmadan önce taraflar adına kayıtlı olan taşınmazın satım bedelinin davalı erkeğin kişisel malı olduğu, dava konusu araç yönünden de davacı kadının herhangi bir katkısının olmadığı, aracın alımında davalı erkeğin babasının 9.000,00 TL yardımda bulunduğu, geri kalan borcunun ise yine davalı erkeğin kişisel kazancı ve ailesinin yardımı ile ödendiği, kadının herhangi bir hakkı bulunmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; katılma alacağı ve değer artış payı istemine ilişkin olup uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, tasfiye konusu malların değerinin usulüne uygun belirlenip belirlenmediği, ıslah, hukuki nitelendirme noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 176 ncı ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 228 inci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 232 nci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)6100 sayılı Kanun'un "Belirsiz alacak davası" başlıklı 107 nci maddesinde "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır." hükmü düzenlenmiştir.

b)6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile değişik ikinci fıkrasının gerekçesinde; "...Düzenlemeyle, uygulamada belirsiz alacak davasıyla ilgili görülen sorunlara çözüm bulunması amaçlanmaktadır... Uygulamada sorun yaşanan ve doktrinde de tartışılan konu, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu 'an' ın tespitine yöneliktir, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle, bu 'an' ın, bir başka ifadeyle alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hale geldiğinin tespiti mahkemece yapılacaktır. Hâkim, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin 'mümkün olduğu anda' talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için davacıya iki haftalık kesin süre verecektir. Bu süre verme işlemi tahkikat aşaması sona ermeden yapılacaktır. Bu hüküm bölge adliye mahkemesince tahkikat yapıldığı hallerde de uygulanabilecektir. İsviçre hukukunda da kabul edilen genel görüş, hâkimin davacıya talebini belirlemesi için süre vermesi gerektiği yönündedir. Ayrıca 107 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan ve davacının, davanın başında belirtmiş olduğu talebini “artırabileceğine” ilişkin hüküm, yapılan diğer değişikliğin zorunlu sonucu olarak davacının talebini tam ve kesin olarak “belirleyebileceği” şeklinde değiştirilmektedir. Aynı fıkraya eklenen son bir cümleyle, hâkim tarafından verilen kesin süreye rağmen alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmemesi durumunda, davanın talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı açıkça hükme bağlanmaktadır..." açıklamasına yer verilmiştir.

c)Somut uyuşmazlıkta, davacı kadının, "yapılacak hesaplama sonrasında gerçek değere yükseltilmek üzere fazlaya ilişkin hakları sakla kalmak kaydı ile şimdilik dava konusu araç için 5.000,00 TL, taşınmaz için 5.000,00 TL mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağın davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine karar verilmesi" talebi ile katılma alacağı, değer artış payı alacağı yönünden belirsiz alacak davası açtığı, Mahkemece alınan hesap bilirkişisi raporunda, dava konusu araç yönünden 15.750,00 TL, taşınmaz yönünden ise 90.000,00 TL katılma alacağının olduğunun belirlendiği, davacı kadın vekili tarafından ziynet alacağı miktar veya bedeli belirlenmediği gibi, Mahkemece, katılma alacağı ve değer artış payı alacağının miktar veya değerinin belirlenmesi için 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince iki haftalık kesin süre verilmeden "taleple bağlı kalınarak" hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Yukarıda yer verilen madde gerekçesinde de açıklandığı üzere, belirsiz alacak davalarında alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu “an” ın, diğer bir ifade ile alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hale geldiğinin tespiti Mahkemece yapılacak, Hâkim, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin “mümkün olduğu anda” talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için davacıya iki haftalık kesin süreyi re'sen verecektir. Bu süre verme işlemi ise, tahkikat aşaması sona ermeden yapılacaktır. Bu hale göre, Mahkemece, "katılma alacağı ve değer artış payı alacağının miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hale geldiğinin tespiti" yapılmadan ve davacı kadına, "talebini belirlemesi için iki haftalık kesin süre" verilmeden, "taleple bağlı kalınarak" yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

d)Katılma alacağı ve değer artış payı alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (4721 sayılı Kanun md. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre tasfiye tarihi, karar tarihidir.

e)Davacı kadın vekilinin tasfiye konusu malların değerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tasfiye konusu malların yukarıda izah edilen ilkeye aykırı şekilde, karar tarihinden yaklaşık dört yıl önceki, taşınmaz yönünden 13.07.2018, araç yönünden ise 19.10.2018 keşif tarihinde belirlenen güncel değerlerine göre katılma alacağının hesaplanması doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu malların tasfiye (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki) tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra, talep miktarı ve usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adiye Mahkemesi kararının yukarıda 2-a,b,c,d,e bentelerinde gösterilen sebeplerle davacı kadın yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.